_Hazan'a..._

1.1K 30 8
                                    

"Ben kızların yanına iniyorum" dedi Berk endişeli bir şekilde.
Yağız hızla ayağa kalktı ve "bende geliyorum" diyerek kapıya doğru ilerlemeye başladılar.
"Saçmalamayın hepimiz geliyoruz" dedi Mila.
Hepimiz ürkek adımlarla merdivenlerden inmeye başlamıştık Berk hariç, o öküz gibi merdivenlerden koşturarak iniyordu. Bizden daha çok endişelenme amacını anlamış değildim oysa ki!
"Aybükeeee?" diye bağırmaya başladığında hızla kafasına vurarak susturdum.
"Salak mısın? Eğer okulda biri varsa bizi de yakalatıcaksın!"
Berk 'özür dilerim' bakışları atmakla yetindi ve hızla zemin kata indik.
"Şalterler nerede?" dedim Ateş'e dönerek.
El hareketleriyle gelmemizi işaret ederek bizi koridorun sonundan sağa döndürdü.

Aybüke Aydız:

" Hay sikeyim" diye bağırdı Hazan. Korkarak ona döndüm, ödümü koparmıştı.
Şalterleri kapattığım an İzel'i aramıştım ve ona tam kapattığımı söylerken büyük bir sesle korkudan telefonu elimden düşürmüş ve kapanmasına neden olmuştu.
Ses ise tahmin edin nereden gelmişti? 'En sevdiğim sakar' arkadaşım Hazan'dan!
Telefonu yerden alıp hızla Hazan'ın yanına koştum.
Hazan küfürler savurarak yerde yatıyordu.
"Ne oldu?" dedim korkarak aynı zamanda onu yerden kaldırmaya çalışıyordum.
"Ne olacak soktuğumun işi yerde bir şey vardı ve ayağımı kaydırdı onu oraya atanı bir elime geçirirsem..." Hazan'ı kolundan tutarak kaldırıyorum ki bağırarak tekrar yere düştü"... aaaaaananı sikim" gülmemek için kendimle nasıl bir uğraş verdiğimi anlatamam.
"Sanırım kalçamı kırdım" dedi Hazan ama bu sefer çok sakin ve sessiz çıkmıştı sesi. Bunu o kadar ciddi demişti ki gerçek olduğuna inanmamam konusunda hiçbir neden yoktu. Korkarak ayağa kalktım ve hızla merdivenlere doğru koştum.
"Nereye gidiyorsun?" diye bağırdığında hiçbir şey demeden koridordan sola döndüğümde duvara çarparak yere düştüm tabii bunların sessiz gerçekleştiği söylenemezdi. Dışarıdan sesleri duyan okul içeriden yıkılıyor sanacaktı.
Kafamı kaldırıp çarptığı duvara baktım, ne gariptirki duvarda benle aynı pozisyonda yerde duruyordu.
"Aybüke!" dedi karşımdaki duvar mutlu bir şekilde kalkarken.
"Duvar?" dedim şaşkın bir şekilde, duvar nasıl konuşabiliyor?
"Ne duvarı?" dedi duvar. Tam ağzımı açmıştım ki kafama sert bir darbe ile kendime geldim. Kafamı iki yana hızla salladıktan sonra karşımdakilere baktım.
"Çocuklar" dedim mutlulukla ayağa kalktım ve kafama vurmasını umursamayarak karşımda ki Mila'ya sarıldım.
"Ne oluyor duyduğumuz o ses neydi ve Hazan nerede?" dedi İzel telaşla.
Demek onları telaşlandırmıştık.
"Önemli bir şey değil o ses...... olamaz, hayır" dedim ellerimle kafamı tutarak.
"Aybüke ne oldu neydi o ses?" dedi İzel korkuyla.
"Hazan..." dedim korkuyla ve devam ettim karşımdakilere korkulu bakışlarına karşılık verekek - bir dakika okulda ne olabilirki bunlar bu kadar telaşlansın yani düşününce en fazla yakalanıp ceza yeriz bunlar neden bu kadar korktu ki aslında k....- kafama yediğim ikinci darbe ile gerçek dünyaya döndüm.
"Ne diyordum ben?" dedim. Düşüncelerime dalmıştım.
"Hazan diyordun, ne oldu Hazan'a nerede şuan" dedi Mila hızla.
"Ha Hazan diyordum... Ay olamaz çocuklar Hazan..." dedim tekrar ellerimi başımın arasına alarak.
"Lan Hazan neredeeee!" diye bağırdı Yağız suratıma doğru ve ben korkudan ne olduğunu ağzımdan kaçırdım.
"Hazan kalçasını kırdı" hepsi bana şaşkın ve dehşet içinde bakarken arkadan bir ses geldi.
"Allah senin belanı versin Aybüke"
Herkes bende dahil olmak üzere arkama baktık Hazan yerde söylenerek ve arada küfürlerle bana bağırdı. Ben ne demiştim ki şimdi?
"Hazan?" dedi Yağız ve diğerleri koşarak Hazan'ın yanına gittiler bende yavaşca yanlarına gittim.
"Ne oldu sana" dedi İzel endişeyle.
"Kalçasını kırdı dedim ya" Hazan bana öldürücü bakışlar atarak konuştu.
"Şunu alın şuradan yoksa ağrımı hiçe sayıp onu öldüreceğim" demek ki 'öldürücü bakışlarını' doğru anlamışım.
"Ne oldu?" dedi İzel ısrarla.
Tam gene 'Kalçasını kırdı' diyecektim ki Berk ağzımı kapattı.
"Ne yapıyorsun" dedim ama sesim çıkmamıştı tabii.
"Tamam önemli bir şey yok" diyerek kalkarken Hazan tekrar haykırarak yere düştü. Berk'in elini hızla ağzımdan çekerek "ben demiştim kalçasını kırdı diye" dedim. Hazan kafasını kaldırarak bana delici bakışlar atıyordu ve ben cidden delindiğimi hissetmiştim.
Hazan bir hışımla ayağa kalktı ve üstüme atladığında ikimizde yerdeydik ben korkudan o acıdan bağırırken nefes alamıyordum.
Bir rahatlama geldiğinde öldüğümü anladım ve gözleri yavaşça huzura kapattım.
"Cennet ne kadar da güzelmiş böyle"
Etrafı incelerken bir ses geldi.
"Ne cenneti? Aybüke gözlerini aç ve ayağa kalk" bu erkek sesi bir yerden tanıdık geliyordu.
"Olamaz sen de mi öldün yoksa?" dedim dehşetle ve o rahatlığın birden bozulduğunu hissettim ve gözlerimi açtım. Çocuklar bana şaşkınca bakıyorlardı Hazan hariç.
Yağız hazanı belinden tutmuş Berk'te  beni kollarımdan tutmuş sarsarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
" Ben kendimi salak zannederdim" dedi Berk.
Bir dakika durun şimdi. O bana dedi bunu değil mi? Hızla kolumu kaldırıp kafasına vurdum.
"Sen kime salak diyorsun ha?" diye bağırdım. Bu iş fazla uzamıştı o duvara çarpıp düştüm diye oldu bunlar, beynim yeni yeni kendine gelirken yaptığım salaklıkları anladım ve utancımdan yerin dibine girmek istedim.

BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin