Contact

1K 126 28
                                    

"Toz şeker."

Dedi bir eliyle terli saçlarını geriye atarken.

"Tadına bakmak ister misin?"

Söylediği şeyde ciddi gibi görünüyordu ve içimdeki yavaş yavaş kendini gösteren korkuya yol gösteriyordu. İçtiği şey kesinlikle toz şeker değildi. Nasıl bir madde tam olarak bilmiyordum fakat ağzına götürdükçe oluşan yüz ifadesi irkilmeme sebep oluyordu. İyi bir şey olmadığı kesindi. Yutkundum. Gözlerimi yüzüne çıkardım yavaşça.Ve göz göze geldik. İlk kez bakışlarını tam olarak izleyebilme şansım oldu. Fakat o kadar yoğun bakıyordu ki odağımı ondan çekemedim. Kafası yerinde değil gibiydi. Sanki o şey onu sarhoş etmişti.

Kim bilir belki içki de içmişti?

Birkaç dakika boyunca öylece durduktan sonra gözlerim istemsizce başka tarafa yönlendi. Ciddi anlamda fazla yoğun ve keskin bakışlara sahipti. Bu gerilmenize neden oluyordu.

Elindeki paketi cebine geri soktuğunda bana doğru kolunu uzatmış, beni bileğimden kendine doğru çekmişti. Gözleri sulanmış, kızarmıştı ve kısık bir şekilde bakıyordu. Bunun etkisiyle ona doğru savrulduğumda bileğimi çekmeyi denedim. Bu hiç hoşuma gitmemişti.

"Ne yapıyorsun?"

Elimden geldiğince güçlü bir şekilde söylemiştim. Rahatsız olduğumu vurgulayarak. Fakat bunu hiç duymamış gibi davranarak sert ve hızlı bir şekilde bana doğru yaklaşarak belimden tutmuş beni kucağına oturtmuştu. Bunu yapmasıyla gözlerim kocaman olmuş ve tüm gücümle kalkmaya çalışmaya başlamıştım. Bir yandan bileklerimi sımsıkı tutan ellerinden kurtulmaya, bir yandan da kalçamı kaldırmaya çalışıyordum. Ama öyle bir tutuyordu ki taş kesilmiş gibi kıpırdayamıyordum hiçbir şekilde.

Gücümün tükenmesiyle birlikte gözlerim dolmuş aklımdan türlü fikirler geçmeye başlamıştı.

"Ne yaptığını sanı-"

Bileğimi sertçe sıkarak acıyla inlememe ve kelimelerimin yarıda kesilmesine neden olmuştu. Konuşmamı istemiyor gibiydi. Şu an resmen bana işkence ediyordu.

Kahretsin. Çok aptaldım ve ona yardım etmeyi düşünerek ne duruma düştüğüme inanamıyordum. Nasıl bu kadar güçlü olabildiği de ayrı konuydu. Gözlerim çaresizlikle onun yüzüne çıktığında çok rahat bir ifadeyle karşılaştım. Sadece yüzüme bakıyordu. Gözleri gözlerime dokunuyor daha sonra burnuma, yanaklarıma, dudaklarıma indiriyordu irislerini. Bu daha da korkmama neden olmuştu.

Sonra beni çok şaşırtacak bir şey yapmış, hareketsizliliğim ve sakinliğimden faydalanarak bir bileğimi bırakmış ve saçlarıma götürerek alnıma düşmüş birkaç tutamı okşamıştı. Bu benim kurtulmam için bir avantaj haline gelmişti. Ama bu, hiç ama hiç beklemediğim bir eylem olduğu için kaskatı kesilmiş bir haldeydim.

Yine de bunu göz ardı etmeye çalışarak, tüm cesaretimi toplayıp diğer bileğimi bütün gücümle çekerek kurtarmış hızla üstünden kalkarak sınıftan çıkmıştım. Nefes nefese kalmıştım, kalbim son hızda atıyordu. Olabildiğince adımlarımı hızlandırmış, en sonunda koşmaya başladığımı farketmiştim. Beni kovalayacağını sanmıyordum ama nedensizce kaçma ihtiyacı duyuyordum.

Gücüm tükenip yavaşladığımda ise gözlerimi ellerime indirdim bir anlık dürtüyle. Titriyordum. Olayın etkisinden mi yorgunluktan mı bilmiyordum ama deli gibi titriyordum.

☁☁☁

Şaşırmıştı Taehyung. Yüzüne bile bakmadığı o çocuğun gözlerine baktığında, içinde kocaman bir şimşek çakmış ve kalbini delip geçmişti. Beyaz tenine dokunduğunda ilk kez birisini böylesine incelemek istemişti. Genelde meraklı biri değildi. Fakat hem kullandığı maddenin hem de onun hareketlerinin etkisiyle hiçbir şeyi etmediği kadar merak ediyordu onu. Her karışına irislerini dokundurmak istiyordu.

Onu kucağına oturturken tek düşündüğü şey yüzünü daha yakından ve daha iyi görebilmekti. Aklına kazımak istiyordu o görüntüyü. Her uyuşturucu içtiğinde gözleri kızarır ve görüşü bulanıklaşırdı. Bu genelde yeni içtiyse daha fazla olurdu. Biraz da bunun etkisiyle yapmıştı bu hareketi. O anki haliyle yalnış anlayacağını düşünememişti. Zaten artık ne zaman düzgün veya mantıklı düşünebiliyordu ki?

Yüzünü hiç olmadığı kadar dikkatli bir halde süzmeye başlarken onun hiç tahmin edemediği kadar güzel olduğunu farketti. Beyaz teni, kalın ve yumuşak kırmızıya bürünmüş dudakları, sevimli gözleri, minik burnu..

Ve pişman oldu Taehyung.

'Tanrım. Keşke daha önce ona baksaydım.' dedi içten içe.

Şaşırdı kendine. Bunca zaman boyunca yanındayken nasıl görmezden gelebilmişti onu? Bir kere olsun ona bakmayı deneseydi, emindi gözlerini alamayacağına. Fakat daha sonra halini düşündü içten içe. Acıdı kendine. Bağımlıydı o. Köşeye sıkışmıştı. Çıkışı olmayan bir yola girmişti ona göre. Belki de böyle olması, ondan uzak durması Jimin için daha iyi olmuştu. Hiçbir iyi yanı kalmamıştı.

Üstüne üstlük bir de adını sormuştu ona. Oysa biliyordu. Her sabah yoklama alınırken yanında ince sesiyle 'Burada!' diye bağırmasını, daha sonra her zamanki gibi önüne onun için defterinden bir kağıt koparmasını nasıl unutabilirdi ki?

O çok iyiydi. Kesinlikle.

Jimin'in ondan kurtulmak için hamle yaptığını görünce izin vermemiş sıkıca tutmuştu onu. Çünkü henüz yüzünü tamamen aklına kazıyamamıştı.

Bir süre üzerinde umutsuzca çırpınışını izlemiş sonra gözlerini buluşturmasıyla bakışlarını kilitlemişti. Onun bakışları fazla masum ve temizdi. Ve bu içinin titremesine neden olmuştu. Bu kadar saf bir ruh görmeyeli uzun zaman olmuştu. Girdiği çukurdakilerin ruhları şeytanla kumar oynuyordu resmen ve artık bedeni onların yanında bulunmaya alışmıştı. Fakat o, fazla güzeldi. Ayrıca farklı.

Kim Taehyung farklı şeylere bayılırdı.

O kadar etkisine girmişti ki, eli istemsizce yumuşak saçlarına dokunmak için havalanmış ve yavaşça okşamıştı onları. Fakat daha sonra onun hızla kendini geri çekip kaçmasıyla içine bir hüzün oturmuştu nedensizce. Kaçmakta haklıydı. Belki gerçek niyetini bilseydi kaçmazdı. Ama yine de onun yanında olması iyi değildi.

O, kocaman çiçeklerle dolu olan bir bahçe içinde bulunan, en ulaşılmaz çiçekti. Onu istemeye hakkı yoktu.

Ama Kim Taehyung istiyordu.

Güzel şeyler güzel insanlar için değildi ona göre. Herkes dünyada layığını bulmuyordu sonuçta?

Bazen kötü olanlar için de biraz güzellik olmalıydı değil mi?

Belki de en büyük hatayı kötü olduğunu düşünerek yapmıştı.

☁☁☁

Fly with me | VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin