Sarhoş Di.

2.8K 206 110
                                    

DİANA

Annienin kulağıma söylediği şeyden sonra kooku öptüğünü görmüştüm. Kook kısa bir an garip bir bakış attıysa da hemen arkamı dönüp gittiğim için bunun üzerinde çok durmadım. Beni bıraktığı gün ona gitmek için evden çıktığını duymuştum. Orospu çocuğunu gerçekten sevmiştim. İçmeye gitmek için yoongiden izin almıştım. O da benimle gelirse izin vereceğini söylemişti. Bu süreçte Jungkooku Buno koruyacaktı. Umrumda olmaması gerekse de ben onun korumasıydım. Annie çok bakımlı bir kadındı. İster istemez onu kıskanmıştım.
"Onu hiçbir boktan koruyamayacaksın." Bana söylediği şeyi hazmedemiyordum. Kaltağın ona karşı çok sevimli ve iyi biri gibi davrandığına adım gibi emindim. Bir kez olsun ben de kendime bakmak istiyordum şimdi. Kook için değildi. Ne kaybettiğini görsün saçmalığı tarzım değildi. Sadece güzel görünmek ve sarhoş olmak istiyordum. Gece mavisi saten askılı sırtı açık ve hafif göğüs dekoltesi olan bir bluz, açık renk yüksek bel bir kot pantolon ve lacivert topuklu ayakkabılarımı giydim. Üzerime kotumla aynı renk bir kot ceket de almıştım ama onu evden çıkarken giyecektim. Dudaklarıma kiremit rengi bir ruj sürüp biraz eyeliner ve rimelle gözlerimi ön plana çıkardım. Lacivert saçlarımı açık bırakıp hafifçe dalgalandırdım. Odamdan çıktığımda merdivenlerden aşağı indim ve salona diğerlerinin yanına geçtim. Jungkook'un burada olduğunu tahmin etmemiştim. Ama buradaydı. Diğerlerinden ayrı bir şekilde koltukta oturuyordu. Bakışları beni bulduğunda kısa bir an kıskançlık gördüğümü sanmıştım ama yanılmış olmalıydım. Hoseok Oppa hemen kolunu omzuma dolamış ve beni seokjinin yanına götürmüştü.
"Dünya çapında bir güzel buldum." Seokjin bana sarılıp kafama bir öpücük kondurdu.
"Woah. Gerçekten çok güzel." Jungkook'un beni bırakmasından sonra beni bulup bana ilk sarılan kişi o olmuştu. Beni kaybettiği için çok pişman olacağını söyleyerek benimle birlikte ona küfür etmişti. Umarım kulağın çınlamıştır orospu çocuğu.
Yoongi yanımıza geldiğinde bakışlarım onu buldu. Beyaz gömleği ve siyah kotuyla nefes kesici görünüyordu. Teni gömleğinden daha beyazdı. Kaşlarını çattı.
"Neden bu kadar güzel oldun? Ben sana nasıl göz kulak olacağım şimdi?" Gülüp ona sarıldım. Cidden mükemmel biriydi. Keşke Jungkook yerine ondan hoşlansaydım. Onun beni kıçı kırık bir sarışın için bırakmayacağını bilirdim.
"Nereye böyle?" Kook sorunca ona döndüm. Kaşlarım anında çatılmıştı. Ona neydi? Ona cevap verme gereği bile duymadan ceketimi giyip Yoonginin koluna girdim.
"Nereye dedim?!" Beni kolumdan çekerek yoongiden ayırınca ağzım şaşkınlıkla aralandı. Ne yaptığını sanıyordu? Kolumu çekmeye çalıştım ama çok güçlüydü. Ben çektikçe daha sıkı tutuyordu.
"Kolumu bırak." Bırakmamıştı. Şimdi canını yakacaktım işte. Ben ona yumruk atmak için hazırlanırken Yoongi araya girip onun tuttuğu kolumu elinden aldı.
"Ona hesap sormaya hakkın yok." Tıslayarak konuştuktan sonra beni de alıp evden çıktı. Ona gerçekten minnettardım.

Mekana geldiğimizde Yoongi ne içeceğimi sordu. En ağır şeyi istediğimi söylediğimdeyse çarpacağını söylese de bana bişey olmayacağını söyleyerek onu geçiştirdim. Barmen önüme sek viski getirdiğinde bardağı elime alıp büyük bir yudum aldım. İçki boğazımı yakmıştı ama çok iyi gelmişti. Şimdi herşeyi unutacak kadar içme vaktiydi. 6. Bardağa geldiğimde başım hafifçe dönüyordu. Yoongi 8. Bardaktaydı ama hala aynı görünüyordu. Kulağıma dolan müziği es geçerek yoongiyle konuşmaya devam ettim.
"Hayırrr. Sorun beni bırakmassssı diiiil ki Yoongijim. Beni o süslü için bırakmassııı. Sence ben şirkin miyim?" Başını hayır anlamında sallayıp güldüğünde neden güldüğüne anlam verememiştim. Burada ciddi birşey konuşuyorduk!
"Madem onu sevoooordu o zaman neden beni öptü ki Yoongijim?" Gülmesi daha da fazlalaştığında elindeki telefona baktım. Telefonu kaldırmış bana mı tutuyordu o ?
"Telefonla mı konuşim?" Başını iki yana sallayıp telefonu bana çevirdi. Ekrandaki Taeyi görünce gözyaşlarımı tutamamıştım. Onu oraya kim koymuştu.
"Taeee! Seni oraya kim koydu? Seni kurtarayım mı gelip? Taecim seni kim kaşırrrdııı?" Tae gülüp bana tuhaf bir şekilde bakınca kaşlarımı çattım. Kaçırılmıştı. Niye gülüyordu ki salak?
"Beni buraya kimse koymadı Di. Şu an görüntülü konuşuyoruz." Başımı anladığımı belirtmek ister gibi salladım.
"Sarılalım mı Tae? Çok üzgünüm de." Kollarımı telefona uzattığımda Jungkooku ekranda görünce kollarımı geri çektim.
"Sarhoş musun sen?" Salak! Her yerde karşıma çıkıyordu.
"Sanane lan? Çekilsene Taejiğimle konuşooorum ben." Yoongi telefonu tekrar kendine çevirip birşeyler söylerken kaşla göz arasında iki bardak daha viski içmiştim. Göt oğlanı Jungkook! Senden iğreniyorum Jungkook! Ben üçüncü bardağımı yudumlarken aniden elimden çekilen bardak yüzünden az daha yere düşüyordum. Kafamı geriye atıp beni tutan kişiye baktım. Jungkook'a ne kadar benziyordu.
"Ona benziyoooo. Neden ona benziyo kiii?" Yoongiye dönüp sorduğumda sıkıntıyla iç geçirdi. Beni tutan adam yerimden kaldırıp ceketimi giydirmeye çalışınca ona engel oldum.
O da beni kucağına alıp ceketimi üstüme örttü. Bir dakika. Ne?
"Yoongijim! Jungkook'a benzeyen çok yakışıklı bir adam beni kaçırıyo galiba." Adam gülmüştü ama Yoongi ofladı.
"O Jungkook zaten." Kucağında debelenip beni yere bırakmasını sağladım. Beni kucağına almaya zerre kadar hakkı yoktu.
"O zaman neden beni kaçırmasına izin verorsun ya? Her yakışıklı olan bizi kaçırcaksa ohooooo hehehehe çok yakışıklı harbiden. Bok ye!" Sert çıkışımla korkmasını beklerken o gülümsemişti. Yumruk atıp yüzündeki gülümsemeyi silmeye hazırlanmıştım ki Yoongi kolumu tuttu.
"Ama Yoongijim bıraksana beni bi! Başkasına böyle gülüyor artık. Bırak ağzını burnunu kırcam şimdi. Bana gülmüyorsa kimseye gülmesin. Biz de böyle delikanlıyız çoğu zaman." Ne diyordum lan ben? Ağzımı tutamıyordum cidden. Yoongi beni kucağına aldığında sesimi çıkartmadım. Hafifçe kıkırdadığımda Kook bana baktı.
"Neden gülüyorsun şimdi?" Yoonginin boynuna sarıldım.
"Dünyanın en iyi rapçisi seni taşısa sen de gülersin. Ama seni değil beni taşıyo! Kıskan!" Yoongi gülüp beni mekandan dışarı çıkartırken Kook sabır dilercesine yukarı baktı. Beni arabaya koyarlarken biraz debelendim. Sonunda savaşı kazanıp arabadan indiğimde yine oflamışlardı.
"Onun arabasına binmem ben! Yürüyerek gidijem." Jungkook koluma girmek isteyince bütün gücümle onu ittim.
"Nasıl gideceksin böyle? İtip durma beni işe yaramıyor zaten." Dudaklarımı büzüp zıplayarak ona bağırdım.
"Ne demek işe yaramıyo bütün güjümü kullanorum!" Kahkaha atarak beni kucağına almaya çalışınca Yoongi öteki koluma girdi.
"Nasıl yürüyeceksin salak?! Düz yürüyemiyorsun bile." Kafamı yana eğip ona baktım.
"Ne demek düz değil? Baksana tango yapoorum şuan." Beni sırtına attığında ağzımdan küçük bir çığlık çıktı.
"Oha uçuyorum!"
"Sikeyim yapacağın şeyi Kook. Kız ne hale geldi amına koyayım! Şu oyunu çabuk bitir." Oyun mu? Ne oyunu ya?
"Kook o kızla oyun mu oynuyormuş? Ne oyunu? Onunla da mı mortal kombat oynadın hain adam!"

Yurda döndüğümüzde beni kookun yatağına yatırdılar. Önce yatmak istememiştim ama sonra çok uykumun geldiğini anlayıp kabul etmek zorunda kaldım. Ama napabilirdim ki? Uyumak istiyordum.

Koruma|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin