bölüm; dokuz | "oyuncaklar ve çocukluklar"

131 33 316
                                    

"Bu mu benim dertlerimi dinleyecek, bana iyi gelecek?" diyerek annemin bana uzattığı ayıcığa burun kıvırdım. Bembeyaz tüyleri, yüzündeki masum ve küçük gülümsemesi, pembe kulak içleriyle sevimli durduğunu kabul edebilirdim. Ancak ben bununla istediğimi konuşamazdım ki. Bana bu şekilde dümdüz bakarken ben ciddi kalamaz ve ona arkamı dönerek yatağımda uyumaya devam ederdim. Yani pek de iç açıcı bir fikir değildi.

"Lütfen, Maria," dedi annem, yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirirken. "Benim için." En son söylediği söze göz devirdim.

"Senin için başka şeyler yapabilirim ama benim odama böyle saçma bir şeyi almam ve onunla aynı odayı paylaşmam," diye homurdandım. "Hem şunun tipine bir bak, ne kadar da itici. Hiç sahici değil."

Şu an bir çocuk gibi davrandığımı farkındaydım, ama onun böyle bir fikir üretmesi daha da çocukçaydı.

Oyuncak ayı.

Sadece bir oyuncak ayı mı bana yardımcı olacaktı?

Lütfen mantıklı olalım, yıllardır gittiğim psikoloğum bile işe yaramış sayılmazdı, şimdi bu mu bana yardım edecekti?

"Onunla bir oda falan paylaşmayacaksın, Maria." dedi göz devirerek.

"O cansız. Şu köşeye koyarız," derken eliyle benim yatağımın çaprazında kalan kısmı gösterdi. "Tüm gün orada durur sessizce."

Şu an konuştuğumuz şeyin mantıksızlığına aldırmayarak daha sesli homurdandım ve ne kadar istemesem de kabul ettim. Annem küçük bir çocuk gibi sevinerek onu bahsettiği yere koydu ve odadan çıktı.

Onun arkasından bakıp derin bir iç çektim.

Garip bir kadındı.

×

Oflayarak yattığım yerde sola döndüm. Saat gece yarısını geçmişti ama ben uyuyamıyordum. Sessizce homurdanıp üzerimden örtüyü atıp elimden destek alarak yataktan sırtımı hafifçe kaldırdım. Gözlerim yine odada dolaştı ve onda durdu.

Oyuncak ayıda.

Sol çaprazımda, duvara yaslı bir şekilde duruyor ve sanki beni izliyordu, canlıydı. Böyle olmadığını biliyordum tabii ki ama o kadar hareketsiz durması, beni buna düşünmeye itiyordu. Gözleri dimdik bana bakıyordu, pembe ve kalp şeklinde bir peluş oyuncak tutuyordu. Beyaz ve kusursuz tüyleri vardı, bu onun masum görünmesine yol açıyordu.

Oldum olası oyuncakları sevmemiştim aslında. Özellikle de aynı insanlar veya diğer canlılar gibi, gözleri, ağzı ve diğer organları olanları.

Evet, biliyordum çok saçmaydı. Ama bu benim elimde olan bir şey değildi, içsel bir mevzuydu.

Çocukluk dönemlerimde de oyuncaklarla fazla oynadığım da söylenemezdi. Zaten onlu yaşlarımın başı benim felâketimdi.
O yaşlarda bu tür sorunlarım ortaya çıkmıştı, belki de en güzel yaşlarım zehir olmuştu.

O sırada, gözlerimi dakikalardır üzerinden çekmediğim ayıcığa sanki bir şeyler oldu.

Yüzündeki masum gülümseme soldu, siyah ipten yapılmış dudakları dümdüz bir çizgi hâlini aldı. Yay şeklindeki kaşları çatıldı ve yüzüme sert bir ifadeyle bakmaya devam etti. Gözlerindeki boş bakışlar kendini saf bir nefrete bıraktı.

Bana öyle bir bakıyordu ki, sanki bir canlıydı ve benim ona zararım dokunmuştu.

Bu bakışlarına anlam veremedim.

SEVİNÇLER VE SEVİLMEYİŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin