Final.

2.2K 151 68
                                    

Hep birlikte yurttaki masayı hazırlarken Jimin çok heyecanlı görünüyordu. Evet, beni ikna etmişlerdi. Kızlar bugün yurda gelecekti ve diğerleriyle tanışma yemeği yiyecektik. Bu bir çeşit de kutlama sayılabilirdi. Annie hapse girmişti. Bay Rino sonsuza dek bizi koruyacağını söylemişti ve kookla birlikteydim. Bunları kutlamayacaktım da neyi kutlayacaktım? Corni tanışma yemeğini duyunca çığlıklar atarak evet diye bağırmıştı. Ire umursamazca kabul etmişti. Noe unniyi ikna etmekse çok zamanımı almıştı. Ellerimi çenemin altında birleştirerek ona yavru köpek bakışları atmak zorunda kalmıştım. Ona en çok benzeyen ben olduğum için beni hep kayırdığı gibi, bunu da sadece beni sevdiği için kabul ettiğini söyleyerek tamam demişti. Bahçedeki büyük tahta masaya son tabağı da koyduğumda Jimin yanıma gelip yanağımdan bir makas aldı.
"Ne zaman gelecek şu arkadaşların Di? Adı Cornelia olan fanımdı değil mi?" Umursamaz görünerek sorduğu soruyu gözlerindeki parıltıdan umursadığını anlayabiliyordum. Tae ve Yoongi masaya oturup birşeyler konuşurken onların Noe ve Ire gibi durumla hiç ilgilenmediğini farketmiştim. Kapı çaldığında jimin benden önce davranarak kapıya doğru neredeyse depar atmıştı.

Herkes birbiriyle tanıştıktan sonra masaya geçmiştik. Corni Jiminin yanına oturmak istediğinde jimin kafasını deli gibi aşağı yukarı sallayarak ona katıldığını belirtince ikisini Yanyana oturttuk. Kook ve ben karşı karşıyaydık. Jiminin burnunu sokması sonucunda Yoongi Oppa ve Noe, Taehyung ve Ire de karşı karşıya oturmuşlardı. En büyüğümüz olan Seokjin Oppa konuştuğunda hepimiz başımızı ona çevirdik.
"Geldiğiniz için çok teşekkürler. Değer verdiğimiz küçüğümüzün arkadaşlarıyla tanışmak bizi çok mutlu ediyor. Söylemeliyim ki cidden çok iyi biri. Maknaemizi hem tehlikelerden, hem de aptal insanlardan hoşlanmaktan kurtardı. " benim hakkımda konuştuğu için utanarak başımı aşağı indirdim. Tavşan suratlı sevgilim masanın üzerinden uzanıp elimi tuttuğunda başımı kaldırıp ona baktım. Güven verici bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Gülümsemesine karşılık verdiğimde Corni ellerini çırparak konuştu.
"Evet! Di mükemmel biridir. Çoğu zaman onu çok seviyorum. Sizinle tanışmamızı sağladığı için o zamanlardan birindeyiz." Onun söylediğine güldük. Noe Unni ve Yoongi Oppa hariç.
"Onu çoğu zaman ben de seviyorum. Sizinle tanışmak güzel." Ire beni şaşırtarak konuştuğunda üçümüz yavru köpek bakışlarıyla unnime baktık. İlgi odağı olmaktan nefret ettiğini biliyordum ama bişeyler söylese hiç fena olmazdı. Hafifçe öksürüp gülümsediğinde konuşmayacağını düşünmüştüm. Ama konuşmaya başladığında üçümüz ve Kookun da ağızları sonuna kadar açılmıştı.
"Onu beni birşeylere zorlamadığı zaman severim. Buraya gelmek yerine uyumak istedim ama bana şuanki bakışlarını atıp buraya getirdiler. Lütfen kişisel algılamayın. Yeni geldiğim için hala tam alışamadım ve bütün gece somurtan bir hal alacağımı biliyorum. Ona ben yokken gözkulak olduğunuz için teşekkür ederim. Tanıştığımıza sevindim." Onun daha önce bu kadar konuştuğuna şahit olmadığım için az daha küçük dilimi yutacaktım.
"U-unni sen..." söze başlayan corni devamını getiremeyince Ire araya girdi.
"Sen uzun bir konuşma mı yaptın?" Unnimin dudağı alayla yukarı kıvrıldı.
"Ben de konuşabilirim veletler." Sanırım kibarlığı buraya kadardı. İlgisiz Yoongi oppanın bakışları ona yöneldiğinde kıkırdamamak için kendimi tırmalamam gerekmişti. Ben tırmalamasaydım eve döndüğümüzde noe bana kendi kolunu yedirirdi.

Yemeklerimizi yiyip sohbet etmeye başlayınca çocuklar sırasıyla kendilerini tanıttı. Sıra kızlara geldiğinde arkama yaslanacak ne olacağını izlemeye başladım.
"Umm, ben küçüklüğümden beri bale yapıyorum. Yani dansçıyım diyebilirim. 95 doğumluyum ve bu kadar sanırım." Corni yine başarısız olduğunda güldüm. Kendini tanıtmayı asla beceremiyordu.
"Ben Ire. Çizim yapıp arada şarkı söylerim. Şuradaki gördüğünüz sarışını zapteden kişiyim." Her zamanki gibi kısaca konuştuğunda kızlarla bakıştı.
"Melinoe. Rap yapıyorum genelde. 95liyim." Unnim yine en kısa konuşmayı yapmıştı.
"Afedersiniz. Melinoe-ssi, Diana hariç diğerleriyle aynı yaştasınız ama size Unni diyorlar?" Noe gülümseyip Hoseok oppaya baktı.
"Onlardan ay olarak büyüğüm." Oppa anlamış gibi başını sallayınca araya girdim.
"Genelde 90 yaşında gibi davranır." Yoongi Oppa sırıtınca kookla birbirimize baktık. Oh hayır! Çöpçatanlık yapmaya çalışmamalıyım. Eğer yaşamak istiyorsam.
"O zaman kadehimi yeni dostluğumuza ve zaferimize kaldırıyorum." Hepimize tek tek göz gezdiren Namjoon oppaya döndük. Noe Unni bile kadehini kaldırıp hafifçe kafa selamı vermişti. Sanırım onları tanıştırmak o kadar da kötü bir fikir değildi. Şampanyadan büyük bir yudum aldığımda Kook bana uyaran bir bakış atmıştı. En son kafam güzel olduğunda ona söylediklerimi hatırlayıp kızardım. Kesinlikle fazla içmemeliydim.

İlerleyen saatlerde herkes birbiriyle kaynaşmıştı. Corni ve jimin herkesten ayrı olarak sohbet ediyorlardı. Uzaktan çok iyi göründüklerini söylemeliydim. Corni sarı gözlerini kırpıştırarak Jimine cilve yapıyordu. Jiminse ona tatlı tatlı gülümsüyor, karşılık veriyordu. Gülmemeliydim. Gülmemeliydim. Joon Oppa Yoongi Oppa ve Noe birlikte katı bir rap sohbetine girmişlerdi. Onun bütün gün somurtup kimseyle konuşmayacağını düşünmüştüm ama uyun sağlamıştı. Ona minnettardım. Kook Ayağa kalkınca bakışlarım onu buldu. Masanın etrafında dolaşıp yanıma gelip elimden tutarak beni kaldırdığında gülümseyerek kalkmıştım.

"Hepiniz bizimleyken, bir sürprizim var." Ona anlamayan bakışlarla bakarken gülümsemeye devam ediyordum. Btsn kalan üyeleri ayağa kalkıp ritimli bir alkış tuttuğunda kızlar(unnim dahil.) kalkıp onlara ayak uydurmuşlardı. Kook eline gitarını alıp bilmediğim bir melodiyi çalmaya başladığında gülümseyerek onu izledim. Melodiyi bilmeme sebebim onu yeni yazmış olmasıydı. Bizim içindi. Yaşadıklarımızı ve hissettiklerini yazmıştı. Şarkısını dinlerken gülümseyerek sevgilimin gözlerinin içine baktım. Onu haketmek için ne yapmıştım cidden? Şarkısı bittiğinde gitarını yere bırakarak önümde diz çöktüğünde kaşlarımı çattım. Ne yapıyordu? Cebinden küçük bir kutu çıkardığında gözlerim büyüdü. Birazdan düşündüğüm şeyi yapmazdı öyle değil mi? Kutuyu açtığında gördüğüm yüzükle ağzım aralandı.
"Artık korumam olmadığın için üzüldüğünü biliyorum. Ama benim için öylesin. Hayatımızın sonuna kadar birbirimizi koruyalım mı?" Sözlerini duyduğumda dolan gözlerimi engelleyemedim. Evet. Yapmıştı. Düşündüğüm şeyi yapmıştı ve ben mutlu olmuştum. Onu seviyordum. Sonsuza dek onunla olmak istiyordum. Bunu en başından beri biliyordum zaten. Onun da böyle hissettiğini bilmek içimi büyük bir sevinçle doldurdu. Elini tutup onu ayağa kaldırdım.
"Evet." Cevabımı duyduğunda tavşan bakışlı gözleri aynı benimkiler gibi doldu. Yüzüğü yavaşça parmağıma taktığında ona bakmaya devam ettim. Ellerini belime koyup beni kendine çektiğinde gözlerimi kapatıp kollarımı boynuna doladım. Ve öpüşüne karşılık verdim. Birlikte çok şeyin üstesinden gelmiş, hatta ayrılmıştık bile. Ama artık bizi ayıracak bir Annie olmayacaktı hayatımızda. Birlikte olacaktık. Tanrı bize böyle bir sınav vermişti. Ve sonunda birlikte olmamızı sağlamıştı. O an şükrettim. Onu bana verdiği için. Dayak yediğim için bile şükrettim. Çünkü hepsi, bugün bunları yaşayabilelim diye olmuştu. Arkadaşlarım, hatta Noe bile bunu biliyordu. Birlikte planlamışlardı. Demek ondan kabul etmişti. Tahmin etmeliydim. Sevdiğim insanlarla ve sevgilimle birlikteydim. Her anımda yanımda olacaklarını hissediyordum. Ben de her anlarında yanlarında olmak istiyordum. Sevdiğim adamla birlikte, el ele, daima ileriye gitmek istiyordum. Döktüğümüz gözyaşlarını hatırladım. Ve biraz sonra dudaklarımız ayrılmadan hemen önce Kookun gözyaşlarının tadını aldım. Benim gibi, benimle birlikte ağlıyordu. O gün orada kendime bir söz verdim. Artık ağlamayacaktık. Ağlarsak da bu hep birlikte olacaktı. Kollarımı boynuna dolayıp ona sarıldım.
"Tavşan suratlım."
"Hırçın civcivim."

Son.

Koruma|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin