Neredeyse 550 okunma olduukk! Peki sıralamalarımızı gördünüz mü?
Ben gördüm. Evin içinde tepiniyorum!!!!!
❤❤❤
×
Kendimi evden atıp derin bir iç çektim. Nefes alamıyor gibiydim. Bir süre sakin kalmaya çalışırak batmaya yüz tutmuş gökyüzünü, laciverte dönen bulutları izledim. Ardından yavaş adımlarla evden uzaklaşmaya başladım.
Ellerimi, son anda üzerime giymek için aldığım ince hırkanın ceplerine soktum. Aslında hava soğuk değildi, hatta sıcak bile sayılabilirdi. Ama hırka giymeyi alışkanlık hâline getirmiş gibiydim, sürekli giyme ihtiyacı hissediyordum.
Gözlerim yerde, adımlarımı izleyerek, nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. Şu an girdiğim sokağın ismini bilmiyordum meselâ ya da daha önce buradan geçmiş miydim, hiçbir fikrim yoktu. Adımlarım beni nereye götürürse gidiyordum ve bundan da şikayetçi değildim.
Derin bir nefes alarak kafamı kaldırdım ve girdiğim yola baktım. Burayı bir yerden tanıyor gibiydim, gözlerimi kıstım ve gerçekten bu sokağı biliyor muyum diye düşünmeye başladım. Yaşadığım olaylar kesik kesik hafızama sızdığı zaman derin bir nefes aldım. Öyle bir nefesti ki bu içime çektiğim, sanki dakikalarca suyun altında kalmıştım.
Burayı biliyordum.
Burası, o gün arkadaşlarımla geldiğim sokaktı. İleride gördüğüm ev ise, önünde oturduğumuz ve içinde oturan çocuğun bana, benim delirdiğimi söylediği yerdi.
Her şey aklımdaydı, her detayıyla.
O an nedensiz bir şekilde çocuğa sinirlenmiştim. Normâl bir zamanda olsa, umurumda bile olmazdı. Annem inanmadığı zaman öyle yapardım, umursamaz ve onu duymamış gibi davranırdım.
Ama o söylediği zaman öyle olmamıştı.
Ben de yavaş yavaş onların gerçek olmadığına mı inanıyordum?
Kafamı hızla iki yana salladım. Neden ve ne ara olduğunu anlamadığım bir şekilde yürümeyi kesmiştim. Ellerimi hırkamın ceplerinde yumruk hâline getirmiş, dişlerimi sıkmıştım.
Yine o düşünce aklımda yer edindi.
Onlar gerçek miydi?
Onlar gerçekti.
Öyleyse neden herkes görmediğini söylüyordu?
Belki de herkes yanlış, bir tek ben doğruydum.
Tanrım, böyle bir şey mümkün müydü?
Birbirine kenetlediğim dişlerimi serbest bırakıp öncekine kıyasla daha yavaş bir şekilde yürümeye başladım. Tüylerim kendi kendine dikenleşmişti, omurgamdan aşağıya doğru, soğuk bir ürperti hissettim. Evin yanından geçerken ellerim tekrar yumruk hâlini almış, dişlerim birbirine sımsıkı tutunmuştu.
Yavaş olan adımlarımı hızlandırıp bir an önce buradan gitmeyi amaçladım. Sokaktan çıkmak üzereydim, bu beni sevindirdi, yüzümde küçük ve gereksiz bir gülümseme yer edindi.
Ancak bu gülümsemenin solması çok da uzun sürmedi. O gün bana deli diyen çocuk, birkaç adım karşımdaydı.
Kaşlarımı çattım ve onu görmemiş gibi yapmayı amaçlayarak yürümeye devam ettim.
"Hey," diye bana seslendi. Duymadım. Duymamış gibi yaptım. Şu an onunla konuşursam hiç de iyi şeyler olmayacaktı, bunu biliyordum. "Sana diyorum!" Adımlarımı tam olarak yanında durdurdum, aramızda iki üç adımlık mesafe vardı ve yüzüne bakmıyordum. Omuzlarımız yan yana duruyordu.
"Ne var?" dediğimde hafifçe güldü. Kaşlarım daha çok çatılsa da ona değil tam karşıya, sokağın sonuna bakmayı sürdürdüm.
"Nasılsın?" diye sorduğunda, bu sefer ben güldüm, alayla.
"Sana ne," dedim ters bir şekilde ve yürümeye devam ettim. Onun yanından geçtiğimde arkasını dönerek beni izlemeyi sürdürdü. Bu beni rahatsız ettiğinde yürümeyi kestim ve sinirle omzumun üzerinden ona döndüm.
"Bana bakmayı kes ve o lanet olası evine defol git!" Dişlerimin arasından konuşmam onda hiçbir etki bırakmadı, pişkin bir şekilde sırıtmaya devam etti.
Tanrım, hayır. Şu an onun saçlarını yolmak istemiyorum, gözlerini oymak, ağzıyla burnunun yerini değiştirmek istemiyorum. Hiçbirini yapmak istemiyorum.
Eve gitmek istiyorum ama bu lanet olası çocuk benimle resmen dalga geçiyor.
Omzumun üzerinden ona bakmayı bırakıp önüme döndüm ve gülümsedim.
"Sinirli değilim," dedim sessizce, yalnız kendim duyabileceğim bir şekilde. "Sakinim."
"Değilsin," diye araya girdi. Sesi ciddi çıkmıştı bu sefer ya da bana öyle gelmişti, emin değildim. Onu dinlemeyerek derin bir nefes verdim ve sakin kalmaya çalışarak öne doğru bir adım attım.
"Şu an aşırı sinirlisin, değil mi? Hatta beni dövmek falan istiyorsun?" Sorarcasına söylediği şeylerin cevaplarını bildiğini biliyordum. Sadece beni deniyordu.
"Evet," dedim, karşıya bakmaya devam ederek. "Sinirliyim ve şu en seni dövebilecek bir kapasiteye sahibim. O yüzden git evine." Tekrar güldüğünde ellerimi cebimden çıkardım ve ona döndüm. Avuç içlerim acımaya başlamıştı, uzun zamandır elimin yumruk şeklinde olmasından dolayı.
"Tanrı aşkına," diye yakındım, sesimden buram buram akan sinirle. "Senin derdin ne? Defolup gider misin?"
"Sadece nasıl olduğunu sordum," dedi ellerini siyah pantolonun ceplerine sokarak. "Asıl senin derdin ne? Ne diye tersliyorsun?" Hayretle güldüm.
"En son bana düpedüz deli dediğin için olabilir mi, geri zekâlı?" derken sesim yüksek çıkmıştı. Dudaklarını birbirine bastırdı.
"Öyle demek istememiştim," dediğinde kaşlarım yavaş yavaş düzelmeye başladı. "O gün sinirliydim, bir de sen anlamayınca... Dayanamadım. Üstelik orada gerçekten kimse yoktu."
Kaşlarım anında çatıldı tekrar.
"Vardı," dedim sinirle. "Orada arkadaşlarım vardı." Kafasını iki yana salladı.
"Sen de inanmıyorsun bu dediğine. Gözlerin ve dilin başka söylüyor." derken geriye doğru bir adım atmıştı. Hafifçe yutkundum.
Gerçekten öyle miydi? Ben de mi inanmıyordum onların olmadığına?
Gözlerimi yere çevirdim.
"Hey," dedi. "Asma yüzünü." Kafamı kaldırarak ona baktım. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Yavaşça omuz silkip ben de bir adım geriye gittim.
"Benim şimdi gitmem gerek. Seninle konuşmak çok zevkliydi," dedi ve tekrar geriye doğru gitti. Bir şey söylemeyerek sadece omuz silktim. Bana gülümsedi ve arkasını dönerek evine doğru yürüdü.
Ve ben, yine aynı şeyleri düşündüm.
Onların olmadığını mı düşünüyordum? Ve neden kendi düşüncelerimin farkında değildim? Belki de sadece benim aklımı karıştırmak istemişti.
Bilmiyordum...
×
Shipleyeni dövüyoruz.
Shiplemeyin.
Sakın.
Çünkü ben shipledim.
Olmuyor ikisi yani.
Olmayacak
Yaniii..... Sanırım:))))
Bana güvenmeyin arkadaşlar. Ne yapacağım hiç belli olmaazzz
Ama diğer bölüm çok hoş bence. Belki bugün 600 okunma olursak... belki atarım;))
Of çok kötüyüm znqkqnskwmspq
Sizi seviyom❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVİNÇLER VE SEVİLMEYİŞLER
Genç Kurgutamamlandı. × "Bir yıkımın altında kaldım. Yıkılan ise benim içim." × 28.02.2020, Cuma 20.06.2020, Cumartesi 10.06.2020, Çarşamba × @siwien'e