Kapı açılınca Sevda testi hemen yastığının altına saklar. Kapıya doğru bakar gelen teyzesidir. Sevda'yı beti benzi atmış bir şekilde gören Fidan "neyin var?" Diye sorar
SEVDA: Yok bir şey teyze.
FİDAN: Nasıl yok bir şey? betin benzin atmış. Ne koydun sen oraya?
diyerek yastığın altına bakmaya çalışır.
SEVDA: Yok bir şey teyze. Hadi aşağı inelim. Hem sen niye gelmiştin buraya?
Diyerek konuyu değiştirir.
FİDAN: Poşetin birini aşağıda unutmuşsun onu getirdim.
Diyerek elindeki poşeti gösterir.
SEVDA: Hay Allah. Tamam teyze teşekkür ederim.
Der ve elindeki poşeti alıp diğerlerinin yanına koyar.
SEVDA: Hadi daha fazla bekletmeyelim ayıp olmasın
Sevda teyzesinin koluna girer tam odadan çıkarken Fidan komidinin üzerindeki test kağıdını görür.
Sevda'yı kenara çeker ve yastığın altındaki gebelik testini eline alır.
Sevda çok korkar
FİDAN: Bunu mu saklıyordun? Ee ne güzel bir haber bu
Sevda'ya sarılır. Sevda ne olduğunu anlamamıştır.
FİDAN: Canım bu saklanacak şey mi? Herkes duymalı bu haberi. Mirza test yapacağını biliyor muydu?
Sevda kendine gelir
SEVDA: (iç ses) Tabi ya
Sevda rahatlar teyzesinin elinden testi alır.
SEVDA: Teyze, Mirza bilmiyor. Şimdilik sende kimseye söylemezsen sevinirim.
FİDAN: Neden? Yoksa istemiyor musun?
SEVDA: Hayır ondan değil. Sadece beklemediğim bir durumdu çok ani oldu. Önce kendimi alıştırsam iyi olacak. Sende şimdilik kimseye bir şey söyleme lütfen!
FİDAN: Tamam canım sen nasıl istersen.
SEVDA: Hadi aşağıya inelim. Masa hazırlanmıştır bile, bekletmeyelim.
Diyerek teyzesinin koluna girer ve onu odadan dışarı çıkartır.
Avluda masa hazırlanmış herkes masadadır.
SEVDA: Kusura bakmayın geciktik
FİDAN: Kendisini iyi hissetmiyor
Hatun Hanım, Sevda'nın yüzüne bakar. Yüzündeki solgunluk farkedilmeyecek gibi değildir.
HATUN HANIM: Sevda kızım istersen odana çık. Gülay yemeğini oraya getirsin.
SEVDA: Teşekkür ederim. Burada sizinle yemek istiyorum.
" Burada sizinle yemek istiyorum" bu cümle adeta Mahmut Ağa ve Hatun Hanım'ın ruhunu okşamıştır. Gurur duyarlar ve bu gurur yüzlerine yansır.
DİLBA: (iç ses) bizimle yemek istiyormuş... yalaka. Dur ama ben senin ipini çekeceğim bekle sen.
Sevda bu cümleyi yalakalık olsun diye değil, masadakileri beklettiğinden gönül almak için söylemiştir.Mirza ofiste, döner sandalyede oturmuş iki eli başının arasındadır. Telefon çalar arayan Yılmaz dır. Mirza telefonu açar.
MİRZA: Evet
Mirza canı sıkkın olduğu zaman telefonu böyle açardı.
YILMAZ: Evet hımmm. Anlaşılan başımız dumanlı
MİRZA: Hiç sorma. İsviçre'nin alp'lerinde gibiyim. Sanki o sis başıma çökmüşte dağıtamıyordum.
YILMAZ: Anlaşıldı. Ben dağıtmaya geliyorum o zaman bekle
Der ve telefonu kapatırlar.
Yaklaşık yarım saat sonra Yılmaz, ofise gelir kapıyı açar. Mirza sandalyeye yaslanmış ayaklarını masanın hemen yanındaki çekmecelerin üzerine uzatmış gözleri kapalıdır. Yılmaz içeri girmeden kapıdan seslenir.
YILMAZ: Vaaay birileri terapi almak için moda girmiş bile
Espirili bir dili vardır.
Mirza gözlerini açmadan eliyle Yılmaz'a girmesi için işaret eder. Yılmaz gülümseyerek içeri girer masanın hemen karşısındaki sandalyelerden birine oturur ve ayakalarını ortadaki sehpaya uzatır.
Doktormuş gibi bir tavır alıp ciddi bir moda girerek sorar.
YILMAZ: Evet sizi dinliyorum. Cumartesi günü neden hala eve gitmeyip burada olduğunuzu anlatmakla başlaya bilirsiniz mesela
MİRZA: Kafa dinliyorum
Gözleri hala kapalıdır.
YILMAZ: O dediğin şey evde daha iyi oluyor diye biliyorum.
MİRZA: Oğlum iki dakika kafa dinleyelim dedik. Geldin kafa bırakmadın.
YILMAZ: Tamam işte bende eve git kafa dinle diyorum.
MİRZA: Eve gitmek istemiyorum.
YILMAZ: Orasını anladım. Günlerdir buradasın da niye?
MİRZA: Evde rahat olamıyorum
YILMAZ: Neden?
MİRZA: Evde, evli olduğum ama aslında evli olmadığım biri var. Sence yeterli değil mi? Cümleyi kurarken bile ne kadar saçma geliyor. Nasıl saçma bir durumun içindeyim anla işte. Birde evdekiler anlayacaklar diye ödüm kopuyor.
YILMAZ: Eve gitmemen sence daha çok şüphe uyandırmaz mı?
MİRZA: İnsanın sevmediği biriyle evliymiş gibi rol yapmasının ne demek olduğunu biliyor musun. Sevmek şöyle dursun, tanımıyorum bile
YILMAZ: Oğlum yokmu bu kızda hoşuna giden bir şeyler.
Mirza'nın yüzünde sinsi bir gülümseme belirir.
MİRZA: Olmaz mı? Utandığında sakarlık üstüne sakarlık yaptığını görmek acayip eğlenceli. Sinirlendiğinde üzerime diktiği bakışlarını görmen lazım
YILMAZ: Hımm... eğlenceli diyorsun yani
MİRZA: Aynen öyle
Bir an durgunlaşır.
MİRZA: Sinirli görünmeyi bile beceremeyecek kadar naif aslında
YILMAZ: O zaman birazda onun açısından bakamya çalış. Eminim o da içinde bulunduğu durumdan memnun değildir. Ayrıca sen eve gitmediğin için zorlanıyor da olabilir. Düşünsene birisi kocan niye yanında değil diye sorsa verecek cevabı yok.
Mirza sessizdir.
YILMAZ: Şimdiye kadar kimse bir şey söylemediği için şanslı sayılırsın ama böyle devam ederse yakında sorgulamaya başlarlar.
MİRZA: Yani ev beni bekler.
YILMAZ: Aynen
Mirza olduğu yerden kalkar sandalyenin arkasına astığı ceketini alır.
MİRZA: O zaman ben kaçar. Sen kapatırsın.
Derken Masanın üzerinden aldığı anahtarı Yılmaz'a atar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOL YANIM
RomanceBen seninle aşkı bıçak sırtında yaşadım, bıçağın kesmeyen yönünde yandıkça yandı canım Ölüm çözüm olurdu belki Ama ben seninle ne iyileştim, nede öldüm...