13•ilk ayrılık•

1.6K 122 11
                                    

Gerginlik...
Bu his uzun bir süredir bana uğramıyordu. Dikiz aynasından Lisa'ya baktığımda dışarıyı izlediğini fark ettim. Başımı yavaşça ona çevirdiğimde bana zoraki bir şekilde gülümsedi. Kafamı sallayıp göz kapaklarımı sevimli bir şekilde kırpıştırdım, Lisa da oldukça gergin görünüyordu. Bayan Manoban beni eve bırakana kadar tek kelime dâhi etmemişti, sadece memnuniyetsiz görünüyordu. O an tek dileğim bu araba yolculuğunun bir an evvel bitmesiydi.
Nihayet evimin önüne geldiğimizde hızlı bir şekilde kendimi dışarı attım. Lisa da peşimden inip bagajdaki sırt çantamı bana verdi.
“Canını sıkma, tamam mı? Ben her şeyi çözeceğim.” Alnıma ufak bir öpücük bırakıp geri çekildi. Annesinin kornaya bastığını işitince suratımı ekşittim.
“Daha fazla sinirlenmeden git.” Lisa bana kocaman sarıldı ve kokumu içine çekti.
“Seni seviyorum.”
“Ben de seni seviyorum Manoban.”
...
Ertesi gün üzerimde büyük bir ağırlıkla uyandım. Sanki evin duvarlarından elastik uzantılar çıkıyor ve bedenimi sıkıyordu. Nefesimi kontrol etmeye çalışıp duşa girdim ve kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Oldum olası gerginlik sevmeyen biriydim ve en ufak gerginlik beni ruhsal anlamda düşürmeye yetiyordu. Lisa da dünden sonra bana hiç yazmamıştı. Aramasını beklemiyordum ama en azından ufak bir mesaj atacağını umuyordum. Ondan hiçbir geri dönüş olmayınca bende yazmayıp kafasını dinlemesi için fırsat vermiştim.
Hazırlanıp evden çıktığımda havanın ne kadar soğuk olduğunu fark ettim. Yeni duş aldığım için daha da fazla üşüyordum ve bu hiç iyi olmamıştı, işe gelene kadar burnumu çekip durmuştum.
“Bu ne soğuk böyle?” dedim telefonumu masaya bırakırken.
“Hemen kendine sıcak bir çay al Jennie.” Jisoo'ya göz kırpıp eşyalarımı bırakmak için Chaeyoung’un odasına gittim ama o sırada beklemediğim biriyle karşılaştım. Bay Song masanın üzerine oturmuş, doğrudan Chaeyoung'a bakıyordu. Beni görünce aceleci bir tavırla ayağa kalkıp üzerini düzeltti, bu sırada Chaeyoung sırıtıyordu.
“Günaydın.” dedim montumu askıya asarken. Şapkamı ve kalın şalımı da askıya astıktan sonra saçlarımı düzeltmeye başladım.
“Yemekte tekrar konuşuruz.” Chaeyoung, Bay Song'a kafasını sallamakla yetinmişti. Ben ise en arsız gülüşlerimden birini suratıma takıp az önce Bay Song'un oturduğu gibi masaya oturdum.
“Siz ikiniz...” Chaeyoung narin elleriyle suratını gizleyip gülmeye başladı.
“Utandırma Jennie. Gerçekten ben de ne olduğunu bilmiyorum.” Kapıdan çıkarken ona göz kırpıp masama geri döndüm. Jisoo, ben gelene kadar yeşil çayımı hazırlamıştı bile.
“Oh Sehun'dan ne haber?” Bütün ofisin ilişki gündemini öğrenmek kendi halimi unutmamı sağlar diye düşünüyordum.
“Başta ona ısınamamıştım, biliyorsun. Ama şimdi dünyanın en tatlı insanı gibi geliyor.” Hayretle yan tarafıma dönüp ellerimi çırptım.
“Kim Jisoo, sen onu gerçekten seviyorsun! Onunla tanışmayı çok isterim.” diye şakıdım heyecanla. Jisoo kocaman gülümserken beni Sehun ile tanıştıracağına söz verdi.
Yeşil çayım eşliğinde günün planını çıkarttım ve kulaklığımı takarak hareketli bir parça açtım. Keyfimi yerine getirmek istiyordum çünkü keyifsizlik bende anksiyeteye dönüşüyordu. Tam havaya girmişken Jisoo kulağımdan kulaklığı çekip yemek listesini gösterdi. Chaeyoung ve Bay Song'u yalnız bırakmak gibi hain bir planım olduğu için yemeği dışarıda yiyebileceğimizi söyledim. İşlerin çoğunu bitirmiştim, o sırada su almak için ayağa kalktım. Tam rotamı mutfağa çevirdiğimde biri olağanca hızıyla ofisin içine daldı, bu Lisa'dan başkası değildi.
“Lisa...” diyebildim sadece. O ise uzun kollarını çoktan bedenime dolamıştı. Ona tekrar adıyla seslendiğimde hiç istifini bozmadan bana sarılmaya devam etti. Aradan bir dakika geçtikten sonra güçlükle kendini geri çekti ve kızarmış gözleriyle bana baktı.
“Ayrıldım, evden ayrıldım Jennie.” Elini tutup onu tuvalete soktum ve kapıyı kilitledim.
“İyi misin bebeğim?” dedim elimi ıslatırken. Kızaran gözlerinin etrafını elimle ferahlattım. O sırada Lisa ona vereceğim havlu kağıt parçasını elimden çekip gözlerini ve burnunu sildi.
“Bana düşmanlar Jennie. Yine seni istemediklerini söylediler ama bunun elle tutulur hiçbir yani yok. Yabancı bir kızla ilişkim olmasını istemiyorlarmış, saçmalık! Onlar resmen bana kötülük yapmak istiyorlar. Beni hala beş yaşındaki Lisa olarak görüyorlar. Beni birey olarak düşünmüyorlar. En son evden ayrılmak istediğimi söyledim ve şimdi de buradayım.” Eski Jennie olsaydı, Lisa'dan ayrılır ve onu ailesiyle barışmaya zorlardı. Ama onlar aile değildi, Lisa'yı kukla olarak gören aptallardı. Ona sarılıp kokusunu içime çekince rahatladığımı hissettim.
“Ben senin yanındayım Lisa. Kendin için en iyisini yaptın.” Beni kendinden ayırıp suratıma baktı.
“Gerçekten böyle mi düşünüyorsun Jennie?” Kafamı onaylar bir şekilde salladım. Daha sonra güzel yanaklarına birer öpücük kondurdum ve kızaran burnunu öptüm.
“Artık ağlamak yok. Bak beraberiz, yan yanayız. Sen kendin için en doğru yolu seçtin. Artık kimseye bağımlı değilsin Lisa, çalışıyorsun. Kendine yetecek paran var. Senin değerini bilemeyen onlar, bunu biliyorsun. Sen iyi birisin. Bundan en ufak şüphem olsa seni tekrar affetmezdim.” Ufak bir gülümseme dudaklarında can bulurken ona tekrar sarıldım. Beni havaya kaldırıp bacaklarımı beline doladı ve sırtımı duvara yasladı. Tutkuyla beni öperken sağ elini de belimde gezdiriyordu. Kendini geri çekip alnımda nefeslendi.
“Seni çok seviyorum, bu asla değişmeyecek.”
“Biz hep birbirimizi çok sevdik Lisa, bu hiçbir zaman değişmedi.”
...
Lisa, Jisoo ve ben öğle yemeğine çıktığımızda Jisoo artık garip bir şeylerin olduğunu sezmişti. Yine geçen sefer gittiğimiz restorana gidip bir şeyler söyledik. Lisa da ben de aşırı keyifli sayılmazdık ama Jisoo’ya bir açıklama borçlu olduğumuzu hatırlayıp yerimde rahatsızca kıpırdandım.
“Siz ikinizin derdi ne?” Jisoo gözlerini dikmiş bize bakıyordu. Çekingen bir tavırla Lisa'ya baktığımda hafifçe gülümsedi ve ellerimizi birbirine kenetledi.
“Biz çıkıyoruz.” Jisoo’nun yudumladığı su boğazına kaçmıştı. Kendine geldikten sonra hesap sorar bir şekilde parmağını kaldırdı.
“Ne ara oldu bu?”
“Biz eski sevgiliyiz zaten Jisoo. Sana anlattığım eski sevgilim Lisa'ydı.” Jisoo'nun gözleri büyüdü ve öfkeyle Lisa'ya döndü.
“Demek onu bırakıp giden sendin.” Lisa korkuyla yutkundu ve açıklama yapmak için hazırlandı fakat Jisoo araya girerek Lisa'nın başlayamadığı lafını kesti.
“Açıklamana gerek yok Lisa. Şaşırdım sadece ama sana hayran olduğum için bunu unutmuş gibi yapacağım. Umarım bundan sonra onu üzmezsin çünkü Jennie üzülmeyi hiç mi hiç hak etmiyor.” Lisa anlayışla başını salladı.
“Ailem onu istemiyordu ve bugün ailemin yanından ayrıldım. Jennie benim evim, ben de evime geldim.” Jisoo gururlu anne bakışları atarak bize bakıyordu. O sırada yemeklerimiz de masadaki yerini almıştı.
“Nasıl yani? Şu an kalacak bir yerin yok mu?” Lisa kafasını olumsuz anlamda salladı.
“İstersen bende kalabilirsin Lisa, zaten tek yaşıyorum. Kendine bir ev bulana kadar ev arkadaşı olabiliriz.”
“Bu çok iyi bir fikir. Ne dersin Lisa?” Adeta gözlerimin içi parlamıştı. En azından Lisa bildiğim ve güvendiğim bir evde uyuyacaktı.
“Gerçekten teşekkür ederim Jisoo, bu iyiliğini unutmayacağım." Lisa cümlesini bitirir bitirmez hevesle ona sarıldım. Bugün yeni hayatımızın ilk günü gibiydi. Her ayrılık bir başlangıcı doğurmaz mıydı zaten?

AZ ÖNCE FİNAL BÖLÜMÜNÜ YAZDIM DUYGUSAL BİR TOPUM ŞU AN AGAGAGAGAG
not: bölümleri düzgünce atmam gerek ama içim el vermiyor... eninde sonunda bitecek zaten neyin tribindesin acaba beril...

twinge • jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin