(Taehyung'un gözünden) *Planı uygulamaya sokmadan önceki düşünceleri*
Her zamanki gibi elindeki beyaz pakette gezdirdi gözlerini. Paketin her elini kıpırdattığında çıkan hışırtısını dinledi. Dışarıdan ruhsuz, yüzü boş bir ifadeyle süslenmiş biri gibi durduğuna emindi. Oysa sadece düşünmemeyi deniyordu. Yeterince aklını oyalamıştı fakat elinde değildi işte. Sorular birbiri ardına geliyordu. Sanki beyni onu sözlü bir sınava tâbi tutmuştu. Zaman geçtikçe göğüs kafesinin daraldığını, nefes alamadığını hissediyordu.
Evet, derin bir nefes almaya ihtiyacı vardı fakat yeterince oksijen yokmuş gibi hissediyordu. Ne kadar denerse denesin bu durum bir türlü değişmiyordu. Yeterince vücudunda oksijen yoktu sanki. İçinden haykırmak geliyordu ancak sesi kısılmış gibiydi ve tek kelime bile edemiyordu. Sadece izliyordu. Dibe yavaş yavaş kayışını, tüm bedenini saran karanlığın kapatacak rengi kalmamasını bekliyordu.
Simsiyah, kıvırcık bukleleri alnına yapışmıştı. Gökyüzü gözyaşlarını bıraktıkça damlalar daha da sıkı sarılıyorlardı tenine. Evet, bugün de yağmur yağıyordu. Aslında çok severdi yağmuru. Hele ortaya çıkan o toprak kokusunu içine çekmek.. Bazen cennetteymiş gibi hissettirirdi.
Fakat şu an havayı içine çekecek olsa ne o güzel kokuyu duyabilirdi ne de nefes alabilirdi. Bu dört duvar arasında ruhu sömürülüyordu resmen. Önemli de değildi.
Önemli olan oydu.
'Bu sikik yere sıkışıp kaldım ama onun burada benim gibi kaybolup gitmesine izin vermeyeceğim.'
Her gün aklından geçen cümlelerden birkaçıydı bunlar. Her gün bu işkenceye dayanabilmesinin yegane sebebiydi.
Sonra düşündü. Gülünce kısılan gözlerini, utanınca pembeleşen yanaklarını, kalın ve oldukça tatlı olan kırmızı dudaklarını.. Bir anı düştü aklına sonra. Kucağında oturmuş şaşkınca ona bakan bir çift göz.. Kirpiklerinin her tanesini bile ezberlemişti, aklına kazımıştı oysa. Ancak şimdi, gün geçtikçe görüntüsü bulanıklaşıyor gibiydi.. Bununla beraber de dayanma gücü de tükeniyordu.
Kalbindeki bu his. Bu yoğun his.. Özlemişti. Hem de çok özlemişti. Öyle ki içindeki eksiklikten kaynaklanan boşluk gittikçe derinleşiyordu ve günler geçtikçe daha da büyüdüğünü hissediyordu. Ne kadar kabul etmese de çok acı çekiyordu işte.
Onun yokluğu kendisine ızdırap veriyordu.
Uzun zamandır görmediği ilgi ve şefkati onun gözlerinde bulmuştu Taehyung. İlk kez yarım hissetmemişti onun yanındayken. İlk kez birine sebepsiz güvenmişti. Kendisine, gözlerini kapatmasını ve kendini ona bırakmasını söylese seve seve yapardı. Neden bu şekilde ona bağlanmış, sadık ve güven dolu hissediyor bilmiyordu. Bu duygular ona çok yabancıydı ve ne yapacağını bilememesine neden oluyordu. Ama emin olduğu tek bir şey vardı.
Onun zarar görmesi en son isteyeceği şey bile değildi.
Bunu sen mi söylüyorsun gerçekten? Onu bile bile ateşe sen attın Taehyung. Sen de biliyorsun.
Hatırladığı bu gerçekle istemsizce gözleri doldu. Doğruydu. Her şeyi mahveden kendisiydi. Onu asıl bu çukura kendi elleriyle batırmıştı. Oysa Jimin için kapı hâlâ aralıkken o bunu bile bile üstüne kilitlemişti kendiyle beraber.
Uçmasına yardım edeceğine dair söz vermişti. O sadece elini tutmak istemişti. Fakat Taehyung o eli onu karanlığa çekmek için kullanmıştı. Yaptığı büyük bencillikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fly with me | Vmin
RomanceTaehyung, uyuşturucu bağımlısıydı. Park Jimin de, Kim Taehyung'a bağımlı. 'Bazıları sadece gökyüzünü izlemeyi seçer. Fakat ben uçmayı deniyorum.' ^ "Sadece uykunda hayal kurmak nedir bilir misin? Acınası olduğumu düşünüyorum." <<Bu hikayedeki...