_Bizi Biz Yapanlar_

342 11 0
                                    

"Güzel, iyi anlamdan kastın ne acaba?" dedi Ateş merakla öne eğilerek.

Omuz silktim ve cevabı bekletmedim. "Bizce Aybüke Berk'ten hoşlanıyor." dedim. Bunun üzerine kaşlarını daha çok kaldırarak konuştu.

"Yani Aybüke de mi Berk'ten hoşlanıyor?"

"Yani Berk Aybüke'den hoşlanıyor."

Bana verdiği bilgiyi fark edince gözlerini kısarak bakmaya başladı.
"Sen gerçekten zekisin." önemli bir şey değilmiş gibi omuz silktim.

"Tamam madem ikisi de birbirlerinden hoşlanıyor peki aradaki sorun ne?" işte buna sıkılarak göz devirdim. "Sorun Emre" dedim.

Bu kızın Emre'de ne bulduğunu bir türlü çözememiştik. Çocuk iyi biri değildi, kabaydı, düşüncesizdi ve Aybüke'ye iyi gelmiyordu ama Aybüke takıntılı gibi çocuğu bırakmıyordu o yüzden bir şey de diyemiyorduk ama bu ilişkiyi de hiçbir şekilde desteklemiyorduk.

"Emre kim?" dedi Ateş kafa karışıklığıyla.

"Aybüke'nin sevgilisi." dedim memnuniyetsizlikle.

"Aybüke'nin sevgilisi mi var?" dedi olan bütün şaşkınlığını ortaya koyarak, bu surat ifadesi gerçekten komikti. Kafamı sallayarak cevap derdim.

"Ama sanırım bu ilişkiden mutlu değilsin?"

"Sadece ben değil hiçbirimiz mutlu değiliz, Aybüke bile ama takıntılı gibi onu bırakmıyor." dedim sıkkınlıkla. Anlayarak kafasını salladı ve ardından zil çaldı, herkes yavaş yavaş içeri girerken bizde oturduğumuz yerden kalktık ve okula doğru ilerlemeye başladık.

Sınıfa geçtiğimde Hazan ile göz göze geldim, hemen Hazan'nın yanı geçtiğimde doğrulup bana bakmaya bașladı, anlatmamı bekliyordu.

Önündeki kitabı kendime çekerek yazmaya bașladım, Aybüke önde olduğundan bizi duyabilirdi.

"Berk'te Aybüke'den hoșlanıyormuș!" yazdım ve kitabı Hazan'a ittim. Gözlerini açarak tepki verirken onaylar șekilde kafamı salladım.

Hazan'da birșeyler yazıp kitabı bana itti, "o zaman düșündüğümüz durumdayız" yazmıștı. Yine kafamı sallayarak karșılık verdim ve önüme dönüp dersin bașlamasını bekledim.

Zaman hızlıca geçmiș öğle vakti gelmiști. Hepimiz kantine inmiștik tabii Aybüke'yi indirmek biraz zorlamıștı ama sonunda ikna etmiștik. Her zaman ki masamıza geçip oturduk ve artık alıștığımız gibi çocukların gelmesini bekledik, geldiklerinde de siparișleri verdik ve derin sohbetlere girdik. Derin derken gerçekten anlamda derin!

"Gerçekten ya neyin rahatlığı bu? Yani nasıl yapabiliyorsunuz yașınız kaç sizin daha liselisiniz reșit olmanız yetișkin olduğunuz anlamına gelmiyor, bu yașta kızlarla yatmak ki buraya parantez açıyorum bu kızlar bu yașta namuslarını nasıl ne düșünerek hiç sayıyorlar gerçekten anlamıyorum parantezi kapattım siz nasıl yapıyorsunuz bunu da anlamıyorum. "dedi Hazan hararetli bir șekilde.

"Biraz abartmıyor musun Hazan? Her akșam gidip bașka kızla yatan kișiler değiliz biz ayrı olarak kendi rızaları var zorla bir șey yapmıyoruz."

"Ya zorla veya değil sen bir kızla yatıyorsun, her akșam veya değil bunu birden fazla yaptın. Farklı farklı kișilerle evlilik dıșı ilișkiye giriyorsunuz bunun neresi normal? Bir gün evlendiğinde ama karın temiz olacak, el değmemiș olacak değil mi?" dedi sinirle.

" Tamamen katılıyorum. "dedim keskin bir tonda. Mila da kafasını salladı.

" Tamam haklı olabilirsiniz bu durumda eșit olmuyoruz ama istek dıșı bir olay yokken, aldatma durumu yașanmıyor ve korunuyorsan ortada bir hata görmüyorum ben o yüzden gayet normalleștirilebilir bence. " dedi Altemur.

"Hayır hiçbir türlü bu durum normal olmamalı bence b....." Hazan'nın sözü ağlama sesiyle kesildi. Hepimiz Aybüke'ye döndük endișeyle.
Berk Aybüke'ye uzanarak "iyi misin?" diye sordu ama Aybüke anında geri çekilip ayağa kalktı, sandalye yere düștü ve hepimiz șok içinde Aybüke'ye bakıyorduk.

"Ö-özür d-dilerim ben....." Aybüke ağlayarak çekip gitti ve biz arkada kaldık. Ne olmuștu birden?

Ayağa kalkıp Aybüke'nin peșinden gidecektik ki Berk bizden önce davrandı, Ateș omzumu tutarak beni durdurdu.

"Bırak yalnız kalıp konușsunlar belki bir șeyler iyiye gider." kafamı onaylayarak salladım ve geri oturdum umarım her șey iyiye giderdi.

Öğle bitip sınıfa geçtiğimizde Aybüke yoktu, okul bitene kadar da olmadı. Çantalarımızı ve Aybüke'nin çantasını alıp sınıftan çıktığımızda çocuklarla karșılaștık.

" Aybüke yok, gelmedi öğleden sonra." dedi Mila hafif endișe ile merak içinde.

"Berk'te yok aynı șekilde." dedi Altemur.

"Arasak mı? Bize haber vermeleri gerekmez miydi?" dedim.

"Hayır aramayalım, belkide hala konușuyorlar bölmeyelim bırakalım kendi aralarında halletsinler ki ortada sorun kalmasın." dedi Yağız ciddi bir șekilde.

Yağız laubali karakterinin yanında aslında ciddiydi de, onu ciddi görmek evet pek mümkün değildi ama önemsediği konularda sertleșiyor hatta hepsinden daha ciddi ve olgun düșünebiliyordu. Biraz Hazan'a hatta bu huyunu tamamen Hazan'a benzetmiștim. Aslına bakarsak grup olarak benzer ve farklı yönlerimiz çok vardı.

Bizim grupta en olgun duran kiși bendim, genelde benim sözüm geçer ve dinlenirdi çünkü her yönden objektif bakıp öyle konușur ve insanları sakinleștirirdim ama sorun çıktığında ve bazı șeyler çıkmaza girdiğinde durum tersine dönerdi en sakinimiz Hazan kalır ve bizi sakinleștiren o olurdu nasıl beceriyordu bilmiyorum ama hepimiz telașa kapıldığımızda olayları düzgün bir șekilde tartıp doğru yolu bulur ve bizi o yola sürükleyerek çekerdi.

Mila neșeli ve eğlenmesini bilen kișiliği yanında aslında en korkağımızdı en korkak Aybüke gibi görünse de Mila'ydı. Aybüke en safımız, sessizimiz gibi görünebilir ve öyleydi de ama dıșarıya karșı. Hepimiz birbirimizi tamamlayan karakterlere sahiptik ve bu bizi biz yapıyordu iște.

Aynı șekilde erkekleri düșününce grubu yöneten kiși Ateș gibi duruyordu sakindi ve herkesi uzaktan izliyor, geride kalarak hepimizin arkasını kolluyordu, bizim bile! Berk neșeli ve yerinde duramayan sürekli konușan biriydi yani bizim ve kendi arkadașlarının yanında böyleydi oysa dıșarıdan tam tersi gibi duruyordu sessiz ve içine kapanık gibi kendini neden böyle tanıtıyordu hiç bilmiyorum ama ona gizemli bir hava katıyordu. Altemur ise garipti dıșarıdan en popülerleri gibi dursada hepsi popülerdi keskin yüz hatları ve durușu onu çok havalı ve dikkat çekici yapıyordu, karakteri de görünüșüne benziyordu her yerde olmasa da konuștuğu zaman keskin noktalara basıyor ve ilgiyi kapıyordu bilge bir tavrı vardı ama tabii grubun mizahcı ve alaycılığını Yağız ile paylașıyordu, bu kadar havalı görüntüsünün altında yatan espri anlayıșı onu sevecen de yaptığı için insana anlamsız sempati veriyordu.

"İzel? İyi misin?" dedi Ateș.

Daldığımı farkettiğim de beni dünyaya geri döndüren Ateș oldu.

"İyiyim iyiyim, dalmıșım." dedim. Kafasını salladı ve gülümsedi.

"O zaman gidelim mi?" dedi.

O an herkesin gitmiș olduğunu fark ettim bende  gülerek döndüm ve arkadașlarımızın arkasından yürümeye bașladık.

BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin