Hırçın Civciv

3.4K 234 49
                                    

DİANA

Her zamanki gibi pratiklerini izliyordum. Bu seferki odağımın Kook olması dışında her zamankiyle aynıydı. Dört gün önce korktuğumda beni sarmalayan, kollarının arasında cesaret bulduğum adamdan gözlerimi ayıramıyordum. Tuhaf gelecek biliyorum. Alt tarafı bir korku tüneli ve korku filmiydi ama beni koruması hoşuma gidiyordu. Bunda etkilenecek birşey yoktu biliyordum. Ama etkilenmiştim işte. Şimdi kook karşımda terden üstüne yapışıp bütün hatlarını gösteren tişörtüyle dans ederken ciddi kalamıyordum. Çok güzeldi. Çoğu zaman kalbimi acıtacak kadar güzeldi. Masum ama istediğinde erkeksi olan bir yüzü vardı. Herhangi bir mimiğinde ansızın ortaya çıkan amansız gamzelerini tek tek öpmek istiyordum. Ona sarılıp başımı döndüren kokusu eşliğinde uyumak, onu bir nefes gibi içime çekmek istiyordum. Sadece beni koruduğu için miydi? Hayır. Onu uzaktan izlemek buraya geldiğim günden beri yapmayı en çok sevdiğim şeydi. İlk gördüğümde bile ondan etkilenmiştim. Yalnızca bunu kendime itiraf etmem uzun zaman almıştı. Acaba ona itiraf etmem ne kadar alırdı? Kim bilir? İtiraf edebilecek miydim acaba? Etsem ne derdi? Kabul eder miydi beni? Onun da benden hoşlandığını biliyordum ama benim gibi sıradan biriyle çıkmak ister miydi ki? Çıksak bile bu ne kadar sürecekti? O bir idoldü. Dünyaca ünlü, adını bütün genç kızların haykırdığı, uğruna türlü çılgınlıklar yapılan bir idol. Benim olabilir miydi? Onu yanıma koyarlar mıydı? Hiç sanmıyordum. Ama umut etmekten kendimi alıkoymam mümkün değildi. En karanlık, işte şimdi sonundayım dediğimiz anlarda bile beliren umut içimde kol geziyordu. Hislerim, nasıl bu kadar kısa bir süre içinde patlamaya hazır bir volkan kıvamına gelmişti anlayamamıştım. Kook sinsiydi. Aniden kalbime girmiş, benim bile fark edemeyeceğim bir hızla benim için çok önemli biri olmuştu. Bunun için çabalamamıştı bile. Hoş, gerek de yoktu. Geceleri yastığıma başımı koyduğumda onu düşündüğüm gibi beni düşünüyor muydu?

Mesaj sesiyle yerimden sıçradım. Kook izin isteyip telefonunu eline aldı ve mesajı okurken kaşları çatıldı. Yine bir tehdit mesajı aldığını bildiğimden yanına adımladım ve telefonunu elinden çekip aldım.
-bu kadar güzel olmamalısın. Karşına çıkma isteğim günden güne artıyor.
Nefesimi sinirle dışarı verdim. Mesajları atan orospu çocuğunu bulursam gerçekten çok kötü olacaktı. Onu tam anlamıyla mahvedecektim. Kookun endişesinin bin katı endişelenecekti. Ve yüzündeki ifadeyi gördüğümde kalbimin ince bir sızıyla yandığından fazla yanacaktı. Yemin ederim. Onu bitirmek için herşeyi yapacaktım. Sevdiğim adamın beni sarhoş eden yüzüne baktım. O da bana bakıyordu. Ne düşündüğünü bilmek için bütün servetimi verebilirdim. Bu da imzalı Ve çok eski Rihanna albümüm demekti. Geçen gün ebayden bakmıştım. Cidden çok para ediyordu.

Diğerleri pratik odasından çıkıp eğlenmeye gittiğinde Kook pratiğe devam etti. Mükemmeliyetçi manyağın tekiydi. Konuşmak istememiş, sadece kendini geliştirmek istediğini söylemişti. Tekrar tekrar yaptığı ve en iyisi olana kadar durmadığı dans figürlerini gözümü kırpmadan izliyor, yüzünde oluşabilecek herhangi bir korku ifadesini anında oradan silmek için hazırda bekliyordum. O hareketleri bitirmeden kapı açılıp içeri siyah kıyafetli 6-7 adam girince İkimiz de oraya döndük.
"Bizimle geliyorsun." Adamlardan kısa olanı konuştuğunda kaşlarımı çatarak onun yanına ilerledim.
"Siz kimsiniz?" Adam bana alaycı bir bakış atıp kooka döndü.
"Sen kapa çeneni. Tanışma vakti Jeon Jungkook." Kook u çevik bir hareketle arkama alacaktım ama o benden önce davranıp beni arkasına çekmişti. Önüne geçmek için çabalasam da bir matkap kadar güçlü olduğunu düşündüğüm kolu bana engel oluyordu.
"Buraya nasıl girdiniz?" Adam eliyle yukarıyı işaret etti. Güzel. Çatıdan girmişlerdi ve bu odada onlara karşı koyabilecek bir sayıda değildik.
"Zorluk çıkartmadan gelirsen uzaklığa zarar gelmez." Başıyla beni işaret ettiğinde ona delici bir bakış attım.
"Zorluk çıkartmadan onu size vereceğimi hiç sanmıyorum." Sözümün üstüne Kook gerilirken diğerleri gülmüştü. Yine hafife alınıyordum. Aman ne güzel. Adamlardan ikisi bize doğru geldiğinde kookla birbirimize kısa bir bakış atıp anlaştık. O soldakini, ben de sağdakini alıyordum. Kook ona gelen adama bir tekme atıp savuşturduğunda gözümü ondan güçlükle ayırıp önümdeki ufak tefek adama döndüm. Yumruk atmak için hareketlendiği elini tutup onu kendime çekerek kafa atıp yere düşmesini sağladım. Adamlar hareketlendiğinde öndeki adam(liderleri olduğunu düşünüyordum) tıslayarak konuştu.
"Size zorluk çıkartmayın demiştik. Şimdi canınız yanacak." Onlar bize doğru yürürken güldüm. Şaşkın bakışlar anında bana dönmüştü.
"Erkekseniz teker teker gelin." Biraz durup onları süzdükten sonra ekledim.
"Üçer üçer de olur." Adamların yüzündeki garip ifadeyle eş zamanlı olarak Kook bana 'gerizekalı mısın' bakışı atmıştı.

İki adam ayni anda üzerine gelirken onun kendini koruyabileceğini biliyordum. Bana doğru gelenlerin birinin ağzına tekmeyi indirip diğerinin yumruğundan son anda kaçtım. Pozisyon alıp diğer adamı beklediğim sırada yan tarafta Kook un acıyla inlemesini duyup yapmamam gereken şeyi yaparak ona döndüm. Adamlar fırsat bilerek iki yanıma geçip beni tutmuştu. Debelendim ama faydası olmadı. Kook üstüne ard arda gelen sayısı benimkinin iki katı adamla boğuşurken birkaç darbe yemişti. Ben ona gitmeye çalıştıkça adamlar beni daha sıkı tutuyordu. Biri yüzüme yumruk attığında başım hızla geriye doğru savruldu. Orospu çocuğu az daha kafamı kopartıyordu. Ağzıma gelen metalik tatla dudağımın kanadığını anlamıştım. Önemli değildi. Adamlara hızla tekme atıp geriye doğru takla atarak ellerinden kurtulurken üçüncü adamın karnına sol yumruğumu geçirdim ve kooka ilerledim. Üstündeki adamlardan ikisini kendime çekerken o üst üste birkaç yumruk yiyip sersemlemişti. İki adamın birine çelme takıp üstümden yere atıp diğerinin burnuna dirseğimi geçirip birkaç adamı daha üstünden alacağım sırada suratıma yediğim tekme yüzünden yere düştüm.
"Diana! Ona dokunmayın orospu çocukları." Kook bağırarak konuştuğunda hala tekme yemeye devam ediyordu. Düştüğüm yerde hareketlenip ayağa kalkmaya yeltendim ama kalkamamıştım. Adamlardan biri (en şanssız olanı) önümdeydi. Yumruğumu kaldırıp erkekliğine geçirdiğimde acıyla inleyerek yere düştü. Sürünerek kenarda ne işi olduğunu anlamadığım çatalı elime aldım. Takla atarak karışıklığın arasında liderlerinin bacak arasına yakın durup çatalı erkekliğine yasladım.
"Bırakın onu yoksa bu adam asla baba olamaz." Herkesin bakışları beni buldu. Kook kanayan ağzına rağmen gülümsemişti. Sikeyim. Böyle bile çok güzeldi. Adam parmak uçlarına kalkıp çataldan uzaklaşmaya çalıştı ama çatalı biraz bastırıp ona gözdağı verdim. Elleriyle Kook u bırakmalarını işaret etti. Onlar odadan çıkana kadar pozisyonumu korumuştum. Ben çatalı bıraktığımda son adam da dışarı çıkınca kapıyı kilitleyip arkasına bir sandalye dayadım ve yere yığılan kookun yanına koştum. Gözümle onu tarayıp ciddi bir şeyi var mı diye bakarken elini yüzüme çıkartıp yanağıma dokundu.
"Sen hırçın bir civcivsin." Bu sözleri söyledikten sonra bayılmıştı. Hasiktir! Kook un telefonundan çocukları arayıp gelmelerini söyledikten sonra onu zorlanarak sırtıma aldım. Göründüğünden daha ağırdı. Yarı sürünerek yarı da koşarak kapıyı açtığımda çocuklar gelmişti.

Bir saattir revirin önündeydik. Polise haber vermemiştik çünkü Kook bir idoldü ve bu duyulursa büyük sorun olabilirdi.
Yoonginin omzunda ağlıyordum.
"Onu k-koruyamadım hıck. Çok fazlalardı hıck. Hepsi benim suçum hıck." Ağlamaktan başka yapabileceğim birşey olmadığı için yıkılmış bir haldeydim. Ona birşey olması düşüncesi beni kahrediyordu. O orospu çocuğunu bulduğumda öldürecektim! Doktor içeriden çıkıp kookun uyandığını söylediğinde mutluluktan ölecek gibi hissettim. Ona birşey olmamıştı. Hala yanımdaydı.

Koruma|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin