Bölüm 10

241 18 5
                                    

Uyandığımda Ali yoktu. Aşağa indiğimde hiçbir yerde olmafığını fark edip aradım.
Ali:Efendim
Eylül:Ali neredesin?
Ali:İşim var sonra ararım
Eylül:Ali yaralısın neredesin sen ya
Ali:Ya sanane Eylül! Beni bu kadar düşünmeyi bırak!
Eylül:A-Ali
Kapatmıştı. Gözyaşlarım akmaya başlamıştı bile. Gözlerimi silip koltuğa oturdum.

Ali:İşte böyle Can
Can:İnanmıyorum ya. Hadi Selda teyze ve Müfit amcayı anlarım da Handeyle Fırat nasıl yaptı bunu?
Fırat:Neyden bahsediyorsunuz bakalım? Kim napmış?
Can:Se-
Ali:Ben kalkıyorum kardeşim sonra görüşürüz
Fırat:Ali dur konuşalım
Ali:Neyi konuşucaz Fırat Eylülü nasıl kırdığını mı?
Fırat:Oğlum sen ne zamandan beri Eylülü bu kadar önemser oldun
Ali:Sanane lan
Fırat:Doğruyu söyle yoksa seviyor musun?
Ali:Saçmalama Fırat. Onu anne babası bize emanet etmişti siz onu kırdınız. Bana kızım nasıl diye sorsalar ne diycem o insanlara.
Fırat:Görücez onu. Hadi şimdi git lan!

Ali hızlıca çıkıp arabaya bindi. Her zaman çıktığı tepeye çıkıp boğazı izlemeye başladı.
Ali:Niye ağzını burnunu dağıtmadım ki gerizekalının. Haklı mı peki Ali? Sen Eylül'ü seviyor musun? Öff saçmalama lan. Napıyorum ben kendi kendime konuşmaya başladım yine ya.

Arabaya binip eve gitti.

Ali gelince ayağa kalktım.
Eylül:Hoşgeldin
Ali:Hoşbuldum
Eylül:Masada yemek var. Seni beklerken soğumuştur ısırıt yersin.
Ali:Eylül bir sorun mu var?
Eylül:Hiç sorun yok! Hiçbir sorun yok. Ne olucak ki? En fazla bana haber vermeden çıkıp gidiyorsun sorunca düzgün cevap alamıyorum. Üstüne azar işitiyorum başka bir sorun yok!
Ali:Neden taktın ki bu kadar he? Neden? Ayrıca ben sana hesap vermek zorunda değilim sen benim sadece formaliteden karımsın bunu unutup gerçek karımmış gibi davranmayı kes Eylül Acar.
Eylül:Öyle mi? İyi sen yaralı halünle ne bok yersen ye. Benden bu kadar! Artık serbestsin Ali Göktürk.

Kapıyı kapatıp çıktım evden.Hava kapalıydı ama takmadan yürümeye başladım. Bir anda kolumdan tutulup çevrildim.
Karşımda Ali vardı.

Ali:Nereye?!
Eylül:Sanane. Sen niye benim nereye gittiğimi önemsiyorsun.
Ali:Saçmalama gir şu eve
Eylül:Asla!
Ali:EYLÜL KIZDIRMA BENİ!
Eylül:Kızarsan naparsın döver misin?
Ali:Ya anlasana ben sana değer veriyorum ve böyle gitmene izin vermem
Eylül:Değerin sende kalsın

Dönüp yürümeye devam edecekken Ali yine tutup kendine çevirdi. Hızlı çevirdiği için ona çarparak durmuştum. Ve şuan çok yakındık. Gözgöze gelince konuşmaya başladı.
Ali:Gitme
Eylül:Niye gitmemi istemiyorsun?
Ali:Çünkü..
Eylül:Çünkü?
Ali:Ailen seni bana emanet etti.

Bakışlarımı gözlerinden çekip ondan uzaklaştım. Sonrada arkama bakmadan eve geri döndüm. Kapıyı sertçe kapatıp odama geçtim. Yatağa oturup düşünmeye başladım. Acaba fazla mı değer veriyordum?

Gece aşağıdan gelen sesle uyandım. Kapının arkasına geçip ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Bana bak lan ona dokunmayacaksın"
"Ona dokunursan seni gebertirim"

Ne olduğunu anlamamıştım.
"Eylüle zarar veremezsin"
Ben olanları dinlerken birden kapı açıldı ne yapacağımı şaşırmış korkuyla karşımdaki adama bakarken adam kolumdan zorla beni aşağı indirdi.
Eylül:Ali?
Ali:Bıraklan onu dokunma ona şerefsiz!

Ali söylediklerinden sonra yüzüne yumruk yedi. Yüzü zaten kanlar içindeydi. Yerlere hep damla damla kan akıyordu. Ben ağlarken adamlar bizi zorla arabaya bindirip bir yere götürdüler.

Gözümü açtığımda bağlı bir şekilde sandalyede oturuyordum. Ama Ali yoktu. Sonra bir adam gelip konuşmaya başladı.
X:Ali senin neyin?
Eylül:Hiçbir şeyim
X:Ama evlisiniz
Eylül:Formaliteden
X:Yani o şuanda içerde ölse umrunda olmaz.
Korkuyla gözünün içine baktım adamın.
X:Konuş!
Eylül:O-

"Kaldır ellerini polis"
Duyduğum sesten sonra derin bir nefes verdim. Polisler adamları götürürken başka bir polis gelip ellerimi çözdü.
Eylül:Ali? Ali nerede?
Polis:İçeride

Hemen koşarak diğer odalara baktım. Son girdiğim odada Ali polislerden biriyle konuşuyordu.
"Ali!"
"Eylül"
Koşarak Aliye sarıldım. Ve ağlamaya başladım.
Ali:Şş tamam geçti geçti canım. Bak iyiyiz ikimizde geçti.
Eylül:Bana Ali ölse umarunda olur mu diye sordular Ali. Çok korktum sana bir şey yapacaklar diye. Çok korktum.

Hıçkırıklarımın arasında zar zor konuşmuştum. Ali beni öyle görünce kafamı tekrar göğsüne yasladı.
Eylül:K-Kimdi onlar?
Ali:İhaleyi elinden aldığınız şirket
Eylül:Seninle dertleri ne?
Ali:Benimle değil seninle.
Eylül:Ama seni öldürecekle-
Ali:Senin canını acıtmak için.

Geriye çekilip yüzümü avuçlarının arasına aldı. Polisler olduğumuz odadan çıkmıştı. Ali gözyaşlarımı sildi. Gözlerimin içine bakmaya başladı. Gözleri dudaklarıma kayınca bana yaklaşmaya başladı. Bende parmak ucuma çıkarak ona yaklaştım. Dudaklarımız birleşecekken odanın kapısı açılınca hemen ayrıldık. Ali derin bir nefes alıp kapıya döndü.
Ali:Ne var Görkem?
Görkem:Komiserim gittmemiz lazım artık
Ali:Tamam siz bize bir araba bırakın gidin biz geliyoruz peşinizden.
Görkem:Tamam komiserim

Adının Görkem olduğunu öğrendiğim polis kapıyı kapatıp odadan çıktı.
Ali:Ya bu nasıl zamanlama ya?
Eylül:Ali sakin ol
Diyip gülümsedim. Ali hızlıca yanıma gelip bana tekrar yaklaşmaya başladı.
Eylül:A-Ali?
Ali:Lütfen sus
Bir şey söylemek için dudaklarımı araladığımda Alinin söylediğiyle geri kapattım.
Ali:Neden bilmiyorum
Daha çok yaklaştı bu sefer ben yaklaşmamıştım. Tam o sırada yine kapı açılınca bu sefer Ali kolunu omzuma atıp beni yanına çekti.
Ali:Yine ne var Görkem!
Görkem:Aracın anahtarını getirdim komiserim
Ali:İyi ver çık hadi gidin artık
Gözlerimi iyice açıp Aliye baktım.
Görkem:Emredersiniz komiserim
Anahtarı verip çıktı.
Ali:Bunun zamanlamasına ben
Eylül:Gidelim mi artık?
Ali:Tamam gidelim hadi.
Elimi tutup yürümeye başlayınca şaşkınlıkla durdum.
Ali:Ne? Kızım bizi gerçek evli sanıyorlar ya dışarıda böyle artık.
Eylül:Hm anladım.
Arabaya binip karakola gitmeye başladık.
Ali:İyi misin?
Eylül:Hı hı
Ali:Bana yalan söyleme
Eylül:Y-Yo yalan söylemiyorum
Ali:Eylül
Eylül:Kaçırılan bir insan ne kadar iyi olabilirse o kadar iyiyim oldu mu?
Ali:Oldu!

Hiç konuşmadan karakola geldik. İfademizi verip eve gittik. Kapıdan girerken Ali yine söylenmeye başladı.
Ali:Hep böylesin hep aynı
Eylül:Naptım ya ben?
Ali:Konuşmadın yol boyunca!
Eylül:Canım istemedi
Ali:Neyi canın istiyor ki zaten senin!
Eylül:Sesini yükseltme!
Ali:Eylül zaten sinirliyim kalbini kırıcam lütfen çık yat
Eylül:Kalbimi-Neyse ya bilmesen de olur
Ali:Neyi? Eylül neyi?
Ben merdivenden çıkarken Ali de peşimden gelmeye başladı. Merdivenin başında kolumdan tutup duvara yasladı.
Ali:Neymiş o bilmesem de olacak olan şey?
Eylül:Bilmesen de olacaksa bilme
Ali:Eylül!
Eylül:Ne ya ne? Ne istiyorsun benden!?
Gözleri dudaklarımı bulunca dudaklarımın kenarları istemsiz bir şekilde kıvrıldı. Ali bu sefer yavaş yavaş yaklaşmak yerine direkt dudaklarımızı birleştirdi. Bir elini duvara yaslerken diğerini bel boşluğuma yerleştirdi. Bende bir elimi yüzüne diğer elimi de boynuna yerleştirdim. Bir süre sonra ayrılınca sırtımı duvara yaslayıp Alinin gözlerine baktım.
Ali:Aşağıda söylemediğin şey ne Eylül?
Gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Sonra aklıma 6 ay sonra boşanacığımız gerçeği geldi. Bizimki gerçek bir evlilik değildi. Ve ağzımdan şu kelimeler döküldü.

Eylül:Kalbimi kırmak için önce sahipi olman gerekiyor
Ali:N-Nasıl yani?
Eylül:Kalbimi sadece kalbimdeki kişi kırabilir demek. Ve kalbimdeki kişi sen değilsin başkası demek.

Yüzündeki bütün ifadeler silindi. Gözümün içine baktı ve hiçbir şey söylemeden odasına girdi.

Tesadüf-BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin