Mirza şaşkındır
MİRZA: Nasıl yani, benden hiç tanımadım birisiyle evlenmemi mi istiyorsun?
MAHMUT AĞA: Ben tanıyorum yetmez mi? hem biz annenle tanışarak mı evlendik
MİRZA: Baba aynı şey mi? Hangi devirde yaşıyoruz
MAHMUT AĞA: yahu hemen evet demeni beklemiyorum sen bi düşün.
Mirza babasını kırmak istemediğinden şimdilik sesini çıkartmaz
MAHMUT AĞA: Sen düşün sonra uzun uzun konuşuruz.Sabah olur Gülay ve Hediye avluda kahvaltı masasını hazırlarken Mahmut ağa ve Hatun hanım az ilerideki oturma bölümünde oturmuş muhabbet ederler.
Mahmut ağa mutlu bir şekilde
Mirzaya dükkanın anahtarını verdiğini ve Mirza'nın çok şaşırdığını söyler.
-HATUN HANIM: şaşırır tabi şaşırmaz mı çocukluk hayaliydi.
-MAHMUT AĞA: Sevda konusunu da açtım
-HATUN HANIM: Eh bey... oldu mu şimidi? ilk günden söylenir mi?
sitemli bir ses tonu vardır.
MAHMUT AĞA
Böyle şeyler beklemeye gelmez
okulunu bitirdi, işi de hazır. bir
an önce yuvasını kursun işte fena mı?
- HATUN HANIM: İyi hoş diyorsun da bu çocuk yıllardır yurt dışında, belki
sevdiği biri vardır.
Mahmut ağa biraz düşünür "bu benim hiç aklıma gelmedi" der. Biraz üzülmüştür. Bu sırada Bahar merdivenlerden inerek avluda oturan anne ve babasının
yanına gelir "günaydın" der.
Hatun hanımda "günaydın" der ve abilerinin kalkıp kallmadıklarını sorar
-BAHAR; Yusuf abim kalktı gelir birazdan. Mirza abimi bilmiyorum.
HATUN HANIM: git kaldır kızım abini
Bahar "tamam anne" diyerek abisini uyandırmak için merdivenlerden yukarı çıkar. Mirza'nın odasına gider, Mirza ayna karşısında gömleğinin yakasını düzeltiyordur.
-BAHAR: Günaydın abiciğim
-MİRZA: Günaydın canım.
-BAHAR:Annem kahvaltıya çağırıyor abi
Mirza komedinin üzerinde duran hediyeleri göstererek hediyesini almasını söyler. Bahar heyecanla hediye paketini açar. içinden
bir parfüm kutusu çıkar, kutuyu açıp parfümü bileğine sıkıp
koklar.
-BAHAR: Abi çok zevklisin, bayıldım... çok teşsekkür ederim.
Mirzanın bakışları donar. Hediyeyi İsviçre'de Leyla ile birlikte aldığı günü hatırlar. Aslında parfüm Mirza'nın değil Leyla'nın seçimidir. Mirza dalmıştır, Bahar abisine seslenir fakat Mirza'dan cevap gelemez Bahar abisinin yanına giderek, eliyle
dürter. Mirza kendini toparlar ve Bahar'a "hadi aşağıya inelim ve diğer hediyeleride sahiplerine verelim" der ve odadan çıkarlar.
Konak halkı kahvaltı masasındadır Mirza ve Bahar ellerinde
hediye paketleriyle merdivenlerden inip masanın yanına
gelirler. Mirza hediyeleri sahiplerine verir herkes hediyelerini açıp bakar ve Mirza'ya teşekkür ederler. Hediye faslı biter ve Mirza kahvaltı masasına oturur.
Dört gün sonra...
İstanbul'da, Leyla ve Funda masada oturmuş önlerinde kahve bardakları
vardır. Funda, Leyla' ya kendisi burada yokken olup biten dedikoduları anlatır ama Leyla anlatılanları duymaz. Funda, Leyla'daki dalgınlığın farkındadır. Leyla'ya seslenir.
-FUNFA: heeeyyy... kime ne ankatıyorum acaba ben burada
-LEYLA: Kusura bakma kafamı veremedim bir an
-FUNDA: Neyin var senin geldiğinden beri tadın yok. Kerem Merveyi aldatmış diyorum ona bile tepki vermiyorsun.
-LEYLA: Yok bir şey sadece biraz yorgun hissediyorum. Hava değişiminden olsa gerek
-FUNDA: Geç o hava değişimi hikayelerini, ben seni bilmez miyim
-LEYLA:Mirza hala beni aramadı.
-FUNDA; Normal değil mi? çocuğa bir söz verdin, sonra da yarı yolda
bıraktın. birde onun açısından
bakmaya çalış. Hem o aramadıysa sen
ara
-LEYLA: Bilmiyorum! kafam çok karışık
-FUNDA: Hep o Batu yüzünden, keşke hiç karşılaşmasaydınız.
-LEYLA: Gerçekten bilmiyorum. yıllardır Batu'yu karşılıksız sevdim şimdi oda beni sevdiğini söylüyor ve ben bu duruma kayıtsız kalamıyorum. bir tarafta Mirza bir tarafta Batu... düşünceli aynı zamanda üzgündür.Diğer tataftan Mardin' de açılış gününe yetişmek için restoranda hummalı bir çalışma vardır. Yılmaz, Mirza'dan önce gelmiş yapılacakları gözden geçirmektedir. Mirza, Mimar Semih beyle birlilte içeri girer,
yılmaz onları karşılar
-YILMAZ: Hoşgeldiniz.
-MİRZA: Hoşbulduk kardeşim
bu mimarımız Semih bey
mimara dönerek Yılmaz'ı tanıtır.
MİRZA : Buda müdürümüz Yılmaz Bey
(tokalaşırlar)
-YILMAZ: Memnun oldum.
-SEMİH BEY: Bende...
Mirza mimara döner, "Siz ustalarla görüşün bizde Yılmaz'la yukarıdayız, çıkmadan tekrar görüşürüz" der.
-SEMIH BEY: Peki Mirza bey
Yılmaz'la Mirza yukarı çıkar ofise girip otururlar.
-YILMAZ: Eee... anlat bakalım. Neler oldu?
-Leylayla gelecektin, neden gelmdi?
-Mirza bir süre cevap veremez, yutkunur.
-YILMAZ: Hayırdır bir şey mi oldu?
-MİRZA: Vaz geçti
-YILMAZ: Nasıl vaz geçti
-MİRZA: Vaz geçti işte. yok korkuları
varmış yok zamana ihtiyacı varmış
bir sürü bahane anlayacağın
-YILMAZ: Yani bahane demeyelim de zaman yaklaştıkça korkmuş olabilir.
-MİRZA: Daha ne gördü ki korkuyor? ben karşılaşacağımız bütün zorlukarı göğüslemeye hazırdım. burada bütün yükü omuzlanacak olan bendim.
-YILMAZ: İşte tam da bu anlattıklarından korkmuş olmaz mı? büyük bir yük çünkü
MİRZA: Sence ben ona kimsenin tek bir laf etmesine, üzmesine izin verir miydim?
-YILMAZ: Vermezsin tabi ama korkmuş
olabileceği de bir gerçek.
-MİRZA: Ben korktum mu? sadece sevgimize daha sıkı sarılması yeterliydi. Daha yolun başında beni yarı yolda
bıraktı. Şimdi ben ona nasıl
güvenir nasıl böyle bir yola
çıkabilirim.
-YILMAZ
Sende haklısın ama biraz da onun
açısından bakmaya çalış, üstelik
bizim kültürümüze çok uzak bir
yaşnmışlığı var. Bu onun için de
kolay değil. Siz birbirinizi çok
seviyorsunuz böyle peşin hüküm
verme, git İstanbul'a al karşına
güzelce anlat. Eminim bir yol
bulacaksınız.
-MIRZA: Bilemiyorum... ( yorgun ve
düşüncelidir)
-YILMAZ: Bunu bilemicek ne var. Leyla'nın sevgisinden şüphen mi var?
-MİRZA: Tabi ki yok
-YILMAZ: Eeee. daha ne? al biletini git
İstanbul'a bana anlattığın gibi anlat.
MİRZA: Haklısın galiba. Bizim sevgimiz böyle kolay kolay bitmez bitmemeli dile kolay 3 yılımızı verdik birbirimize.
-YILMAZ: Heh şöyle
Mirzanın bakışları umud doludur.
Konakta Hatun hanım ve Mahmut ağa avluda oturmaktadır.
-MAHMUT AĞA: Mirza gelince onunla Sevda konusunu tekrar konuşacağım.
-HATUN HANIM: Aman bey Sevda diye baskı yapma önce bir sor bakalım, sevdiği var mı?
-MAHMUT AĞA: Tabiki soracağım zorla güzellik olmaz. İstemiyorsa istemiyordur
Yusuf konak kapısından içeri girer
Mahmut ağa "abin nerde? Neden birlikte gelmediniz" diye sorar.
-YUSUF: Birlikte çıktık o restoranta
uğradı gelir birazdan.
-MAHMUT AĞA: Heyecanlı tabi
Yusuf, Hatun Hanım ve Mahmut ağa gülüşürler
-YUSUF: Ben odama çıkıyorum, çok yorgunum
yemeğe kadar biraz uzanacağım
-HATUN HANIM: Çık oğlum.
Yusuf merdivenlerden çıkar.
Mutfakta akşam yemeği için hazırlıklar yapılır. Sadakat Gülay'ın nerede olduğunu sorar
-HEDIYE: Çalışma odasını düzenleyecekti şimdi nerede bilmiyorum.
-SADAKAT: Yemeğe az kaldı biraz soluklanda git bul şunu
Gülay elindeki bezle Mahmut ağanın çalışma odasında masanın tozunu alır. Bir taraftanda TV’yi açmış magazin proğramın izler. "Bunlar geçen ay sevgili olmadı mı? Ne çabuk ayrıldılar" diye izlediklerine yorum yapar.
Bu sırada biri ona seslenir. Tv sesinden Gülay kendine seslenenin ne dediğini anlayamaz, kumandayı alıp Tv’nin
sesini kapatır. Hediye içeri girer.
-HEDIYE: Daha bitiremedin mi? Akşam oldu. Birazdan masa hazırlanacak.
-GÜLAY: Tamam geliyorum.
Temizlik kovasını alıp odadan çıkar. Tv açık kalmıştır.
Mirza konağa gelmiş avluda oturma bölümünde oturmaktadır. Bu sırada avluya Mahmut ağa girer, Mirza'nın yanına gelir.
-MIRZA: Hoşgeldin baba
-MAHMUT AĞA: Hoşbuldum oğlum. yemeğe kadar çalışma odasında konuşalım mı biraz?
MİRZA: Olur baba isabet oldu, benimde seninle konuşacaklarım vardı.
Leyla meselesini babasına açıp İstanbul'a Leyla'nın yanına gitme niyetindedir, birlikte çalışma odasına giderler. Mahmut ağa masasına oturur. oturması için Mirza'ya hemen önünde duran koltuklardan birini işaret eder. Mirza oturur.
-MAHMUT AĞA: Restorana gitmişsin nasıl gidiyor? yetişecek mi?
-MİRZA: İyi gidiyor ama biraz daha
hızlandırmamaız gerekecek
-MAHMUT AĞA: Yapabileceğim bir şey var mı?
-MİRZA: Yok baba. daha ne yapacaksın? Ben yapmaya kalksam aylarımı alacak bir işi ellerime verdin, daha ne
isterim senden.
-MAHMUT AĞA: Mekan hakkında ne düşünüyorsun?
-MİRZA: Çok beğendim.
-MAHMUT AĞA: Buna sevindim. Aslında benim seninle konuşmak istediğim başka bir konu vardı.
-MİRZA: Dinlyorum baba...
-MAHMUT AĞA: Geçen gün sana evlilikten bahsetmştim ya...
-MIRZA: Bende seninle bu konu hakkında konuşacaktım.
-MAHMUT AĞA: Bir sevdiğin görüştüğün birisi var mı diye sormak aklıma gelmedi.
Mirza biraz çekingen biraz tedirgin, bir şeyler söylemeye çalışır. Bu sırada masanın üstünden aldığı bir kalemle oynuyordur. Stresten elindeki kalemi yere düşürür. Eğilip kalemi alır, doğrulurken gözü Tv deki görüntüye takılır. Mirza dona kalır
Mahmut ağa oğluna seslenir ama Mirza cevap vermez
Mirza... ( cevap gelmez )
Mirza... ( cevap gelmez )
Mirza... Oğlum iyimisin?
Mirza babasına bakar.
-MİRZA: Yok bir şey baba iyiyim.
-Mahmut Ağa oğlunun neye baktığnı görmek için televizyona
bakar. Mirza fırsat vermeden televizyonu kapatır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOL YANIM
RomanceBen seninle aşkı bıçak sırtında yaşadım, bıçağın kesmeyen yönünde yandıkça yandı canım Ölüm çözüm olurdu belki Ama ben seninle ne iyileştim, nede öldüm...