19•veda mektubu•

1.3K 113 105
                                    

“Benim bebek kokulu kızım,
Kim derdi ki bir gün şu defterin başına oturup sana veda edeceğimi... Veda dediysem de sakın ciddiye alma. Sadece uzun bir süredir bu defterin kapağını aralamadığımı fark ettim. Yokluğunla yüzleşmek için yine doğum günümü seçmeme şaşırmamışsındır herhalde.
Yemin ederim hiç düşünmedim Lisa. Sana kavuştuğumu sandığımda aslında seni kaybettiğimi hiç düşünmemiştim. Nasıl olabilirdi ki? Hayatının aşkıyla yeniden birbirinizi bulmuşken nasıl bitebilirdi her şey?
Beni tanıyorsun, hatta belki de herkesten iyi tanıyorsun. Yazmak her zaman beni rahatlatır ama seni kaybettiğimden beri aslında kağıt ve kalemden ne kadar da uzak kalmışım, bugün fark ettim. Yazının gücüne inanır mısın Lisa? Geçen sene doğum günümde seni affettiğimi yazmıştım bu deftere. Ve bir şekilde yine girdik birbirimizin hayatına. Ben sadece yazmakla kalmadım, seni gerçekten affettim. Yazının gücü ne acayip değil mi? Şimdi gelmeni dilesem gelir miydin acaba?
İlk ayrıldığımız zamanları düşünüyorum. Seni rüyamda gördüğüm her gecenin sabahına lanet ederek uyanırdım. Şimdi ise seni bir kere rüyamda görmek için tüm hayatımı feda etmeye hazırım. Neden rüyalarıma gelmiyorsun Lisa? Beni hiç mi özlemedin? Bugün doğum günüm, bana bir hediye vermek istemez misin?
İnsanın bir dakika bile ayrı kalmak istemediği biriyle bir ömür boyu ayrı kalacağı gerçeğini sindirmek ne kadar zor, tahmin dâhi edemezsin. Başlarda baş edemeyeceğimi düşündüm. Yanına gelmeyi çok istedim ama beceremedim. Sonra durdum ve düşündüm, Lisa beni nasıl görmek isterdi?
Senin bir karıncaya bile gösterdiğin merhameti kıskanırdım hep. Bir insan nasıl bu kadar güzel kalpli olabilirdi ki? O yüzden durdum ve düşündüm, senin adına bir sürü barınağa bağış yaptım. Bu boşluk hissiyle baş etmek için daha çok çalıştım, çalıştıkça daha çok yardım ettim. Sanma ki bu kadar kargaşanın arasında seni unuttum. Uyurken sen diye sarıldığım yastığın üzerindeki gözyaşları bile kurumadı çünkü.
Her gece, sana son kez söylediğim şarkıyı dinliyorum Lisa. Bütün sözleri senin güzel yüzünü hayal ederek yeniden söylüyorum. Bana hayatımda asla unutamayacağım anılar verdin ama bu en yıkıcı olandı. İnan bana, gözlerinden düşen her bir damla yaşa dünyanın altını üstüne getirecek olan benim için dünyanın en zor şeyiydi o şarkıyı söylemek.
Beni yaptığım ve yapacağım her şey için affet demiştin ya, affedemedim. Beni bir kez bırakmanı affettim Lisa, ikinciyi affeder miyim sence? Beni sensiz bıraktığın günlerin bile telafisini yapamadan yine bırakıp gittin beni. Ben Jennie Kim, belki de beni bırakıp gitmeni yine affederim. Bu hayatta ne zaman büyük bir laf etsem başıma gelmesine alıştım. Ama yapamıyorum, bana 'sana yaptıklarım yüzünden şu an buradayım' demeni affedemiyorum Lisa. Beni geride bıraktığım tüm acılarımdan daha çok sarstı bu cümle. Keşke dedim, bin kat daha acı çekseydim ama yine de o gülüşünü solarken görmeseydim. Yine beni aynı hisle baş başa bıraktın, suçluluk hissi.
Sana bir kez bile kötü bir dilekte bulunmadım. Asla yaşadıklarımı yaşamanı istemedim. Hatta sana yazdığım eski bir mektupta aynen şöyle demişim; “Beni bugün olduğum kişi yapan sana binlerce kez teşekkür ederim. Belki de sen gitmeseydin kendimi fark edecek gücü bulamazdım. İyi ki gittin, iyi ki ayrıldık. Beni bırakıp gitmenin bedelini değil benim için yaptığın fedakârlıkların karşılığını alman dileğiyle...”
Sensiz neler yaptığımı merak etmişsindir. Hep işkolik olduğumu söylerdin, senin gördüğün hiçbir şeymiş aslında. Hayatımda ilk kez kendimi on beş saat çalışırken buldum. O Jisoo'nun meşhur kanepesinde belki de yirmi defa çalışırken uyuyakaldım. Chaeyoung'un omuzları eşlik etti bazen yorgunluğuma. Eve geldiğimde ise hep iki melek buluyordum yanımda. Gittiğinden beri Seulgi ve Sooyoung ile beraber yaşıyoruz, iki deliyle resmen ev arkadaşı olduk. Annem bazen banyodaki saçlara sitem etse de ev arkadaşlığımız iyi gidiyor diyebiliriz sanırım.
Seni özledim Manoban. Hayatım sensiz devam ediyor gibi görünse de ben hala aldığın yüzüğe baktıkça hayattan soyutlanıyordum. Sensiz çektiğim her nefes zoruma gidiyor ama yaşamak zorundayım. Bunu sen de isterdin değil mi?
Bugün doğum günüm ve bir dilek hakkım var. Normalde olsaydı kesinlikle tüm dilek haklarımı seninle bir ömür yaşamak için kullanırdım. O yüzden de ne dileyeceğim konusunda oldukça zorlandım. Bugün tüm dünyaya senin kalbindeki merhametten diliyorum. Biliyorum ki merhamet senden başka kimseye bu kadar yakışmazdı ama dünyayı kurtaracak tek şey belki de senin merhametindir.
İyi ki doğdum ve iyi ki beni buldun Lisa. Seninle yaşadığım iyi veya kötü hiçbir şeyden pişman olmadım. Umarım gittiğin yerden bize, kalbinin derinliklerinden gelen sonsuz merhameti gönderebilirsin. Dünya sensiz güzel bir değil, merhametinle daha iyi bir yer olacağını umuyorum.
Benim asla yaşlanmayan, yirmi üç yaşındaki bebeğim... Seni bu dünyada sahip olduğum her şeyden çok seviyorum. “
16.01.2021/Jennie
Yine bir hikâyenin daha sonuna gelmiştim. Gözyaşlarımın sayfaları kavlattığı sarı kapaklı defterim benim için yine hüzünlü bir sona şahit olmuştu. Hayatımda Jennie olmaktan bir kez bile pişman olmasam da Jennie olmanın beni aslında ne kadar yorduğunu düşündüm. Yormak doğru tabir değildi belki de. Jennie olmak beni yorarak büyütmüştü. Her maceranın sonunda aldığım dersler belki de beni olduğum Jennie yapan parçalardan biriydi.
Biraz önce üflediğim pastayı bana getiren melekler aklıma düşünce gülümsedim. Sooyoung, Seulgi, Jisoo, Chaeyoung... Kimin etrafında bu kadar güzel koruyucu melekler vardı ki? Onlar bu hayattaki belki de en büyük şansımdı, Lisa'dan sonra.
Yatağımda dönüp dururken gözüm usulca açılan kapıya takılmıştı. Seulgi neredeyse her gece beni kontrol etmeye gelirdi hatta çoğu zaman üçümüz yatardık ama bu gece garip bir şekilde yalnız olmak istiyordum.
“Jenjen, sen daha uyumadın mı?” Kafamı hayır anlamında salladım. İçeri girip baş ucuma eğildi ve alnıma bir öpücük kondurdu.
“İyi uykular balım. Seni çok seviyorum.” Saçlarımı hafifçe okşayıp beni yatağımla baş başa bıraktı. Uykumun gerçekten olmadığını fark edince biraz telefonla ilgilenmeye karar verdim. Siteler arasında dolaşırken Lisa'nın ölümünden beri asla ulaşamadığım birinin mesaj attığı gördüm, hayalet kocam Rowoon.
“Merhaba doğum günü kızı, ben Rowoon. Aşağıda seni bekliyorum. Konuşacağımız çok şey var.” Aylardır boşanmak için onu arıyordum. Gerçekten benimle evlenip bir anda ortadan kaybolması beklenmedik bir şeydi. Bu sebeple attığı mesaj beni hemen harekete geçirdi. Montumu alıp dışarıya çıkmam o kadar hızlı olmuştu ki başım dönmüştü.
“Jennie...” dediği an, aniden üzerimden geçen elektrik akımının verdiği güçle onu ittim.
“Sen neredesin? Bunca zaman neredeydin?” Kollarını bana sıkıca sardı.
“Sus da arabaya bin. Sana her şeyi anlatacağım.” İçimde gereksiz bir heyecan oluşmuştu. Kendimi ön koltuğa bırakıp arabayı çalıştırmasını bekledim.
“Aceleci gördüm seni.”
“Senden boşanmak için kaç aydır bekliyorum, farkında mısın?” Koca bir kahkaha patlatıp arabayı çalıştırdı.
“Şimdi düşünme bunları.” Kafamı cama yaslayıp öylece durdum, nereye gideceğimizi merak etmiştim. Kısa bir süre sonra sahile geldiğimizi fark ettim. Etraf çok karanlık olduğu için hiçbir şeyi seçemiyordum. Arabadan çıkınca Rowoon'un eliyle bir yeri gösterdiğini gördüm, bu Lisa ile sahiplendiğimiz banktı.
“Koşup mumları üfle.” Neden böyle bir şey yaptığına anlam veremesem de dediğini yapıp bankın olduğu yere gittim. Üzerinde mumların olduğu ufak bir pasta vardı. Rowoon hemen yanıma geldi ve bana kocaman gülümsedi.
“Gözlerini kapatıp içinden en çok geçen şeyi dile.” Kalbim Lisa'nın burada olmasını çok istiyordu. Onunla her şeyi yaşadığımız bu iki tahta parçası benim için o kadar değerliydi ki... Gözlerimi sımsıkı kapatıp mumları üflemek için eğildiğimde gözlerime kapanan bir çift el hissettim. Kim olduğunu anlamak için ellerim ellerinin üzerine gitti. Hissettiğim ince ama güçlü parmaklar beni sarsmaya yetmişti.
“Seni ikinci kez bırakacağımı mı sandın Jennie?”

AĞLAYANLAR OLARAK YİNE BURADA TOPLAŞIYORUZ :')

Not: Şu mektup kısmını yazarken ağlamaktan içim çıktı sıfır şaka...



twinge • jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin