t w o

1K 107 262
                                    

"Ne yaptın sen lan az önce!?"

Elimi alnıma vurdum,bu lanet olası çocuğun burda ne işi vardı.Şansıma sıçayım. "Kapa çeneni,bundan kimseye bahsetme-" çocuk arkasını döndüğünde koşarak yanına gittim ve önüne geçtim yürümesini engelleyerek başımı ona çevirdim.

"Sakın birine söyleme yoksa-"

"Yoksa ne? Benide mi fırlatırsın-"
Elimle ağzını kapattım,ormanda umarım sadece ikimiz varızdır.
"Kapa çeneni!Bağırmayı kes" elimi yavaşça dudağından çektiğimde ikimizde nefes nefeseydik.

"Senin ne işin vardı bu ormanda?"
Adını hala bilmediğim çocuk gözlerimin içine baktı ellerini göğüs hizzasında birleştirdi.
"Eve gidiyordum tabikide aptal"

"Buralarda ev bile yok!Kimi kandır-"
Sözümü kesen şey çocuğun beni kolumdan tutup zorla yürütmesiydi bir süre yürüdükten sonra durdu ve eliyle karşıyı gösterdi.Başımı çevirdiğimde karşıda ev olduğunu gördüm,çocuk suratına imalı gülümsemesini yerleştirdiğinde koluna vurdum.

"Bu arada sormayı unuttum adın ne senin?"

"Sanane?" gözlerimi devirdim bu çocuğun benle uğraşacağına adım gibi emindim. "Memnun oldum sanane,bende Finn." Yalandan bir kahkaha attım. "Çok komiksin gerçekten"

"Uzatmada söyle işte."

"Millie."

Yürümeye devam ettiğimizde Finn'in evinin önüne geldiğimizi farkettim bana döndü."Bize gelsene,
konuşuruz." İmalı söylediğinde başka bir amaçla çağırdığını anladım.Orta parmağımı kaldırdım arkamı dönüp gidiyordum ki bana seslendi.

"Yarın bütün okulun senin bu sihirli gücünü öğrenmesini istemezsin değil mi Millie?"

Arkamı döndüm yalandan gülümsedim.Beni tehtid mi ediyordu yani şimdi bu? Yanına gittim. "Çok fazla vaktim yok uzatma."
Başını salladı içeriye girdik. Çantamı yere koydum ve koltuklardan birine oturdum Finn karşıma geçti.

"Ee anlat bakalım"

"Neyi anlatayım?"

Finn derin nefes verdi. "Bu sihirli gücünü tabikide aptal?" Gözlerimi devirdim.Finn sormaya devam etti.

"Yani ne zaman farkettin bu özelliği-"

"Biz ona telekinezi diyoruz yalnız"

"Neyse ne işte! Anlat seni dinliyorum"
Finn'in sesi yükseldiğinde sinirlenmeye başladım ve kaşlarımı çattım. "Dinleyip ne yapıcaksın? Niye umrunda ki?"

"Millie hiç tanımadığım salak olduğunu düşündüğüm bir kız evimin yakınında ağaçları deviriyor hemde bunu zihniyle yapıyor.Soru sorup merak etmem gayet normal bence?"

"1.si salak değilim, 2.si de telekinezi sandığın kadar kolay bir şey değil."

"İlk ne zaman farkettin bu özelliğini?"

"Ortaokuldaydım,bir gün derse girmek istemedim koridorda bir çocukla karşılaştım.Bu çocuğun bana takıntılı olduğunu biliyordum,bana yaklaşmaya çalıştı ve bende çığlık attım sadece-"

"Sonra?"

"Sözümü kesmezsen anlatıcam mal"
Anlatmaya devam ettim.

"Çocuğa dokunmadığım halde onun en az bir metre uzağa sıçradığını gördüm."

"Yani bu sadece sinirlendiğin zaman mı oluyor?"

"Hayır,bir zamanı yok.Sadece yoğun bir duygu yaşarsam oluyor ama sinirlendiğimde tehlikeli şeyler yapabiliyorum."

Bir süre sessizlik oldu.Finn soru sormaya devam etti. "Peki ailen biliyor mu yada herhangi başka biri?"
Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır,sadece sen." yalandan gülümsediğinde arkamda duran yastığı ona fırlattım.

"Hey,sakin ol"

"Kimseye söylemeyeceğine söz vermeni istiyorum,Finn."

"Karşılığında bir şey istemek şartıyla"

"Hıh,şaşırmadım.Ne istiyorsun?"

Güldü ve ayağa kalktı o kalkınca refleks olarak bende kalktım.Bana doğrh yaklaşımca kaşlarımı çattım ve bir adım geriledim.

"Bekaretini"

Arkada duran vazoyu hava kaldırdım ve Finn'e doğru fırlatacaktım ki Finn elleriyle beni durdurmaya çalıştı.
"Hey,şaka yaptım.Bırak onu"
Vazoyu yere bıraktığımda parçalara ayrıldı,Finn'e bir yumruk attım.

"Bir daha yapma o zaman."

Yumruğumla sendeleyen Finn eliyle yanağını tuttu ve gülmeye başladı.
Kendimin deli olduğunu düşünürdüm benden daha delileride varmış demek. "Ne gülüyorsun çok mu komik?"

Elimi kendi yanağına götürerek yumruk attığım yere değdirdi,
kızarmıştı. "Şurayı görüyor musun?"
"Ee yani?" "Bir gün gelecek ve sen orayı öpmek isteyeceksin,Millie." Tam tokat atıyordum ki elimi tuttu.

"Kendini bu kadar değerli görüyorsun o yüzden sana acıyorum,Finn."

Ufak bir kahkaha attı.Yanından uzaklaştım çantamı sırtıma geçirdim,
söze girdi. "Bu yanağı öpmek için canını verecek olan kızlar var." Hızlı bir şekilde arkamı döndüm.Sesimi yükselttim,umarım evinde bizden başka biri yoktu.

"Sence ben diğer kızlara benziyor muyum!?"

"Ben senin gibi birine asla aşık olmam Finn,bunu kafana sok."

Arkamı döndüm kapıya doğru yöneldim ve evden çıktım.Ne salak bir çocuktu bu,umarım birilerine bir şey söylemezdi.Tek dileğim sadece buydu,yağmurun durduğunu farkettiğimde yavaşlayarak yürümeye başladım.

Telefonumu elime aldığımda Sadie ve Noah'tan bir sürü cevapsız arama vardı,zaten gelmeyeceğimi
söylemiştim ne bok vardı da arıyorlardı.Üçümüzün olduğu gruba yazdım.

Telefonum şarjda kalmış kusura bakmayın.

Başka bir yalan o an aklıma gelmemişti,yürürken bir yandanda düşünüyordum umarım o Finn denen çocuk birilerine söylemezdi.Belki söylemeyecekti ama son yumruğumdan sonra kesin herkese yayacaktı.Korkuyla eve girdiğimde karşımda asla görmek istemediğim iki kişi vardı.

Noah ve Sadie bana bakıyorlardı.

different | fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin