İlgi

4.1K 295 50
                                    

Dünden beri yatağımda dönüp duruyordum. Jungkook'a mesaj gelmesinin ardından ona şüphelerimi anlatmayı düşünmüş ama henüz çok erken olduğuna karar vermiştim. Şüphemi ondan gizlemek hoşuma gitmese de boşu boşuna heyecan yaratmaya gerek yoktu. Mesajla sinirleri bozulan Jungkook bir de bugün sergileyecekleri performans yüzünden iki katı gergindi. Menajerin kişisel asistanı gibi davranacak olsam da ben de katılmak zorundaydım. Ve bu şık olmak zorunda olmam demekti. Onları canlı canlı sahnede ilk kez izleyecek olmak beni heyecanlandırsa da giymem gereken kıyafetlerle olası bir durumda onu yeterince koruyamayacaktım. Gerçi frikik vermek mi Jungkook'a zarar gelmesi mi seçmek zorunda kalırsam frikik verirdim. Ama tabii bütün Kore'nin önünde birilerinin popomu görmesi hiç hoşuma gitmeyecekti. Oflayarak yatağımdan kalktım. Henüz hazırlanmama gerek olmadığı için üzerime lacivert bir tayt ve beyaz, bana çok büyük gelen sweatshirt geçirip salona indim. Taehyung ve Jungkook haricinde kimse ortalarda gözükmüyordu. Onlarsa ellerinde PlayStation kollarıyla heyecanlı bir oyun oynuyorlardı. Eğitilip oyunun adına baktım. Mortal Kombat. Bir sürü erkek kuzenle büyüdüğüm için bu oyunun neredeyse bütün versiyonlarını defalarca kez oynamıştım. İlgimi çektiği için yanlarına oturup onları izlemeye başladım. İlk raundu Taehyung alırken Jungkook onun hile yaptığına dair birşeyler geveleyip durmuştu. Bu beni gülümsetti. İkinci raundu alansa Jungkook olmuştu. Son raundu alan kazanacaktı. Birbirlerine ters ters bakıp önlerindeki kollara döndüklerinde çok sevimli görünmüşlerdi. Jungkook'un mesajdan sonra biraz kafasını dağıtabilmesi beni mutlu etti. Son raundu alan Jungkook Taehyung'un koluna hafif bir yumruk atıp sırıtmaya başlayınca onu alkışladım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama kazanmasına sevinmiştim. Alkış sesimi duyduklarında ikisi de bana döndü.
"Günaydın Diana, kaybetmemin seni bu kadar mutlu edeceğini bilmiyordum." Tatlı suratını asan Taehyung'a gülümseyip kafamı iki yana salladım. Hazır benimle konuşuyorken onunla biraz uğraşabilirdim.
"Seni kaybetmene sevinmedim. Jungkook'un kazanmasına sevindim." Jungkook kahkaha atıp bana çak yaparken Taehyung kaşlarını çatmıştı.
"Normalde onu yeniyorum. Senin geldiğini farkettiğim için bilerek yenildim." Kook gözlerini devirdi. Böyle birşey sence mümkün mü bakışı atıp hyunguna bir tane patlattı.
"Hadi o zaman bir maç daha yapalım Hyung." Taenin yüzü aydınlandı ve oyunu başlatmak için tuşlara bastı.
"Seni yeneceğim velet. Diana, oyunu öğrenmek istiyorsan beni izle." Gülüp aralarındaki boşluğa geçtim. Birbirlerinin dikkatini dağıtmak için sürekli omuz atıyor yA da kolu çekiştiriyordu. İkisi soran bakışlarını bana yönlendirdiğinde omuz silktim.
"Oyunu biliyorum. Ve olası hile girişimlerinizi engellemek için buradayım." Oyuna başladılar. İlk raundu yine Tae almıştı. İkinci maç aynı şekilde Jungkook'un olmuştu ve üçüncü maç da onun zaferiyle bitince Taehyung arkasına yaslanıp kendi kendine mırıldandı. Jungkook hafifçe bana omuz atıp gülümsediğinde ona göz kırptım.
"Eee yine Kook kazandı."
"Hile yaptı. Görmedin mi?" Yapmamıştı. Kaşlarımı çattım. Yenilmeyi neden bu kadar hazmedemiyordu?
"Yapmadı. Aranızda ben vardım o yüzden ikiniz de birbirinizin ekranı ya da kolu görüşünü engellemediniz ki." Oflayarak gözlerini devirdi.
"Cidden sen ne anlarsın? Sana karakter seçtirsek sonya haricinde birşey bile seçmezsin." Bu sefer gözlerini deviren ben oldum. Jungkook'un elinden kolu alıp Taeyi dürttüm.
"Var mısın bir maça?" Bana küçümseyen bir bakış atıp güldü.
"Kazanmana izin vermeyeceğim. O kadar centilmen değilim."
"Asıl ben senin kazanmana izin vermeyeceğim." Jungkook gülerek ikimize bakarken kafasını iki yana salladı. Büyük ihtimalle bu yaptığımızın çocukça olduğunu düşünmüştü.
"Kook hyungunun yanına gel de bana şans ver." Kook başını tekrar iki yana salladı.
"Ben dianayı tutuyorum." Tae omuz silkip derin bir nefes aldı.
"Siz ikiniz cidden..." sırıtarak maçı başlattığında ekranda en sevdiğim karakter olan sub-zeroyu seçip ikiliye kısa bir bakış attım. Benden büyük ihtimalle kitanayı seçmemi falan beklemişlerdi. Ama sub-zero en sevdiğim karakterdi ve ben yalnızca onunla oynuyordum. İlk raun her zamanki gibi Taehyungdayken tekrar aynı karakteri seçip onun da seçimini yapmasını bekledim. İkinci ve üçüncü rauntları kazandığımdaki yüz ifadesi kesinlikle görülmeye değerdi. Ağzı şaşkınlıkla aralanmış,küçük gözleri büyümüştü. Kıkırdayıp Jungkook'a döndüğümde kısa bir an dudaklarıma baktığını sanmıştım ama hemen gözgöze gelmiştik. Taenin elinden öteki kolu kaptığında yüzünde alaycı bir ifade belirdi.
"Bir de benimle kapış bakalım."
"Sonunda dişime göre bir rakip." Jungkook tekrar gülerken Taehyung yanımızdan kalkıp gitmişti. Bu kahkaha atmamıza sebep olmuştu. Tabii ben yenilene kadar. Jungkook üç rauntta da scorpion alarak beni yenmişti ve ben şimdi somurtuyordum. Taehyung yenildiğimi duyunca ezik olduğumu söyleyip mutfağa kaçmıştı. Şimdi ben kollarımı göğsümde birleştirmiş somurtmakta meşguldüm.
"Neden somurtuyorsun? Hep aynı karakteri seçmek senin suçun."
"Ya! Hile yaptın İşte. Scorpion Alman mantıklı mıydı?"
"Sana bilerek yenilmemi istediğini düşünmüyordum. Hadi tekrar yapalım. Bu sefer yenileceğim." Gözlerimi kısıp ona baktım. Suratında samimi bir gülümseme vardı. Dünden beri ilk kez bu kadar rahat görünüyordu. O yüzden omuz silkip elimi ona uzattım. Elimi tuttuğunda kısa bir tokalaşmadın ardından ayağa kalktım.
"Hayır. Sen kazandın. Tebrik ederim. Ama en kısa zamanda rövanş istiyorum."
"Peki. Yenilmeye doymayacaksın anlaşılan." Göz devirerek onu arkamda bırakıp odama çıktım. Onları hazırlayacak bir ekip vardı ama beni hazırlayacak kimse yoktu. Menajer Hyungun giymem için beni zorladığı elbiseyi süzüp iç çektim. Gerçekten bunu giymek zorunda mıydım? Pantolon ve şık bir ceket ya da en azından tulum giyemez miydim? Elbiseyi yavaş hareketlerle üzerime geçirip aynanın karşısına geçtim. Gür,uzun kirpiklerimin süslediği göz kapağıma incecik keskin bir eyeliner çekip rimel sürdüm. Yanaklarımı biraz pembeleştirip dudaklarımı da kırmızıya boyadım. Saçlarımın uçlarını hafif dalgalandırıp ayağıma siyah ince topuklu stilettolarımı geçirip aynaya baktım. Üzerimdeki mini uzun kollu elbise üzerime ikinci bir deri gibi yapışarak büyük göğüslerim ince belim ve büyük kalçalarımı gözler önüne seriyordu. Elbise omuzlarımı açıkta bırakıyor,göğüslerimde çapraz bir şekilde birleşerek hafif bir dekolte veriyordu. Kulağıma parlak gümüş küpelerimi takıp siyah el çantamı alarak kapımı açıp aşağı inmeye başladım.

Merdivenler inerken çocukların bakışları beni buldu. Hoseok Oppa ve Taehyung hızlı adımlarla merdivenin başına geldiğinde gülmeden edemedim. Suratlarında çok şapşal bir ifade vardı. Hoseok Oppa beni baştan aşağı beğeniyle süzüp sessiz kalırken Taehyung sertçe yutkunup elini bana uzattı.
"Bu kadar güzel olduğunu farketmemişim." Ona tek kaşımı kaldırarak baktım. Tam ona elimi uzatıyordum ki Jungkook onu iterek önüne geçti ve beni kolumdan çekerek elini belime koydu.
"O BENİM korumam." Üstüne basarak söylediği kelimeler kalbimin hızlanmasına sebep olurken ona şaşkın bakışlar attım. Daha önce beni sahiplenmemişti

Koruma|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin