3

23.5K 2.1K 2.4K
                                    


"Birkaç ilaç verdim. Onları saati saatine içerseniz bir şeyiniz kalmaz." dedi Jeongguk.

Çok uykusu vardı ve uyumak istiyordu. Gözleri kendiliğinden kapanıyordu.

Yoongi güçsüz kalmıştı ve yürürken Taehyung'a tutunuyordu. "Gece boyunca seni de beklettim dostum." dedi mahcup bir şekilde.

Taehyung dostça gülümsedi. "Sorun yok Yoongi."

Hoseok gülümseyip ikisine baktı. "Tekrar geçmiş olsun."

Taehyung ve Yoongi revirden çıktılar. Hoseok hemen Jeongguk'a döndü. "Sana bugün izin veriyorum, gece boyunca uyumamışsın."

"Hoseok, sorun değil. İşime devam edebilirim."

"Jeongguk" dedi bastırarak.

Jeongguk hemen eşyalarını topladı. "Tamam ya, neden o sesi kullanıyorsun?"

Hoseok sandalyesine oturdu. "Mecbur bırakıyorsun."

Jeongguk gitmeden önce dil çıkardı ve revirden çıktı. Kendi evine yürümeye başladı.

Gören herkes Jeongguk'a selam veriyordu. Jiyoung'un oğluydu ve şehirli bir kurttu.

Jeongguk'un annesi Lee Chae-rin bir insandı. Jiyoung ile üniversitede tanışmışlardı. Kısa sürede birbirlerini sevmişlerdi ve evlenmişlerdi.

Chaerin evlenmeden önce Jiyoung'un yari insan yarı kurt olduğunu biliyordu. Dert etmemişti.

Bu evlilikten üç tane çocukları oldu. İlk Jeongguk doğdu sonra Lisa, en son da Ji-eun.

Bu üç çocuk okul zamanı şehirdelerdi. Yazın okul kapandığı zamanda sürüye geliyorlardı. Zaten Jiyoung da iki haftada bir şehre iniyordu.

Jeongguk yirmi beş yaşındaydı ve Omegaydı, Lisa yirmi dört yaşındaydı ve Alfaydı. Ji-eun ise yirmi üç yaşındaydı ve Betaydı.

Jeongguk annesi ve babasının mesleğinden -yani doktorluktan- devam etmişti. Lisa alfa olduğu için asker olmuştu. Ji-eun ise moda tasarım okuyordu.

Jeongguk kardeşlerini pek fazla görmezdi. Hepsinin farklı hayatları vardı. Zaten çokta umursamıyordu.

Şimdi ise evlerinde sadece kendisi vardı. Annesi ve babası şehirdeydi. Jeongguk sürüde kalmayı tercih etmişti.

Hem avlanmayıda seviyordu.

Eve girdiği zaman kendisine önceden yaptığı yemeği ısıttı. Yedikten sonra bulaşığı yıkayıp yerine koydu.

Kolundaki gümüş ve çevresi parlak taşlarla kaplı olan saate baktı, 10.45'ti.

Esneyerek krem renginin ağırlıklı olduğu odasına girdi. Tavşanlı pijamalarını giydi ve kendini yumuşacık yatağına bıraktı.

Horlayarak yatıp, uyudu.

-----

Altın rengi gözleri parlıyordu. Koyu kahverengi kürkü ağaçların arasından giren güneş ışınları sayesinde açık bir tona bürünmüştü.

Korkutucu gözüküyordu.

Burnunu havaya kaldırdı ve 300 metre öteden bir tavşanın kokusunu aldı.
Koşarak tavşanı yakalamaya başladı. Tavşan bir oyana bir buyana zıplayarak kaçıyordu. Ama kurt daha hızlı olduğu için tavşan yem olmuştu.

Kurt keyifle hırladı ve tavşanı ağzına alıp yürümeye başladı.

Uzaktan bir ses geliyordu. Kokusundan anladığı kadarıyla bir Omegaydı ve ıslık çalıyordu.

One and Only - Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin