Kafamı ciddi mâniada duvara vurmak istiyordum hatta o kadar delirmiştim ki kafatası kemiklerimin kırılıp beynime batmasını ve Lisa ile ilgili olan ne varsa yok etmesini arzuluyordum. Telefon ekranına baktıkça sinir krizi geçiriyordum ve telefonu fırlatma isteğiyle âdeta dolup taşıyordum. Ekrana son bir kez baktığımda içimdeki sinirli Jennie alaycı bir tavra büründü.
(00.37)*Bu mesaj silindi*
(08.43)Lalisa Manoban: ben görmem gerekeni gördüm jennie silmene gerek yoktu :)
Ekranı olağanca hızımla kapatıp sessiz bir şekilde çığlık attım. Saçlarımı hırsımdan çekiştirmeye başladığımda birinin beni izlediğinden habersizdim. Chaeyoung bugün erken gelmiş gibi görünüyordu.
“Lisa ile işler biraz karışık gidiyor sanırım.” Harika, şimdi de Park Chaeyoung'a açıklama yapmam gerekecekti.
“Biraz mı?” dedim onu alaya alırken. “Bizim düzgün tek bir günümüz yok ki zaten.” Chaeyoung bana kendi kadar ışıltılı bir sabah gülümsemesi verdiğinde her şeyi yemekte anlatacağıma dair bir söz verip odasından çıktım. Kendimi cezalandırmak için kahvaltı yapmayı es geçip kahve içmeye karar verdim. Dün gece çok fazla alkol aldığım için kendime gelmemde bana yardımcı olabileceğini düşünüyordum.
Kahvemi en sevdiğim kupalarımdan birine koyduktan sonra masama geçip bilgisayarımı açtım. Yapılacaklar listemi kontrol ederken telefonum çalmıştı. Ekranda ‘sooshi’ ismini görmemle elim ayağım birbirine dolanmıştı. Sanki Sooyoung her şeyi anlamıştı ve beni azarlamak için arıyordu. Bunun imkânsız olduğunu kendime tekrar edip güçlükle telefonu açtım.
“Jenjen, ölüyorum. Biz ne kadar içmişiz böyle. Başım ağrıyor. İşe de geç kaldım.” Hiçbir şeyi bilmediğini fark edince üstüme bir rehavet çökmüştü.
“Sizin yüzünüzden ben de çok içtim ama o kadar kötü değilim. Alkol beni sizin kadar çarpmıyor.” Alaycı Jennie bu söylediğime kahkaha atarken, gözümün önüne Lisa'ya attığım fotoğraf geliyordu.
“Of, her neyse. Yarın okula gidiyor muyuz? Bana teyit için mesaj atmışlar az önce.” Bu tamamen aklımdan çıkmıştı. Yarın bölüm başkanımız Bayan Choi emekli oluyordu. Eski mezunlar olarak sürpriz yapacaktık ama orada Lisa ile karşılaşma ihtimali kalbimi sıkıştırıyordu.
“Ah, tamamen unutmuşum ama mecbur gideceğiz. Bayan Choi bizi çok sever.” Sooyoung beni onayladıktan sonra telefonu kapattı. Ben ise elimdeki kupanın kulpunu olabildiğince sıkarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Lisa böyle kalabalık ortamları sevmezdi. En azından samimi olmadığı kişilerle bir arada bulunmaktan hoşlanmayacağını düşünüyordum ama Lisa kendi döneminin okul birincisiydi. Bu etkinliğe çağırıldığına adım kadar emindim.
...
ertesi gün
Hepimiz Seulgi'nin arabasına binmiş okula doğru gidiyorduk. Midem çok çabuk bulandığı için ön koltuğa oturmuştum ve bu taktik nispeten işe yarıyordu. Sooyoung arka koltukta kendini selfielere boğarken onu doğal ortamında bırakıp şarkı açmak için radyoya yöneldim. Rastgele bir şarkıda durup dışarıyı izlemeye başladım. Gergin olduğum için kimseyle herhangi bir sohbete girmek istemiyordum. Zaten onlar da midemin bulandığını bildikleri için beni konuşmaya zorlamıyorlardı.
Sessiz sayılabilecek bir yolculuğun ardından okula gelmiştik. Seulgi arabayı boş bir yere park edip geleceğini söyledi ve bizi arabadan indirdi. Sooyoung'a çaktırmadan etrafa bakınıyordum çünkü Lisa buradaysa motoru da burada olmalıydı. Etrafta motoru görmeyince içimin rahatladığını hissettim, en azından az önceki kadar gergin değildim.
“Uzun zaman oldu.” dedim okulun devasa kapısına bakarak.
“Öyle oldu.” Sooyoung koluma girip beni yönlendirirken kendimi bir anda okulun cici kızı Sana'nın yanında bulmuştum. Sooyoung ve ben, Sana ile aynı sınıfta okumuştuk ama Tanrı biliyordu ya, Sana'yı hiç sevmezdim. Kendi güzelliğinin fazlasıyla farkındaydı ve o sevimli suratı sadece bir maskeydi. Okulun ayaklı gazetesi gibiydi, bütün olaylar önce onun kulağına gelirdi. Tabii kendisi bunları kullanmaktan da asla gocunmazdı hatta Lisa ile ilişkimizi bütün okula duyuran o olmuştu ama beklediği gibi bir geri dönüş alamamıştı. Lisa da ben de sevilen öğrencilerdik, kızlardan hoşlanıyor oluşumuz bunu değiştiremezdi.
“Ah, Jennie. Ne kadar güzelleşmişsin. Kilo vermek sana yakışmış.” Bu sahte samimiyet karşısında ona sahte bir gülüş vermiştim.
“Görmeyeli hiç değişmemişsin Sana. Hala sarışınsın ve sarışın gibi davranıyorsun.” Sooyoung beni dürterken ona ne yapıyorsun der gibi baktım.
“Sanacığım, bizi çağırdığın için teşekkür ederiz. Seulgi de arabayı park edip hemen gelecek.” Sana bana dik dik bakarken ona aldırmayıp bedenimi Seulgi'nin geleceği yöne çevirdim, beni bu gereksiz ortamdan ancak o kurtarabilirdi.
Seulgi'yi beklerken sıkıntıdan tırnaklarıma bakıp duruyordum. Aslında çok kısa bir süre olmuştu ama sıkılmıştım çünkü Sana'nın varlığı beni irrite ediyordu.
“Nerede kaldı bu kız ya?” diyerek kafamı kaldırdığımda Seulgi'nin yanında Lisa ile beraber bize doğru geldiğini gördüm. İç sesim ‘şimdi gerçekten boka bastın’ diye bağırırken bir kez daha şansıma lanet ettim.
“Lalisa Manoban, gelmeni beklemiyordum.” Sana'nın yapmacık ses tonu bende ağzına çarpma isteği uyandırıyordu. Özellikle de tam şu an gözümün önünde Lisa'ya sarılıyordu ve bu da onu dövmem için yeterli bir sebepti.
“Uzun zaman olmuştu.” diye geçiştirdi Lisa. Bana hiç selam vermemişti sanki görünmez olmuş gibiydim. Sanırım Lisa ile karşılaşmamak için evrene öyle bir enerji göndermiştim ki kısa bir süreliğine görünmez olmuştum.
“Hadi içeri girelim, Bayan Choi birazdan burada olur.”
...
Kutlama merasimi gayet güzel geçmişti aslında. Ama hala çok düşünceliydim ve toplu fotoğrafta çirkin çıkmama bile üzülemiyordum. Sana bizi çıkışta yakalayıp lafa tuttu ve yanında bugünün değişmeyen ismi Lisa da vardı.
“Kızlar az daha unutuyordum, Lisa sen de dinle. Biz mezunlar olarak bu hafta sonu iki günlüğüne bir doğa tatiline gidiyoruz. Butik bir otelle anlaştık ve şu an iki kişilik yerimiz kaldı. Gelmek isterseniz sizin isminizi de ekleyeyim.” Lisa o gün ilk kez bana baktı ama bu bakışı derin bir boşluktan farksızdı.
“Sana çok naziksin ama bizim ajansta işler gerçekten çok yoğun. Öyle bir vaktim olacağını sanmam.” Seulgi kendini plandan çıkarmıştı. Ben de haklı olarak Sooyoung'a bakıyordum. Tam ağzımı açacağım sırada Lisa lafa atladı.
“Ben gelebilirim Sana.” Lisa'nın plana dahil olmasıyla biz plandan çıkmıştık. Sooyoung ya da Seulgi olmadan oraya gitmek istemiyordum.
“Ah Lisa, gerçekten çok sevindim.” Sana Lisa'nın koluna girip kafasını omzuna yaslamıştı. Bu görüntü kaşımın kalkmasına sebep olurken içimdeki hırçın Jennie'yi sakin tutmaya çalışıyordum.
“Sen ve Seulgi okulun dans kulübündeydiniz değil mi? Seulgi gelmiyor diye üzülüyordum ama sen geliyorsan eğlencemiz tamamlanmış demektir.” Aklımdan Sana'nın uzun, sarı saçlarını yolmak geçse de ölüm sessizliğimi bozarak konuşmaya başladım.
“Beni son kişi olarak yazabilirsin Sana, müzik kulübü de bu tatilde olmayı hak ediyor.”Yarın uzun bir bölüm gelecek. Benim en sevdiğim bölüm oldu kendileri :) Ben bölümleri çok önden yazdığım için baya bir bölüm yedekledim, sadece final bölümünü yazmak kaldı. O yüzden bölümleri muhtemelen aşırı ara vermeden düzenli bir şekilde atacağım. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twinge • jenlisa
FanfictionLisa büyük bir hata yaptı. Jennie onu affetmek istedi. Evrenin ise onlar için büyük bir sürprizi vardı. başlangıç•05.04.2020• bitiş•30.05.2020•