2.Bölüm

429 18 2
                                    

"Babacığım"
Diyerek hemen babama sarıldım.
Babam hemen "Seni karakollardan toplar olduk. Napıyorsun sen? Rezil edeceksin bizi"
Demeye başladı.

"Hanımefendi burayı imzalayıp çıkabilir"
Dedi sorguya giren polis. Kağıdı imzalayıp hızlıca çıktım odadan. Arabaya binince babam yanıma oturup şöföre gitmemizi söyledi
Gidene kadar hiç konuşmadık. Evimize pardon köşkümüze geldiğimizde hızlıca merdivenleri çıkıp odama girdim. Kiöseyle konuşamazdım. O sırada içeri Gökçe girdi.
Gökçe:Eylül noldu?
Eylül:Ya şoför yolun ortasında bıraktı beni. Bende kenarda bir çocuk gördüm çocuğun yanına gittim kaybolmuş polise götürmek için arabaya bindiricekken polisler gelip yaka paça götürdüler.
Gökçe:Ay yok artık. Ee naptın orada?
Eylül:Sorguya aldılar çok yakışıklı bir polis vardı.
Gökçe:Adı ne?
Eylül:Ali ama soyadını bilmiyorum.
Gökçe:Yarın gidelim o zaman
Eylül:Olur ama abim
Gökçe:O hiçbir şey yapamaz hadi ya lütfen
Eylül:Tamam gideriz.
Gökçe:O zaman ben çıkıyım sende dinlen

Gökçe çıktıktan sonra üstümü değiştirip yatağıma yattım. Güzel bir uyku uyudum.

Sabah uyanıp üstümü giyindim.

Kahvaltıdan sonra Gökçenin şoförüyle karakola geldik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kahvaltıdan sonra Gökçenin şoförüyle karakola geldik. Kapıdan girmeden magazinciler etrafımızı sardı.
Eylül:Arkadaşlar lütfen çekilin buraya sadece bir arkadaşımızı görmeye geldik.
X:Arkadaşınız karakola mı düştü?
Gökçe:Ay hayır tabikide. Arkadaşımız polis o yüzden geldik.

Magazincileri ittirip içeri girdik. Kenardan geçen bir polisi durdurduk
Eylül:Pardon Ali komiser nerede?
Polis:Ben haber vereyim.

Polis:Komiserim ziyaretçiniz var.
Ali:Annem mi yine?
Polis:Yok, yani sanmam. Genç iki tane kız.
Ali:Allah Allah tamam gönder odama gelsinler.

Polis:Komiserim sizi odasında bekliyor şurada odası.
Polisin gösterdiği odaya gelip kapıyı açıp girdim.
Ali:Sizde kapı çalma gibi bir adet yok sanırım.
Eylül:Ay pardon. Her neyse ya dün fark ettim ki biz düzgün bir tanışma yaşamadık. O yüzden geldim.
Ali:Peki düzgün bir tanışmaya ne gerek var.
Eylül:Ya niye bu kadar sertsin? Daha sonra da konuşuruz diye diyorum.
Ali:Konuşmayız.
Eylül:Ee şey bu benim kardeşim yani ikizim Gökçe
Ali:Ali
Eylül:Ali sen hep böyle sert misin? Hayır ben bak ben Eylül Acar buraya ayağına kadar gelmişim değerini bilsene.
Ali:Sana daha öncede söyledim soyadını çıkarınca geriye hiçbir şey kalmayan insanlarla sıkı fıkı olmaya gerek yok. Şimdi benim görevim var.

Diyip odadan çıktı. İyice sinirlenmeye başladım.
Gökçe:Bu ne ya? Tamam yakışıklı falan da yok yani.
Eylül:Gökçe hadi gidelim.
Kalkıp odadan çıktım topuk tıkırtılarım bütün karakolu kaplarken karakoldan çıkıp arabaya bindik. Bir kafeye oturduk. Elime hemen telefonu alıp araştırmaya başladım.
Gökçe:Napıyorsun?
Eylüş:Stalk
Gökçe:Kimi? Polisi mi?
Eylül:Evet... Oha şuna bak
Gökçe:Ünlü mimar Selda Göktürk'ün oğlu polis oldu.
Eylül:Bunlar babamın ortakları değil mi?
Gökçe:Ta kendileri.
Eylül:Demek zenginsin Ali Göktürk.
Gökçe:Niye taktın bu adama bu kadar?
Eylül:Çünkü hiçbir erkek bana karşı koyamaz. Bu bir başka ve ben onu elde etmek istiyorum.
Gökçe:Eylül yapma bak ortağımızın oğluymuş zaten.
Eylül:Ne güzel işte daha yakınız.
Gökçe:Sen delirmişsin.
Eylül:Kim delirecek görücez.

Tesadüf-BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin