Sabah olmuştur. Hatun hanım, Dilba'nın odasındadır, Dilba ise yatağında oturur. Hatun hanım elindeki kıyafetleri yatağa Dilba'nın önüne atar.
-HATUN HANIM: Kalk üzerini giy abin seninle konuşmaya gelecek.
Dilba söylenilenleri kaale almadan yatağında oturmaya devam eder. Mahmut ağa içeri girer, yatağın yanındaki berjere oturur.
-MAHMUT AĞA: Bu seninle son konuşmam.
Daha önce seni uyardım ama sen dikkate almadın. Sen istesen de istemesen de Sevda artık bu evin gelini. Kendini buna alıştırsan iyi edersin.
- DİLBA: Böyle bir şeyi asla kabul etmem etmeyeceğim.
-MAHMUT AĞA: Sen bilirsin onlarla bu evde yaşayamam diyorsan seni zorlayamam.
Dilba şaşkınlıkla bakar abisinin suratına
-DİLBA: Nasıl yani?
-MAHMUT AĞA: Seni Maraş'a halamın yanına göndeririz belki orada daha rahat edersin hem halamda yalnızlıktan dert yanıyordu , halama arkadaş olursun.
-DİLBA: Onlar için beni kovuyorsun yani. Senin gözünde değerim bumu?
-MAHMUT AĞA: Ben kimseyi kovmuyorum sana seçenek sunuyorum
Diyerek oturduğu koltuktan kalkar. Bu sırada elinde tepsi ile Gülay kapıdan içeri girer
-MAHMUT AĞA: O tepsiyi aşağıya götür. Dilba bizimle masada yiyecek
der ve odadan çıkar.
Dilba abisinin ardından bakar
-HATUN HANIM: Aklını başına topla abini duydun. Söylediğini yapar biliyorsun onu bu kararı uygulamak zorunda bırakmaYusuf ve Mirza şirkettedir. Hesap açıklarından sorumlu olan kişiyi bulmuşlardır. Bütün yollar muhasebe müdürü Ahmet beye çıkar fakat her ikiside Ahmet beyin böyle bir şey yapabileceğine ihtimal vermez.
-YUSUF: Ahmet bey yıllardır şirketimizde çalışır böyle bir şeyi yapacağına ihtimal bile veremiyorum
-MİRZA: Zaten böyle büyük bir vurgun onun çapında birinin yapabileceği bir şey değil. Hem bukadar parayı şirketten sızdıracak kadar akıllı olan biri arkasında bu kadar iz bırakacak kadar aptal olamaz. Bu işi yapanlar belli ki onu hedef almışlar.
Bu sırada muhasebede stajyer olarak çalışan Rıfat kiminle konuştuğu bilinmeyen bir telefon görüşmesi yapar.
-RIFAT: Sanırım anladılar. Mirza bey bir haftadır dosyaları inceliyor. Bütün suç Ahmet abinin üstüne kalacak. Yazık Ahmet abinin ne suçu var? Nasıl sakin olayım yok yere hırsız damgası yiyecek adam. Odaya birisi girer Rıfat telefonu kapatmak zorunda kalır.Bu gün düğün eksikleri için alış verişe çıkılacaktır bu yüzden Fidan da erkenden gelmiştir. Birazdan kahvaltı masasına oturulacaktır. Fidan kahvaltıya geçmeden Sevda ile konuşmak ister ve odasına gider. Sevda yeni tanıdığı teyzesine nasıl davranacağını bilemez tebessüm etmekle yetinir.
Fidan çantasından küçük bir kutu çıkartıp Sevda'ya verir. Sevda kutuya bakar.
-SEVDA: Nedir bu?
-FİDAN: Önce aç istersen
Sevda kutuyu açar içinden bir kolye çıkar. Sevda kolyeye bakar
-SEVDA: Bana mı?
-FİDAN:Evet sana.
-SEVDA: Teşekkür ederim Çok değerli bir şeye benziyor.
-FİDAN: Bunu sana ben almadım canım. Bu sana annenin hediyesi
Sevda'nın gözleri dolmuştur.
-FİDAN: Annen hastanedeyken gizlice onu görmeye gitmiştim. Yoğun bakımdaydı zar zor izin alarak yanına girdim. Çok zor konuşuyordu bana sadece "bu kolyeyi kızlarıma ver."
Diyebildi ve bir daha açmamak üzere gözlerini kapattı.
Anlatırken Fidan'ın gözleri dolar ve odadan çıkar.
Kolye Sevda'nın avuçlarının içindedir avuçlarını açar ve kolyeye bakar kendini daha fazla tutamaz ve kolyeyi sıkı sıkı göğsüne bastırırken hıçkırıklara boğulur.Konak halkı ve misafirler kahvaltı masasındadır. Fidan'ın verdiği kolye Sevda'nın boynundadır. Mahmut ağa, Hatun hanıma Mirza ve Yusuf'u sorar.
Hatun hanım şirkette toplantıları olduğu için erken çıktıklarını söyler. Bu sırada Dilba merdivenlerden iner herkes şaşkın şaşkın Dilba'ya bakar. Dilba yanlarına gelir ve İlkay'ın yanındaki boş sandalyeye oturur. Mahmut ağanın keyfi yerine gelmiştir yüzü güler.
-DİLBA: Afiyet olsun
Masadakiler sağol derler.
-MAHMUT AĞA: Hasan biz seninle şirkete gidelim. Hanımlarıda Dilaver çarşıya götürür.
-HASAN: Olur ağam.
Birlikte kahvaltı yapılır. Kahvaltıdan sonra Mahmut ağa ve Hasan birlikte konaktan çıkarlar. Onların ardından alış verişe gitmek için bayanlarda konaktan çıkar.
Nihayet çarşıya gelirler. Hatun hanım mağazalardan en pahalı ürünleri alır. Çantasından çıkarttığı deste deste paraları hiç çekinmeden harcar. Mağaza çalışanlarına bile yüklü miktarlarda bahşişler verir. Bir ara Sevda'yı kenara çeker.
-HATUN HANIM: Almak istediğin bir şey olurda bizden çekinirsen bu para yanında dursun istediğini alırsın diyerek Sevda'ya 2 deste para verir. Sevda almak istemez ama Hatun hanım parayı zorla çantasına koyar. Dükkan dükkan gezip alış veriş yaptıktan sonra akşam bitkin bir şekilde konağa dönerler. Kendilerini konak avlusuna atan kadınların hepsi ayrı bir yere oturup ayaklarını ovışturmaya başlar.
-ASİYE: Ayaklarıma kara sular indi.
-HATUN HANIM: Al bendende o kadar
-ASİYE: Duş alıp biraz uzanacağım.
-HATUN HANIM: Tabi tabi siz dinlenmenize bakın, yemek saati geldiğinde kızlar size haber verir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOL YANIM
Любовные романыBen seninle aşkı bıçak sırtında yaşadım, bıçağın kesmeyen yönünde yandıkça yandı canım Ölüm çözüm olurdu belki Ama ben seninle ne iyileştim, nede öldüm...