Bütün gece ağladıktan sonra nihayet yataktan çıkabilmiştim. İnanamıyordum, Lalisa Manoban devri tamamen bitmişti.
Kendimi duşa atmadan önce güzel bir çalma listesi açıp telefonumu kenara bıraktım. İçimdeki dantelli takımıma bakarken ne kadar seksi olduğumu düşünmüştüm. Daha sonra aynada kendimi inceliyor olmama gülüp iç çamaşırlarımı çıkardım. Tamamen savunmasız kaldığımda kendimi sıcak suya bıraktım.
Bedenimde dün geceki gerginliğin vermiş olduğu bir kas ağrısı vardı. Lifi vücudumda gezdirirken bir an önce ağrımın geçmesi için dua ediyordum. Saçlarımı da yıkadıktan sonra kafamı duş başlığına çevirip suyun içine boğuk bir şekilde, çalan şarkıyı mırıldandım. Banyo rutinimi böylece tamamladıktan sonra suyu kapatarak üzerime havlumu geçirdim ve odama doğru yol aldım. Üzerimdeki havluyla yatağıma çöküp biraz telefonla oyalandıktan sonra Rowoon'un günaydın mesajına cevap verip giyinmek için dolabıma yöneldim. Altıma yüksel bel bir kot ve siyah, yarım bir kapüşonlu üst geçirdikten sonra çoraplarımı da giyerek aynanın karşısına geçtim. Makyaj yapmayı sevsem de genel olarak hakkımı hafta sonuna saklardım. Tüm günü makyajla geçirmek ve her akşam o makyajı temizlemek zor bir iş gibi geliyordu.
Nihayet hazır olduğumda Rowoon'dan gelen mesaja baktım. Kapıda beni bekliyor olduğunu öğrenir öğrenmez ayağıma ayakkabılarımı geçirdim ve kendimi dışarı attım. Hızlı adımlarla aşağı inerek arabanın ön koltuğuna bindim.
“Çok güzel olmuşsun.” Rowoon yüzünde sıcacık bir gülümsemeyle söylemişti bunu.
“Sen de fena sayılmazsın.” diyerek takıldım ona. Arabayı çalıştırmadan önce bana dönüp saçımın bir tutamını kulağımın arkasına attı ve yanağımı okşadı.
“Saçların çok yumuşak.” Bunu söyledikten hemen sonra eğilip saçlarımı kokladı ve yanağımı öptü.
“Çok da güzel kokuyorsun.”
İnsanların yakın temasından oldum olası hoşlanmazdım. Özellikle biri beklemediğim bir anda bana yaklaşınca kendimi berbat hissederim. Beraber olduğum kişilere karşı bu özelliğimi esnetmeye çalışsam da Rowoon henüz bu duvarı geçememişti. Ona belli etmemeye çalışıp tebessüm ettim ve kemerimi taktım.
“Nereye gidiyoruz?”
“Sen nereye istersen oraya Jennie. Açsan bir şeyler yiyebiliriz.” Kafamı evet anlamında salladım. O sırada boşta kalan eliyle elimi tuttu ve öpmek için dudaklarına götürdü. Nazik bir şekilde öpüp elimi geri bırakmıştı. Beni seviyor gibi görünse de içimdeki paranoyak Jennie ona hemen inanmamamı tembih ediyordu.
Beni zaten sosyal hayatımda da sık sık gittiğim ve sevdiğim bir yere getirmişti. Yemek yerken konuşmayı pek sevmesem de ona eşlik ettim ve günün devamında karaokeye gitmek için onu ikna ettim.
...
“Gerçekten şarkı söyleyecek misin?” Sevimli bir şekilde kafamı salladım.
“Sesin güzelmiş, bir gün karaokeye gidelim diyen sen değil miydin?”
Gülüp saçlarımı öptü. Elini elimden bir saniye olsun ayırmıyordu. Şımarmak istemiyordum ama nedense ilgisi çok fazla gelmişti.
Sıra bize geldiğinde parayı ödeyip oda için kart aldım. Rowoon'u sürükleyerek karaoke odasına soktuğumda hemen koltuğa kurulmuştu.
“Sahne senin.” dedi gülerek. Onu şimdiden sevmiştim.
...
*jengiyoung grubundan 3 mesaj*
sooshi: jenjen kaç gündür gruba yazmıyor bir boklar yediğini düşünen tek ben miyim?
seoulgi: ahahaha herkes sen mi tatlım bu grupta en çok bokları yiyen sensin
sooshi: bu kızın benimle derdi ne ya
jenjen: bir boklar yiyecek kadar heyecanlı bir hayatım yok
seoulgi: onu umursama seni kıskandığı için yapıyordur aşkım
sooshi: ee şu yeni çocukla nasıl gidiyor ondan fırsat bulunca bize vakit ayırırsın herhalde
seoulgi: iki saniye kıskanma şu kızı ya... anlat jennie
jenjen: bugün buluştuk falan iyi geçti ama sürekli çalışıyor ne zaman sorsam işi var ne iş yaptığı sorusunu da geçiştiriyor? :D
seoulgi: evet, durum anlaşılmıştır
sooshi: bu kız bu kadar salak değildi ya
jenjen: neden bahsediyorsunuz...
seoulgi: geçmiş olsun, aldatılmışsın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twinge • jenlisa
FanfictionLisa büyük bir hata yaptı. Jennie onu affetmek istedi. Evrenin ise onlar için büyük bir sürprizi vardı. başlangıç•05.04.2020• bitiş•30.05.2020•