11. bölüm

154 14 2
                                    

Sevda üzerini değiştirir ve salona gider. Mirza salonda koltuğa oturmuştur. Oturması için Sevda'ya yanındaki koltuğu gösterir. Sevda'nın korkudan elleri titriyordur. Mirza korktuğunu fark eder. "Korkma gel otur" der. Sevda korkarak Mirza'nın gösterdiği yere oturur. Başı önündedir.
-MİRZA: Bu evliliği istemediğini biliyorum.
Sevda adeta şok olmuştur. Başını kaldırır ve korku dolu gözlerle Mirza'ya bakar.
-MİRZA: Yengenle yaptığınız konuşmayı duydum. "Durdur bu evliliği" diye yalvarıyordun.

Sevda'nın şaşkınlığı ve korkusu bir kat daha artar. Sonunun geldiğini düşünmeye başlamıştır. Mirza soğuk kanlı bir şekilde konuşmaya devam eder.
-MİRZA: Önce bir konuda anlaşalım. Bende seninle evlenmeye bayılmıyorum. Bu evliliği babam istediği için yaptım. Madem ikimizde başkaları için bu evliliği kabuk ettik, o zaman yine onlar için devam ettireceğiz. Ama kağıt üzerinde. Bizim evliliğimiz asla gerçek bir evlilik olmayacak. Bu konuda hemfikir miyiz?

Sevda evet anlamında başını sallar. Mirza'nın yanında derin bir nefes alamasada, aslında çok rahatlamıştır.
-MİRZA: Tamam o halde anlaştık.

Kaldıkları yer misafirhane olduğundan, şimdilik yatak odası dışında hiç bir yerde değişiklik yapılmamıştır. Bu yüzden evde çok sayıda yatak, yorgan ve yastık mevcuttur.

-MİRZA: Sen odada yatabilirsin diyerek Sevda'yı yatak odasına gönderir.
-SEVDA: Peki ya sen?
-MİRZA: küçük odalardan birinde yüklük olacak. Oradan yastık yorgan alırım, zaten evde çok sayıda yatak var onlardan birinde yatarım.
Sevda "Peki iyi geceler" der ve odasına gider.

Sevda odasına gider. Mirza ise yüklükten yastık ve yorgan alarak koridorun hemen sağ tarafındaki ilk odada yatar. Sevda haftalar sonra ilk defa başını yastığa huzurlu bir şekilde koyar ve yine huzurlu bir uykuya dalar.

Mirza daha önceden, kendileri evde olduğunda kapıyı çalmadan içeri girmemeleri konusunda çalışanları uyarmıştır.

Sabah olmuştır Mirza banyoda elini yüzünü yıkar. Bu sırada kapı çalar. Sevda kapıyı açar gelen Hediye'dir.
Elinde tepsi vardır. Kahvaltılarını getirmiştir. Sevda elindeki tepsiyi alır ama Hediye beklemeye devam eder. Sevda Hediye'nin beklemesine anlam veremez. Sevda'nın anlamadığını gören Hediye "çarşaf" der.
-SEVDA: Anlamadım!
-HEDİYE: Hanımım çarşafı istiyor.
Sevda hem çok utanmış hemde bir anda çok korkmuştur ve ne diyeceğini bilemez. Banyodan çıkan Mirza kapıya gelir. Sevda'nın beti benzi atmıştır.
-MİRZA: Tamam Hediye sen gidebilirsin diyerek kapıyı kapatır.

Hasan, Asiye ve İlkay kahvaltı masasındadır. Asiye diken üstündedir çünkü Sevda'yı havaalanına götürmesi için tuttuğu adam "kimse gelmedi abla" diye mesaj atmıştır. Asiye, Sevda'nın kaçmayı başaramadığını düşünür.
-ASİYE: ( iç ses ) kaçamadığı kesin ama kötü bir şey olmuş olsa çoktan kıyamet kopardı. O zaman bu sessizlik niye?
Servisin korna sesi ile Asiye kendine gelir.
-ASİYE: İlkay servisin geldi. Çabuk ol kızım.
İlkay masadan kalkar çantasını alır anne ve babasını öperek evden çıkar.
-ASİYE: Hasan, Sevda'yı arasak mı?
-HASAN: Seninde bir ayarın yok. Madem merak edecektin niye gidelim diye tutturdun?
-ASİYE: Ne bileyim sonradan pişman oldum. Yalnız bıraktık kızı orada. Bi arasana!
-HASAN: Düğün sabahı insanlar aranır mı? Ayıp olur. Hele bir kaç gün geçsin ararız.
Asiye oflar ama içi içini yer.

Hatun hanım, elinde kahvesi salonda oturuyordur. Sevda içeri girer.
-SEVDA: Beni çağırmışsınız.
-HATUN HANIM: Çarşafı vermemişsin ne demek oluyor bu?
Sevda telaşlanır ne diyeceğini bilemez.
Bu sırada Mirza içeri girer ve Sevda'nın yanına gelir. Sevda'ya dönüp dışarı çıkmasını söyler. Sevda, Hatun hanıma karşı mahçup olmuştur başını önüne eğip özür dileyerek odadan çıkar. Fakat ne konuşulacağını merak ettiğinden, dışarıdan söylenilenlere kulak kabartır.
-MİRZA: Söyle anne seni dinliyorum.
-HATUN HANIM: Çarşafı vermemiş. İstanbul'da yetiştiği belli. Buraların örf ve adetlerini bilmiyor ama sen merak etme ben ona nasıl davranması gerektiğini öğretirim.
-MİRZA: Onun bir suçu yok. Çarşafı vermesini ben istemedim.
-HATUN HANIM: Bu ne demek oluyor şimdi?
-MIRZA: Şu demek oluyor anne, bu karımla benim özelim. Kimseye açıklama yapmama yada kimseye bir şeyler ıspatlamama gerek yok. Babamın isteği üzerine evlenmiş olmam, hayatıma müdahale etmenize izin vereceğim anlamına gelmez.
Hatun hanım, Mirza'nın tavrı karşısında sinirlenir.
-MİRZA: Söylediklerim anlaşıldı diye düşünüyorum.
Sevda konuşmanın bittiğini anlar ve hızlıca oradan uzaklaşır.
Mirza ise annesinin öfkeli bakışlarını görmezden gelerek odadan çıkar. Konaktan çıkarken Hediye yanına gelir.
-HEDİYE: Ağam
-MİRZA: Efendim Hediye
-HEDİYE: Ağam dün sizi biri aradı. Bende o sırada odanızın önünden geçiyordum, çok ısrarlı arayınca belki önemli bir şeydir diye telefonu açtım. Sizi sordu. Bende nikahınızın kıyıldığını söyledim ama telefon kapandı.
-MİRZA: Tamam Hediye ben bakarım kim aramış diye.
Telefonu eline alır. Dilaver konak kapısını açar, Mirza kapıdan çıkar, telefondan arama geçmişine bakar.
Arama geçmişinde Leyla'nın numarası vardır. Mirza'nın kalbi çarpmaya başlar elini arama tuşuna götürerek geri arama yapar. Sonra kendisine gelir aramayı hemen iptal eder. Aracına biner ve oradan ayrılır. Aracı öyle hızlı çalıştırmıştır ki sabahın sessizliğinde arabanın sesi adeta sokağı inletmiştir.

SOL YANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin