Bölüm 12

30 5 0
                                        


Salona geçtiğimde koltukta oturmuş, esneyen bir Uraz ve onun yanında Uraz'ın dizine başını koymuş uzanan bir Esila vardı.

"Hangi cehennemdeydin sen?" dedim ıslak saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp Uraz'ın getirip sehpaya bıraktığı dolu kahve bardaklarından birini elime alarak. 

"Halletmem gereken işlerim vardı." Esila bunu duyunca kıkırdadı. 

"Sen şuna yine II nin tekini öldürene kadar dövdüm desene." Uraz Esila'nın alayına gözlerini devirdi. Kendimi büyük ve rahat koltuğa atıp kahvemden  büyük bir yudum aldım. Yolda gelirken soğumuş kahvenin tadı acıydı. Bir süre sessizce Esila ve Uraz'ın şakalaşmasını izledim. 

"Kim yapmış?" dedi Esila bir süre sonra orada olduğumu hatırlayıp. 

Söyleyip söylememek arasında gidip geldim. Bu bilgiyi kendime mi saklamalıydım yoksa Uraz ve Esila bana yardım edebilir miydi? Su'yun duyma mesafesinden uzak olduğundan emin olduktan sonra gözlerimi panoramik  İstanbul manzarasına dikerek konuştum.

"Arat."  

Odada kısa süreli bir sessizlik oldu. Kahvemden bir yudum daha aldım. Uraz kahkaha atarak ellerini saçından geçirdi.

"Şanslı pislik." 

Uraz Cümlesinin devamını getiremeden salona dimdik yürüyen Pamir ve aklı karışmış bir Su girdi. Esila Su'yu görünce pis bir şekilde sırıttı.

"Oğlum ölmeyi bile beceremiyorsun lan." Uraz'ın Pamir'e söylediği şeyi duyan Su yüzünü buruşturdu. Pamir kahkaha atarak benim oturduğum koltuğun öbür ucuna oturdu. Bakışlarımı İstanbul manzarasından ayırmadan alışılmış bir refleksle bacaklarımı koltuğun öbür ucunda oturan Pamir'in kucağına uzattım. O an aklım Arat'la dolu olduğu için ne yaptığımı Pamir elini çıplak bacağıma koyana kadar fark edememiştim. İkimizin de aklı dolu olsa gerek ki çocukluktan kalan bu refleksi yadırgamadık. 

"Benden yine kurtulamadınız desene." dedi Pamir tekrar kahkaha atarak. Esila kendi kahvesini yudumlayarak omuz silkti.

"Bir dahakine artık." Esila'nın söylediği şeye gülümsedim. Güldüğümü gören Pamir'in bakışları bana kaydığını hissettim. 

Gözlerim manzaradan dün gece Pamir'i iyileştirebilmek için çıkarıp köşeye fırlattığım topuklu ayakkabılarıma kaydı. Aklıma Ezel ve İzel'le yediğim yemek geldi. Ezel'in burnu kırıldığı için şişmiş yüzü ve İzel'in çirkin moda zevkini hatırlayınca gülümsemem soldu. 

İzel'i anlamak kolaydı ancak Ezel'i daha tam olarak çözememiştim. Bana iltifat ettiği an aklıma gelince yutkundum. Aramızda o anlık oluşan tansiyonu hissettiğim an işimin daha da kolaylaşacağını anlamıştım. Bana aşık olması yeterdi. 

Bacağımda gezinen el ile dikkatim dağıldı. Pamir elini dizime koymuş, ayak bileğimle dizim arasında dövmeli parmaklarıyla yuvarlaklar çizerek Uraz'ın anlattığı bir şeyi dinliyordu. Ne zaman gerilsem beni rahatlatmak için kolumda ya da bacağımda parmaklarıyla görünmez yuvarlaklar çizer ya da saçımla oynardı. 

Pamir, Arat yüzünden gerildiğimi hissetmiş, bilinçsiz bir şekilde ne zaman gerilsem yaptığı şeyi yapmaya başlamıştı. Bu hareketin işe yaramasından ve kırılan kalbimi sarmaya başlamasından nefret ettim. 

Bacaklarımı tam kucağından çekecektim ki öbür koltukta oturan Su'yun bakışlarını görmemle biraz daha durmasında bir sakınca olmadığına  karar verdim. Kalbi kırılmış bir şekilde Pamir'e bakıyordu. Neden hala daha çekip gitmediğini anlayamadım. Sevgilisi sandığı adamın başka bir kadına aşık olduğunu öğrenmesine ve o kadınla aynı odada bulunmasına rağmen hala daha koltukta oturuyordu. 

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin