Suya düşen planlar ve aşk

2.2K 152 71
                                    

Birkaç saattir durmadan Annienin telefonlarını izliyor ve Rino'nun sağ koluyla mesajlaşmalarını adama atıyordum. O da durmadan cevap veriyor ve plan yapmamı istiyordu. Plan basitti. Annienin gizli ofisine girip rinonun yaptığı yanlışları gösteren belgeleri çalmak. Kook kendi girmek isteyince ona salak olduğunu söylemem gerekmişti. Bana benimle gelebilecek, gerçekten güçlü ve benim gibi biri gerekliydi. O yüzden Yoonginin odasına adımladım. Kapıyı çalıp cevabı beklemeden içeri daldığımda anlık şaşırsa da hemen gülümsemişti.
"Oppaaaa~" ona aegyo yapmaya başlayınca kaşlarını çatsa da gülümsemesi bozulmadı.
"Ne isteyeceksin?" Herşeyi anlaması cidden mükemmeldi.
"Annienin ofisine gizli bir giriş yapıp belge çalmalıyım. Fazladan kas gücü ve zekaya ihtiyacım var. Benimle gelir miydin?" Beni başıyla onaylayıp dolabına yöneldi.
"Bekle de giyineyim." Kafamı sallayıp kapıya yaslandığımda bana baktı.
"Çıksana." Gözlerimi kırpıştırıp ona baktım. Hah! Şimdi anlamıştım.
"Pardon, unutmuşum." Sırıttı.
"İyice sevgiline mi benzedin yoksa özel olarak mı beni tişörtsüz görmek istiyorsun?" Gözlerimi devirdim. Dalmıştım işte.
"Ya! Ne alakası var. Gidiyorum." Kapıyı kapatıp çıktım.

Ofise geldiğimizde güvenlikleri atlatmak kolay olmuştu. Yüzümüzde siyah maske ama üstümüzde renkli kıyafetlerle içeri kolayca girmiştik. İdol olduğumu sanmıştı salaklar. Ofisin kapısını hırkamın koluyla açmaya çalıştım. Açılmıyordu. Kitlenmişti.
"Oppa, kitlemiş." Yoongiye söylerken hafifçe omuz da atmıştım. Yoongi göz devirip kendi eliyle yokladı. Ve bilin bakalım ne oldu? Kapı açıldı.
"Salak." Diyerek önden içeri girdi. Ben de etrafta kimse olup olmadığını kontrol ederek onu takip ettim. Odası tahmin ettiğim gibiydi. PEMBE. Her şey ve her yer pespembeydi. Biraz daha kalırsam gökkuşağı kusacaktım hatta. Çekmeceleri karıştırıp baktık ama hiçbirşey yoktu. Son çekmeceye elimi atıp açmaya çalışınca açılmadığını fark ettim. Yoongiyi dürtüp çekmeceyi işaret ettiğimde gözlerini devirip açmaya çalıştı. Ama açılmamıştı.
"Ne yapacağız şimdi?" Sırıttım. Hazırlıklı gelmiştim. Tel tokamı kafamdan çıkartıp kilide soktum. Birkaç denemeden sonra çekmece açılmıştı.

Beklenmedik birşey olmuştu. Çekmecede hem babasının yaptığı şeylerle hem de kendi planlarıyla ilgili yazılar bulmuştuk. Yazıların fotoğrafını çekip babasıyla ilgili dosyaları aldım. Çekmeceyi eski haline getirdikten sonra odadan çıkmak için yeltenmiştik ama bir adam içeri girip bizi yakalamıştı.
"Kimsiniz siz? Burada ne işiniz var." Yoongi konuşmak için hareketlendi ama ona yaklaşıp hafifçe vurdum. O bir idoldü. Sesinden tanıyabilirdi. Sesimi olabildiğince inceltip konuştum.
"Annie hanımın asistanıyım. Siz kimsiniz?" Kaşlarını çattı. Beni tanıyıp tanımadığını çıkartmaya çalışıyordu.
"Ben bay Kim'in oğluyum." Bu sağ kolun oğlu olmalıydı. Hani Annienin elindeydi bu adam? Nasıl bir adam kaçırmaydı bu? Neyse, bunu sonra düşünürdüm. Buradan hemen çıkmamız gerekiyordu.
"Söylediği dosyayı hemen ona götürmeliyim. Müsaade ederseniz." Beni başıyla onaylayıp yana çekildi. Yoonginin kolunu tutup kapıya sürüklerken arkama döndüm. Sıkıntılı bir ifadesi vardı.
"Buraya geldiğimi Annienin bile bilmemesi gerekiyor. Çok gizliymiş. Bundan bahsetmezseniz sevinirim." Kaşları daha çok çatılsa da başıyla onaylayıp kapıyı işaret etti.

Bay Rinonun ofisinde belgelere ve Annienin dosyalarındaki şeylere bakmıştık. Kız tahmin ettiğimden de şeytan çıkmıştı. Dosyalarda birkaç idolün ÇIPLAK! Fotoğrafları ve bilgileri vardı. Aynı zamanda yaptığı planları da yazmıştı. Bu sayede ne yapacağımızı biliyorduk. Yapmayı şimdi planladığı şey, Kook ve benim ayrılmamız için onu sarhoş etmek ve başka bir kızla fotoğraflarını çekmekti. Ucuz bir numaraydı. Böyle bir durumda önce sevgilime sorardım. Beni aldatacak olsaydı ilişkimizi açıklamaz, benim için dayak yemezdi öyle değil mi? Daha sonra kız kooka yaklaşacak ve Kook şerefsiz damgası yiyecekti. Suho ve Sehun kooku sarhoş edecek kişilerdi. Sehun böyle birşeyde rol almayacaktı. Ama Suho avucunu yalardı.

"Teşekkür ederim küçük hanım. Şimdi plan yapmak için sizi rahat bırakacağım." Onu başımla onayladım. Bana küçük hanım demesinden hoşlanmıyordum. Ama bunu dile getirseydim tehlikeli olabilirdi. O yüzden çenemi kapalı tutup yoongiyle kapıya yöneldim. Çıkmadan önce Rinonun seslenmesiyle ona döndük.
"Kimseye yakalandınız mı?" Elimi çeneme koyup bir süre düşündüm.
"Bay kim in oğlunu gördük. Elini kolunu sallayarak odaya girdi." Kafasını hafifçe yana yatırdı. Acaba ne düşünüyordu?
"Yüzünüzü gördü mü?" Başımı iki yana sallayarak onu reddettim.
"Annienin asistanı olduğumu, çok gizli bir dosyayı götürdüğümü ve hakkımızda ona bile bahsetmemesi gerektiğini söyledim. Başıyla onayladı." Gülümsedi.
"Güzel. Söylemeyecektir. Tehlikeye girmek istemez."

Yurda döndüğümüzde diğerlerine olanları anlattık. Kook onunla gitmediğim için rahatsız olsa da üstünde çok durmamıştı. Sehun da burada olduğu için ayrıca ona haber vermek zorunda kalmamak beni memnun etmişti. Bir de güvercinlikle uğraşamazdım. Aklımda bay kim in oğlunun kaçırılmamış olabilme ihtimali dönüp duruyordu. Bu rahatsız ediciydi çünkü Eğer öyleyse bay kim boşu boşuna tehdit ediliyordu öyle değil mi? Yani bir hiç için başı belaya girecekti? Sonunda Annie hariç kimsenin büyük yaralar almaması için uğraşacaktım. Bunu yapmak zorunda hissediyordum. Çünkü bir nevi olayları çözerek başlarını belaya sokmuştum ve çözmek benim işimdi. Tabii bunun için kendimi parçalamazdım. Sevdiklerim her zaman önce gelirdi. Önceliğim kooktu. Tavşan suratlı sevgilim. Onu gerçekten çok özlediğim için elini tutarak oturduğu koltuktan kalkmasını sağladım ve onu odama götürdüm.

Kapıyı arkamızdan kapatıp ona sarıldığımda karşılık olarak kollarını belime dolayıp başını boynuma gömdü. Bu hisse git gide alışıyordum ve cidden mükemmeldi. Onun kollarında güvende hissediyordum. Sevgisini hissediyordum.
"Kook." Dedim ona sarılırken.
"Hmm." Başını boynumdan çekmeden mırıldandı.
"Seni seviyorum." Gülümsediğini göremesem de hissetmiştim.
"Ben de seni seviyorum." Başını boynumdan çıkartarak konuştu. Ardından ellerinden birini çeneme çıkartıp dudaklarımızı buluşturdu. Öpüşmemiş git gide derinleşirken geri geri yatağa gidiyorduk. Yatağa oturup beni bacaklarım iki yanına gelecek şekilde kucağına çektiğinde dudaklarımızı ayırmadan Gülümsedi. Ellerimi boynuna çıkartıp üst dudağıyla oyalanmaya devam ederken belimdeki elini sıkılaştırdı. Aynı anda ikimizin de inlemeleri odayı doldurmuştu. Hafifçe geri çekilip beni yatağa yatırdı ve kapıyı kilitledi. Ne olacağını anlamıştım. Ve benim için kesinlikle sorun yoktu.

Koruma|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin