Gözlerim kapalı bir şekilde kafamı duvara yaslamış, işaret parmaklarımı şakaklarıma bastırmıştım. Başım zonkluyordu ve ben ağrı kesici içmemek için direniyorum. Felaketti tam bir felaketti. Akşamüzeri yaşadıklarımız gerçek miydi algılayamıyordum ama her türlü felaketti.Oturduğum sandalyeden kalkıp odada bir ileri bir geri gitmeye başladım. İçim içimi yiyordu. Haberlerde çıktıktan sonra bütün yemekhanenin ilgi odağı olmuştuk. Ve tabi hocaların da. Hocalar bize bir güzel pay çektikten sonra ceza alacağımızı söyleyerek odaya yollamışlardı ama Sehun hocayla ayrı konuşmak için orada kaldı. Odada ileri geri giderken kollarımı birbirine kavuşturdum sonra pozisyon değiştirerek parmaklarımı dudağıma götürüp dudağımla oynamaya başladım
Eğer odada biraz daha kalırsam patlayacağımı düşünerek kapıya doğru gittim ve bir hışımla kapıyı açtım tam çıkacakken Sehun'u kapıdan içeriye girmekte olduğunu gördüm. Yüz ifadesi karmakarışıktı ama bir duyguyu okuyabiliyordum. Huzursuzluk. Çattığı kaşlarında, yüzünde binlerce anlam akıyordu ama huzursuzluğu okuyabilmiştim. Zaten ben de aynı durumdaydım. Sabırsızca Sehun'u kolundan tutup içeri doğru çekiştirdim.
"Ne oldu?" Diye hızlıca konuşarak merakla yüzüne baktım. Yüzüme kaçamak bir bakış attı ve bakışlarını önce yere sonra odanın içine çevirdi. Sessizliği devam edince içime korku düşmüştü. Düşündüğüm cezayı almaktan korkuyordum. "Çok mu kötü?" Diyerek konuşması için ısrar ettim ama Sehun ağzını bıçak açmıyordu. En sonunda pes edip omuz silkerek odanın içine ilerledi ve üzerindeki kazağı çıkarıp yatağının üzerine attı. "İkimizi eve geri göndermeyi düşünüyorlar." Deyince elimi alnıma getirdim ve ovuşturdum korktuğum başıma gelmişti eğer eve gönderirlerse her şey berbat olacaktı bu eğitim gezisi için bizimkilere kurduğumuz hayaller bir anda havada asılı kaldı sonra bir balon gibi sönerek yere düştü. Daha doğrusu sadece benimkiler. Sinirle elimi indirerek odada ileriye doğru gittim.
"Bunu yapamazlar bizim eğitimimiz ne olacak?" Diye gürledim. Sehun yüzüme baktı. Artık yüzü ifadesizdi ve tıpkı bir mermer gibiydi. Bu durum karşısında nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu? Tabi bu eğitim gezisi için bir hayali yoksa bu normaldi. Suratındaki ifadesizlik karşısında ürperdim. Bu çocuk okulda eziyet edilen çocuğun yüz ifadesi olamazdı. Sehun bakışlarını yüzümden indirmeden atletini de çıkardı ve vücudunu açıkta bıraktı. Geniş omuzları ve gelişmiş vücuduyla tahmin ettiğimden daha fazlası olduğunu anlamıştım. Bana doğru yaklaşarak tam önümde durdu.
"Bizi kolayca başka okullara yollayabilirler bunu biliyorsun değil mi?" Dedi ve kollarını önünde birleştirdi. Bu hareketiyle kol kasları meydana fırladı.
"Neden bu kadar rahatsın. Rahatlığın beni deli ediyor." Diye bende bir adım atarak Sehun'a tısladım. Benden çok uzun değildi ama yine de belirgin bir fark vardı. Hafifçe eğildi ve "Bende seni deli eden başka bir şeyler var mı Ayıcık?" Dedi. Nefesini yüzümde hissetmiştim. Bir an ne yapacağımı şaşırdım ve aklıma gelen ilk şeyi söyledim.
"Gözlüklerini daha niye takmıyorsun?" Sehun birleşmiş kollarını indirdi ve söylediğim şeyi beklemiyormuş gibi biraz şaşırdı ve geri çekildi yüzünde bir saniyelik bir duygu değişiminden sonra tekrar eski haline döndü. "İhtiyacım kalmadı da ondan. Lens diye bir şey var umarım duymuşsundur." Bu umursamazlığı beni iyice deli etmeye başlamıştı.
"Bak Sehun seni bilmiyorum ama bu eğitim gezisi benim için çok önemli o yüzden ciddiye alsan iyi olur. Bu akşam tüm Kore bizi izledi!" Diye imada bulundum.
"Ne güzel işte kahraman oldun." Diyerek sesli bir şekilde güldü. Vücuduna bakmamaya dikkat ederek konuşmama devam ettim.
"Kahraman demişken aklıma geldi. Yaptıkları o haber neydi öyle? Ne demek sevgilisini kurtarmak için yaptı? Medyanın yaptığı her haberin doğru olmadığını anlamış olduk." Dedim ve yerdeki koltuk minderine tekme atarak yatağıma gidip oturdum. Sehun'dan gelen bir gülme sesini duyunca kafamı kaldırdım ve gülen Sehun'a baktım ve bir anda ayağa fırladım.
"Sehun gerçekten sevgilin miydi?" Diyerek ellerimi belime koydum ve ona doğru yaklaşmaya başladım. Sehun söylediklerimi beklemiyormuş gibi yüzüne şaşkınlık ifadesi yayıldı.
"Ne diyorsun ya sen de yanımdaydın birbirimizi tanımadığımızı gördün!" Diyerek itiraz etti. Gözlerimi iyice kısarak bakmaya devam ettim "Nereden bileyim yanımda oyun yapmadığınızı?" Diye cevap verdim. Sehun'un şaşkınlığı iyice artmıştı.
"Saçmalama Jongin neden böyle bir şey yapalım hem ben..." Dedi ve diyeceği şey yarım kaldı ve açık olan ağzını kapattı. Bir an telaşlandı. Ne olduğunu anlamamıştım.
"Hem sen ne?" Diye sözünü tekrar ettim. Bir şey diyecekmiş gibi oldu ama vazgeçti. O sırada odanın kapısının çalınmasıyla konuşmamız da yarım kaldı. Kapıya doğru gittim ve az önceki yaşanan değişik anı düşünürken dalgın dalgın kapıyı açtım ama kapıyı açmamla bütün dikkatim önüme diklendi. Gelen kişi karşısında adeta şaşkına dönmüştüm. Ve o şaşkınlıkla ağzımdan ismi çıktı.
"Jongdae?"
DEVAM EDECEK...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANONİM:AYI
Historia CortaBilinmeyen: Yağmurda hasta olmadan çabuk ol da git Biradetayınini: Sen kimsin? Bilinmeyen: Ben mi şey ben ayı Biradetayınini: Dalga mı geçiyorsun? Bilinmeyen: Sanırım dolaylı yoldan öyle oldu kkkk Biradetayınini:Seni engelliyorum.