Yeni Oyunlar.

2.2K 174 64
                                    

JUNGKOOK

Şirketin revirinde uyanır uyanmaz Diananın yanına gittim. Sehun Hyung başında oturmuş uyanmasını bekliyordu. Beni farkedince oturduğu sandalyeden kalkıp benim oturmamı işaret etti. Yerime geçip Diananın neredeyse kusursuz yüzünü inceledim. Dolgun, kendiliğinden pembe dudaklakları yarılmış,yüzünün çeşitli yerlerinde, omuz ve kollarında çürükler vardı. Benim yüzümden o kadar hırpalanmıştı ki onu böyle görmeye dayanamıyordum. Uzun sessizliği Hyung böldü.
"Kook. Herşey için çok üzgünüm. Bilseydim en başında izin vermezdim." Ona baktım. Gerçekten pişman gibi görünüyordu.
"Olan oldu Hyung. Hepimiz zamanında hatalar yaptık." Başını salladı. Dianaya gülümseyerek bakıyordu.
"Çok şanslı bir piçsin." Yüzümde beliren gülümsemeye engel olamadım. Çok haklıydı.
"Öyleyim."
"Diana senin için o adamı gerçekten öldürecekti. Ama sesini duyduğunda vazgeçti. Seni nasıl bu kadar çok sevebilir?" Gülümsemem derinleşirken başımı bilmiyorum der gibi salladım. Diana çoğu zaman civciv gibi savunmasız ve sevimliyken, sinirlendiğinde Tazmanya canavarına benziyordu. O eşsiz biriydi.
"Onu öyle çok seviyorum ki Hyung. Bu kadar kısa sürede nasıl oldu bilmiyorum ama bir gün hayatımı birleştireceğim kadını bulmuş gibiyim." Güven verici bir şekilde omzumu patpatladı.
"Kesinlikle onunla evlenmelisin. Tabii bazen deliriyor ama onun dışında harika biri."
"Deliriyor mu?" Sesli bir şekilde güldü.
"Başka hangi deli bayılırken haber verebilir, sonra da bir centilmenin onu tutmasına izin vermeyecek bir hızda yere düşebilir ki?" Küçük çaplı bir kahkaha attım. Dianaysa yüzünü buruşturmuş, yattığı yerde biraz kıpırdanmıştı.
"Sussanıza lan! Uyuyoruz burada." Bu halde bile uyumayı düşünüyordu. Yoongi hyungla fazla mı takılmıştı bu? Yoongi Hyung demişken. Hyunglarımın arasından onu bu halde gördüğüne en çok sinirlenen o olmuştu. Yoongi hyungun bile sevdiği biriydi. Sanırım onu seçmek hayatımda yaptığım en doğru şeylerden biriydi. Hyunglarım kimseye birşey çaktırmamak için bensiz pratik yapmak zorundaydılar. Hobie Hyung onu bırakmayacağını söylemişti ama onu zar zor ikna etmiştik. Di gözlerini araladı.
"Jungkook nerede?" Yerinden doğrulmaya çalışırken kalkıp onu yatağa bastırdım. Beni görünce gergin yüzü bariz bir şekilde rahatlamış, küçük ellerinden birini bana uzatıp yüzüme dokunmuştu. Anında gözleri doldu.
"Seni hiç koruyamıyorum ben. Başka koruma bulalım sana bir sürü." Ağlamaklı sesiyle konuştuğunda gülümsedim. Bunun ona güven vermesini umuyordum.
"Sen dünya üzerindeki en iyi korumasın." Küçük bir yaş gözlerinden süzülüp kızarmış yanağına düştü. Eğilip gözyaşını öptüm. Doktor onu uyuttuğu için biraz kafası güzel olmalıydı. Ama hiç çaktırmıyordu doğrusu. Küçük elleri bu sefer omuzlarıma inmişti.
"Kook. Sana birşey soracağım." Ellerimi iki yanına gelecek şekilde yatağa koydum.
"Sor bebeğim." Şirince gülümseyip beni kendine çekmeye çalıştı. Yavaşça eğilip ne yapmak istediğini anlamaya çalıştım.
"Neden bu kadar yakışıklısın?" Sorusuna küçük çaplı bir kahkaha patlattım. Evet. Kafası güzel olmasa söylemeyeceği birşeydi bu.
"Çok sinirleniyorum. Nasıl bu kadar yakışıklı olabilirsin? Bu çok sinir bozucu. Yakışıklı olmayı sana yasaklamalıyım." Gülümsemem büyürken tek kaşımı havaya kaldırdım.
"Demek çok yakışıklıyım...." başını anında sallayarak beni onayladı.
"Tavşanım, seni öpmek istiyorum ama ağzım acıyor. Ağzımı mı kestiler yoksa?" Sehun Hyung kıkırdarken Dianaya bakmayı sürdürdüm. Elini ağzına koyup yokladı ve sonra bütün gücüyle bağırdı.
"Dudaklarım! Dudaklarım yerinde yok! Aman Tanrım! Bir daha seninle öpüşemeyeceğim!" Sırıtıp onu sakinleştirdim.
"Civcivim, dudakların yerinde, yarıldığı için hissetmiyor olmalısın. Merak etme. Benimle öpüşebileceksin." Rahatlayıp gözlerini kapattı. Ah, kendine geldiğinde onunla bir güzel dalga geçecektim.
"Dudaklarım yerindeyse beni öpebilir misin? Onları hissetmediğim için ben yapamıyorum da. Şöyle küçük bir öpüc...." sözlerini tamamlamasına izin vermeden dudaklarına bir öpücük kondurdum. Geri çekildiğimde bana baktı.
"Öpsene, salak! Neden yaklaşıp çekiliyorsun." Gülüp biraz daha bastırarak öptüm.
"Ama bu da çok küçük bir öpücüktü. Şöyle okkalı bir öpücük vermek istemez miydin sevgiline?" Bana üzgün bir bakış attığında onu ısırmamak için kendimi zor tuttum.
"Çocuk seni az önce resmen yedi. Sen hissetmiyorsun sadece." Diyerek araya giren Sehun hyunga döndü Diana.
"Woah, cidden o da çok yakışıklı he." benim kaşlarım çatılırken Sehun Hyung gururlu bir tavırla başını dikleştirdi.
"Evet, bunu söylerler." Mütevaziliği karşısında az daha ağlayacaktım. Sevgilim az önce benden başkasına yakışıklı demişti lan!
"Ama sevgilim daha yakışıklı. Woah şuna bir bakın. Bu benim sevgilim. Bana ait şahsi bir sevgili. Bunu nasıl tavladım lan ben? " kahkahamı tuttum. Sehun Hyung anında kollarını göğsünde kavuşturmuştu.
"Seni bütün gün eve kapatıp üstünde uyumak istiyorum." Sırıttım.
"Bunu yaptın zaten." Di dudaklarını yukarı doğru kıvırdı.
"Hayır, her gün ama." Bu kız beni delirtecekti. Aigooo! Nasıl bu kadar tatlı olabilirdi. Bana hiç acımıyordu.
"Tamam, iyileşince yaparsın." Beni tutup kendine çekti.
"Benim sevgilim olduğuna eminiz öyle değil mi? Bak az sonra biri bi yanlışlık olmuş aslında sevgilin bu değil diyerek seni götürürse kıyameti kopartırım cidden. Bırakmam ki. Bak baştan söyleyeyim. Umrumda olmaz. Seni kaçırırım." Ah cidden. Kahkahamı daha fazla tutamadım.
"Sen, cidden. Hahaha. Civcivim. Senin sevgilin olduğuma eminiz. Ve kaçırma fikri hoşuma gitti."
"Güzel, o zaman hemen buraya gel. Sana sarılacağım." Söylediğini ikiletmeyip başımı boynuna gömdüm. Yaklaşık 1,5 gündür uyuduktan sonra bile nasıl güzel kokabilirdi amına koyayım? Gerçekten mükemmel bir seçim yapmıştım.

Yurda döndüğümüzde Di suratını asıyordu. Çünkü o kendine gelir gelmez söylediklerini anlatıp onunla dalga geçmiştim. Ayrı koltuklarda otururken Sehun Hyung öksürdü.
"Şimdi, somurtmanı bölmek istemem ama Annienin babasına bir söz verdik. Bu sözü tutmazsak da somurtabileceğin bir sevgilin olmayacak." Diana somurtmayı kesip oturduğu yerde dikleşti.
"Evet. Çalışmalara başlayacağım."
" babasının arkasından iş çevirdiğini düşünmüyorum. Bunu nasıl kanıtlayacaksın?" Omuz silkti.
"Böyle olduğunu hissediyorum. Ve hislerimde asla yanılmam. En başta sen ve Suhodan şüphelendim ve haklı çıktım." Hyung kaşlarını çattı.
"Demek bizden şüphelendin?" Onu başıyla onayladı.
"Alınma Sehun, ama bok gibi bir oyuncusun." Hyung sırıtıp onu onayladı.
"Pekala, bugün dinlen. Yarın çalışmalara başlarız o halde." Di onu başıyla onayladı. Yerinden kalkıp elimi tutup beni çektiğinde ona baktım.
"Yürü. Benimle geliyorsun." Soran bakışlarla ayağa kalktım ve beni yönlendirmesine izin verdim.

Beni odasına getirmişti. Az önce bana somurtmuyor muydu o?
"Cezalısın. Benimle uyumak zorundasın." Bunun benim için ödül olduğunun farkında mıydı acaba? Gülüp yatağa geçtim ve onu yanıma çektim.
"Bu bir ceza değil." Omuz silkip başını göğsüme yasladı.
"Ben bütün gece konforlu göğsünde uyuyacağım ve bir yerden sonra sana ağır geleceğim." Güldüm.
"Sen bütün gece tamamen üstümde olsan bile ağır geleceğini sanmıyorum. Seni sonsuza dek taşıyabilirim." Mırıldanıp bana sıkıca sarıldı. Ellerimi ince beline ve sırtına dolayıp başına bir öpücük kondurdum. Konforlu göğsümde uyuyakalması yaklaşık 3 saniye sürmüştü. Gerçekten Yoongi hyungla çok zaman geçiriyordu.

Koruma|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin