5 DAKİKA ÖNCE
Mirza konağın merdivenlerindedir birden avluda gezen Sevda'yı fark eder.
-MİRZA: Bak sen nerden nereyeKarşısında gördüğü kız, İstanbul'da kaza yaptığı küçük hanımdır. Bir süre onu izler. Sevda etrafı incelemekle okadar meşguldür ki Mirza az ilerideki basamağı fark etmeyeceğini anlar ve hızlıca merdivenlerden aşağı iner. Beklediği olur, Sevda basamağı fark etmez ayağı takılır ve tam düşeceği esnada Mirza kolundan tutup Sevda'yı yukarı doğru kaldırır.
MİRZA: Dikkat et küçük hanım dalgınlığın mazereti olmaz biliyorsunuz.
Der ve göz kırpar. Niyeti, İstanbul'da kaza yaptıklarından Sevda'nın kendisine söylediği sözü hatırlatmaktır.Karşısında bay ukalayı gören Sevda çok şaşırır. Duyduğu söz karşısında ne diyeceğini bilemez. Mirza, Sevda'nın yanından ayrılıp konak kapısından çıkar. Bu kez Sevda, Mirza'nın ardından bakar
-SEVDA: Ukala
Sadece bunu söyleyebilir.Sadakat hanım ve Yunus kahya koşarak Sevda'nın yanına gelirler. Dilba kibirli bir şekilde merdivenlerden aşağı inip Sevda'nın yanına gelir. Hemen ardından Hatun hanımda yanlarına gelir.
-HATUN HANIM: Hoş heldin kızım.
-SEVDA: Hoş bulduk efendim.
Çekingen bir tavırı vardır.
Hatun hanım, Sadakat'e döner ve " diğerleri nerde" diye sorar. Sadakat onların Kevser hanımların konağına gittiğini söyler. Hatun hanım Sevda'ya döner ve yolculuklarının nasıl geçtiğini sorar.
-SEVDA: İyi geçti
-HATUN HANIM: Yorgunsan odanı göstersinler diğerleri gelene kadar biraz dinlenirsin.
Sevda dayısı gelmeden içeri geçmek istemez ve dayısını beklemek istediğini söyler.
-HATUN HANIM: Tamam kızım nasıl istersen.
Bu konuşmalar yapılırken Dilba da, Sevda'yı baştan aşağı süzmektedir.Konak kapısı açılır. Mahmut ağa, Hasan, Asiye, İlkay içeri girerler. Hatun hanım misafirlerini güler yüzle karşılar. Önce tanışıp biraz muhabbet ederler sonra dinlenmeleri için odakarına çekilirler.
Mutfakta akşam yemeği için hazırlıklar yapılıyordur. Sadakat hanım mutfağa girer.
-HEDİYE: Abla gördün mü gelin hanımı güzel mi?
-SADAKAT: Çok güzel, çok zarif tıpkı rahmetli annesi Narin gibi.
Dilba kapı eşiğinden gizlice mutgakta konuşulanları dinliyordur.
-HEDİYE: Sen tanıyormuydun ablan annesini?
-SADAKAT: Tanıyorum tabi sonuçta ağamın teyzesinin kızıydı. Konağa çok sık gelir giderdi. Çok akıllı, çok güzel, ince düşünceli ismi gibi narin bir kızdı. Gelin hanımı karşımda görünce sanki annesini görmüş gibi oldum. Annesine çok benziyor. İnşaAllah kaderi benzemez.Dilba, Narin'in daha fazla konuşmasına fırsat vermemek için mutfağa girer.
-DİLBA: Bir saat önce kahve istemiştim hala yok ortada, tabi dedikodudan kahveye sıra gelmemiştir.
Diyerek milleti azarlamaya başlar
Sadakat özür dileyerek "hemen kahvenizi hazırlıyorum" der.
-DİLBA: Gerek yok suyla ilaçlarımı getirin bana
Diyerek mutfaktan çıkar.Mirza, Yusuf'u odasına çağırır. Günlerdir hesaplarda incelediği para kaçağının kaynağını bulmuştur. Otellerin mutfaklarında kulkanılan malzemeleri 1. Kalite gibi gösterip faturalandırılmış, halbuki mutfakta kullanulan malzemeler 4. hatta 5. kalite ürünlerdir. Arafaki fiyat farkı ise bir adamı zengin edecek kadar çoktur. Mirza bulduklarını ve dosyaları Yusuf'a gösterir. Yusuf gördükleri ve duydukları karşısında adete şok olur.
Mardin'in en köklü aşiretini soymaya kim cesaret edebilirdi.Konakta akşam olmuştur misafirler ,Mahmut ağa,Hatun hanım ve Bahar yemek masasındadır. Mahmut ağa, Hatun hanıma doğru kafasını uzatıp kısık bir sesle Dilba'yı sorar. Hatun hanım aynı şekilde kosok bşr seale çaktırmadan cevap vermeye çalışır.
-HATUN HANIM: Başı ağrıyormuş odasında yiyecekmiş
-MAHMUT AĞA: Yusuf'la Mirza peki
-HATUN HANIM: Şimdi aradım yoldalarmış geliyorlarmış.
Bu sırada Yusuf ve Mirza konak kapısından içeri girerler.
Karışısında Mirza'yı gören Sevda tekrar şaşırır. Konak avlusunda karşılaştıklarında onu eve gelen bir misafir zannetmiştir. Şimdi ise evin iki oğlundan biri olduğunu öğrenir ama nedense evleneceği kişinin o değil de Yusuf olduğunu zanneder.
İçinden " Yok artık bizim ukala kaynımız çıktı bak sen işe" der.
Yusuf ve Mirza misafirlerin yanına gelir şirkette çok önemli işleri olduğunu bu yüzden onları karşılayamadıklarını söyler ve üzgün olduklarını dile getirirler. Misafirlerle görüştükten sonra masaya otururlar.
Masada Fidan ve kızı İnci için ayrılmış iki boş sandalye vardır. Mirza bu sandalyelere bakarak gelin adayının daha masaya gelmediğini yada bir şey için masadan kalktığını düşünür. Nerden çıkacak diye bir tataftanda çaktırmadan etrafa göz gezdirir. Evleneceği kişinin Sevda olduğunu anlamadığı gibi birde onu baldızı zannetmiştir. Taki Mahmut ağa Sevda ile konuşana kadar.
-MAHMUT AĞA: Sevda kızım yorgun görünüyorsun dinlenemedin mi?
-SEVDA: Çok iyi dinlendim, çok teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOL YANIM
RomanceBen seninle aşkı bıçak sırtında yaşadım, bıçağın kesmeyen yönünde yandıkça yandı canım Ölüm çözüm olurdu belki Ama ben seninle ne iyileştim, nede öldüm...