Bölüm 5

50 7 7
                                    


Simsiyah ve gösterişli spor arabamdan inerek önümdeki kocaman malikaneye baktım. Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra eve ulaşabilmek için bir üç dakika daha araba sürmem gerekmişti. Derin bir nefes alarak etrafa bakındım.

 Kapıya doğru çıkan mermer merdivenlerin başladığı ve beyaz çakıltaşlı yolun bittiği yerin iki yanında devasa kükreyen aslan heykelleri vardı. Aslan heykellerini geçtikten sonra çıkılan, kirden yoksun bembeyaz merdiven güneşin altında parlıyordu. Merdivenin sonunda Gri, kocaman, siyah tokmaklı kapı en az üç metre yüksekliğindeydi. Evin beyaz boyalı dış duvarlarında gözlerimi gezdirerek kir arasam da bulamadım. Çakıltaşlı yolun öbür ucu arka bahçeye doğru ilerleyerek bir patika oluşturuyordu. Patikanın sonunda ise yemyeşil çimleri yeni kesilmiş dümdüz, kocaman bir bahçe vardı. Babaannemin dobermanı bahçeden beri koşarak yanıma geldi. Beni tanıdığı için heyecanla havlayarak bacaklarıma dolandı. Yere çökerek simsiyah kürkünü okşayıp kulaklarının arkalarını kaşıdım. Ace benim çocukluğumda alındığı için beraber büyümüş sayılırdık. 

"Selam oğlum. N'aber?" 

Sanki sorumu anlamış gibi havlayarak cevap verdi. Bana gösterdiği sivri dişlerine bakarak gülümsedim. Kulaklarının arkasını kaşımaya devam ederek onunla konuştum.

"Demek iyisin ha? Aferin benim yakışıklı oğluma." Yüzüme doğru atılarak yanağımı yaladı. Bu hareketine gülerek geri çekildim. 

"Sen beni mi özledin şimdi? Evet, evet bende seni özledim oğlum. Gel de beraber annenin yanına gidelim. Ne dersin?" 

Çöktüğüm çakıltaşı yoldan kalkarak son kez Ace'in kulaklarını kaşıdım. Ace bana gözlerinde bir merakla baktı. Benim kapıya doğru ilerlediğimi görünce sessiz bir şekilde yanımda yürümeye başladı. Kocaman gri kapının önüne gelerek zili çaldım. Kapının açılmasını beklerken Ace'e bakarak göz kırptım. Beni gördüğüne çok sevindiği gözlerini benden ayırmamasından ve kuyruğunu sallamasından anlaşılıyordu. Bu hali beni gülümsetti. 

Kapı evin hizmetlisi tarafından açılarak içeri girmemiz için tutuldu. Hizmetli sade beyaz gömlek ve siyah kalem pantolon giyinmişti. Saçları ensesinden ufak bir topuz yapılmıştı ve yüzündeki makyaj oldukça sadeydi. 

"Hoş geldiniz Gece hanım. Esma hanım sizi salonda bekliyor." Montumu üzerimden alarak vestiyere astıktan sonra Ace ve bana salona kadar eşlik etti. Babaannem her zamanki bakımlı haliyle en sevdiği koltuğuna oturmuş, gazetesini okuyordu.  Çeşitli estetik operasyonlarla yaşlanmanın getirdiği istenmeyen faktörleri önlemişti. Yaşlanmaya tahammülü olmayan bu kadına baktım.Cildi gergin ve bakımlıydı. Şekillendirerek güzel bir topuz yaptığı beyaz saçları, şeftali renginde sürdüğü ruju ve kahverengi farıyla her zaman yaptığı makyajıyla güzel duruyordu. Giydiği siyah ipek gömlek, siyah kot pantalonu, ve toplu ayakkabıları tasarımdı. Beni görünce gazetesinden başını kaldırarak gülümsedi.

"Ah, Gece.. Bu ne güzel sürpriz hayatım. Gel karşıma otur da konuşalım bakalım." 

 Karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Tahta kol dayama yeri ince işçilikle oyulmuş ve parlak bir şekilde dursun diye verniklenmişti. Ace benim oturduğum koltuğun yanınaki yere oturarak kulaklarını iyice havaya dikti. Hizmetli hala başımızda dikiliyordu. 

"İki sade türk kahvesi getir." Babaannem bana sormaya gerek bile duymadan siparişlerimizi verince kadın siparişleri getirmek için ortadan kayboldu. Kadın gidince babaannem gözlerini üzerimde gezdirerek gülümsedi. Okuduğu gazeteyi yanında bir bardak su ve yanından ayırmadığı silahının yanına, kahve masasına koydu.

"Gece, hayatım solgun gözüküyorsun. Canını sıkan bir şey mi var yoksa?" 

Bilerek sorduğu soru aklıma Arat'ı getirerek sinirlerimi altüst etse de belli etmedim. Gülümseyerek koltuğun hemen dibinde duran Ace'in başını okşadım. Gözleri Ace'e kaydı. Bakışlarını biraz üzerinde dolandırdığı köpek korkuyla titredi. 

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin