Yeni Koruma

3.2K 224 96
                                    

DİANA

Çok güzel bir rüya görmüştüm. Jungkook beni öpmüştü ve artık sevgilimdi. İçimde tarifsiz bir mutluluk vardı. Pencereden gözüme vuran güneş ışığıyla uyanıp yatağımda gerindim. Sert bir şeye çarpınca gözlerimi aralayıp neye çarptığıma baktım. Jungkooktu. Yanımda mı uyumuştu? Gözlerimi ovuşturdum ve tekrar baktım. Evet yanımda uyumuştu. Ve şu an onun göğsünde yatıyordum. Yani rüya değildi? Rüya olmadığını anlamamda içimi büyük bir rahatlama duygusu kapladı. Rüya olsaydı çok yazık olacaktı. Uyuyan sevgilimin güzel yüzünü bir süre izledim. Birkaç dakika sonra kaşları çatılmış, yüzünde bir gülümseme belirmişti ve beni kendine sıkıca bastırıp gözlerini açtı.
"Günaydın civciv sevgilim." Ben de ona gülümseyip yavaşça sokuldum.
"Günaydın tavşan suratlı."  Suratını buruştursa da sesini çıkartmayıp başımın tepesine bir öpücük kondurdu. Ah. Bu çok huzurluydu. Kapının çalınmasıyla yavaşça yerimden doğruldum.

Kapı açılıp içeri Yoongi Oppa girdiğinde Kooktan biraz uzaklaştım.
"Hadi kalkın çifte salaklar. Dün dayak yediniz diye pratikten kaytarmak yok." Kaşlarımı çatıp ellerimi göğsümde kavuşturdum.
"Biz dayak yemedik. Dövüldük." Yoongi de kaşlarını çatarak bakışlarını bana yöneltti.
"İkisinin arasındaki fark ne bakalım ufaklık?" Omuz silktim. Bunu bilmesi gerekirdi. Bir erkekti.
"Yani karşı taraf bizden fazlaydı." Gözlerini devirip odadan çıkınca tekrar Kooka döndüm. Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup beni göğsüne çekti. Hasiktir. Az daha kalp krizi geçirecektim. Eğer beni sürekli öperse, her öptüğünde kalbim tekleyip yorulacak bu nedenle de ölecektim. Başımı göğsüne yaslayıp kokusunu içime çektim. Çok kısa bir zamanda ona nasıl bu kadar şiddetli hisler besleyebilmiştim? Yataktan yavaşça doğrulduğunda gideceğini anlayıp üzüldüm. Asılan suratımı görünce sırıtıp burnuma bir öpücük bahşetti. Hemen gülümsemiştim.
"Giyinip aşağıda buluşalım güzelim." Onu başımla onaylayıp yataktan kalktım.


Üzerime açık renk yüksek bel bir kot, yarım kollu crop bir siyah tişört ve siyah-mavi kareli bir oduncu gömleği giymiştim. Saçlarımı gevşek bir şekilde tek yandan örüp aşağı indim. Kahvaltı masasında oturan herkes çok gergindi. Jiminin yanındaki boş yere oturacaktım ama Kookun bağırmasıyla yerimden sıçradım.
"Yanıma gel! Burası boş." Ona bakıp kaşlarımı çattım. Yanında seokjin oturuyordu. Ama o çevik bir hareketle onu itip sandalyeyi boşaltınca şaşkınlıkla ağzım açıldı. Beni kolumdan çekip yanına oturttu.
"Ya velet! Hyungunu nasıl itersin?" Hyungunun sorusuna omuz silkip yanağımı öpmüş, sonra da yemeğe yumulmuştu.
"Bugünkü programımız ne?" Jiminin sorusu üstüne Namjoon çubuklarını masaya koydu.
"Pratik yapacağız. Akşam exoyla buluşacağız." Başıyla onu onayladıklarında sevgilim bana döndü.
"Sen?" Omuz silktim.
"Siz pratik yaparken Eric hyungla konuşup senin için takviye koruma talep edeceğim. Sonra da kuyruğun gibi peşinde dolaşırım." Kook sinirlendiğini belli edecek şekilde yerinde dikleşirken Yoongi Oppa araya girdi.
"Garip erkeklik triplerine girme gerizekalı. Bir daha gelirlerse daha kalabalık olacaklardır. Diana tek başına yeterli olamayacak. Sevgilinin daha mı çok dayak yemesini istersin?" Kook beni kolunun altına çekti.
"Hazırlıksızdım. Tekrar gelirlerse ağızlarına sıçacağım." Gözlerimi devirdim. Erkeklik triplerine çoktan girmişti. Çıkarabilene aşk olsundu.

Şirkete geldiğimizde  sevgilimi ikna etmiştik. Tavşan suratlı çok zor ikna olsa da onu mutfağın çıkışındaki duvara yaslayıp bir öpücük aldığımda yelkenleri anında suya indirip kabul etmişti. Onu ikna etmek bu kadar kolay olacaksa sürekli bu şekilde şansımı deneyebilirdim. Benim için de çok eğlenceli oluyordu. Onlar hep birlikte pratik odasına girerken ben üst kata çıkıp Eric hyungun kapısını çaldım. Gir demesini beklemeden içeri girince koltuğa oturmam için eliyle işaret yaptı.
"Hyung. Takviye koruma istiyoruz." Gülüp karşıma oturdu. Hyungun benimle ilgili en sevdiği şey direkt olarak konuya girmemdi. Bunu bana kendisi söylemişti. Beni başıyla onaylayıp eline telefonunu alıp birkaç tuşa bastı. Bir dakika sonra içeri 2 metre boyunda kel bir adam girmişti. Adam cidden korumayım diye bağırıyordu. Acaba beni tek eliyle ortadan ikiye ayırabilir miydi? Merak ettiğim şeylere bak! Salak Diana! Bunu öğrenmek istediğimden emin değildim.
"Dünden sonra zaten bunu isteyeceğini düşünmüştüm. Yeni takım arkadaşınla tanış. Buno. Diana." Ayağa kalkıp adının Buno olduğunu öğrendiğim adama elimi uzattım. Elimi büyük elinin arasına dikkatle alıp sıktı. Bana kırılacak bir eşyaymışım muamelesi yapmıştı. Bu beni biraz kızdırsa da adam iki katım olduğu için bunu belirtmem tehlikeli olabilirdi.

Pratik odasının önüne pek konuşmayan yeni arkadaşım Bunoyla geldiğimizde kapıyı çalıp içeri girdim. Gülen bakışlar anında bizi buldu.
"Sizi Bunoyla tanıştırayım. Kook, yeni koruman." Herkes ona selam verdiğinde başıyla selamları aldı ama konuşmadı. Jimin beni kolumdan tutup aralarına çektiğinde kapının önünde hazır olda beklemeyi tercih etmişti.
"Neden konuşmuyor?" Omuz silktim.
"Pek konuşkan değil." Başını salladı. Kook beni kolunun altına aldığında gülümseyip ona baktım.
"Duş alıp geleceğim. Sonra da Exonun yurduna gideceğiz." Onu başımla onayladım.
"Buno. Jungkooku duşun önünde bekler misin?" Erkeklere ait bir yer olduğu için ben gidemiyordum ama orada da savunmasız kalmayacak olması beni rahatlatmıştı. Buno beni başıyla onayladı. Kook itiraz edemeden onu itekleyerek duşların olduğu alana yönlendirdim.

Exonun yurdunun önüne geldiğimizde kapıyı bize Sehun açtı. Oh Artık Pek Mükemmel Olmayan Sehunu görmek hoşuma gitmese de Kook beni kendine yapıştırdığı an modum yükselmişti. Kapıyı gülerek açıp yana çekilip geçmemizi beklediğinde bakışları beni buldu. Ardından kookun omzumdaki kolunu görmüştü.  yüzündeki gülümseme yavaşça silinip yerini garip bir ifadeye bırakırken umursamaz bir bakış yollayıp önüme döndüm.
Birkaç saat onlara katlanacaktım artık.

Koruma|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin