İzel Dizgin:
Sınıfa çıktığımızda sıralarımıza geçerek oturduk.
Bu sıra neden her şey üst üste geliyordu?
Mila ve Aybüke de geldiğinde ortaya bir fikir sundum.
"Kızlar?" hepsi bana dönünce cümleme devam ettim.
"Ben diyorum ki bu sıralar her şey üst üste geliyor, yani işte Hazan'nın ayağı Mila'nın babası filan işte.... Ya bizim mekana gidelim diyorum işte. Niye bu kadar stres yaptım ki?"
"Harika fikir bence" dedi Hazan hiç düşünmeden.
"Bana uyar, sana?" dedi Mila Aybüke'ye dönerek, Aybüke de kafasını sallayarak cevap verdi.
"O zaman okul çıkışı Always Rock Bar'dayız"
Okul bittiğinde hızlıca eve geçip üstümüzü değiştirdik gerçekten eğlenceli bir gün olacaktı.
Hepimiz hazırlandıktan sonra cüzdanlarımızı, telefonlarımızı ve birkaç eşyaları da çantalarımıza attık ve zaman kaybetmeden evden çıktık.
Taksiyi çağırmamız, taksiye binmemiz, 30 dakikalık bir yolculuk, taksiden inmemiz ve işte, eğlenceye hoşgeldik.
İlk önce kafe tarafında yemek yedik, oturup genel sohbet ve dedikoduları yaptık. Saat akşam 7'ye geldiğinde de bar tarafına geçtik her zaman ki yerimiz boş olduğundan rahatlıkla masa bulabilmiş olduk.
Biraz daha konuşarak zaman geçmesini ve etrafın kalabalıklaşmasını bekledik. İnsanlar gelmeye başladığında da vodka karışımlı kokteyllerimizi alıp sohbete devam ettik.
Çok içen insanlardan değildik-açık olmak gerekirse ailelerimiz içtiğimizi bilse muhtemelen şuan da yaşıyor olmazdık- bu nedenle kokteyl tercih ediyorduk. Fazla sarhoş yapmıyordu tabii bünyeye göre de değişirdi ama düz mantıkda ilerlersek 3. bardakta kafa güzelleşmeye başlıyordu veya çoktan güzelleşmiş oluyordu.
Gerçekten eğleniyorduk biraz şarkılara eşlik ediyor biraz dedikodu yapıyor biraz da etraftaki çocukları kesiyorduk. Burası hepimize iyi gelmişti kafalarımızı dağıtabilmiştik.
Ben ikinci bardakta bıraktım çünkü bu kadar bana yeterdi, Aybüke'nin bünyesi güçlü olmadığından birinci bardak sonunda başlamıştı sarhoş olmaya ama buna rağmen ikinci bardağı istemişti, Mila ve Hazan ise şuan üçüncü bardakları içiyorlardı ve ikiside yeterince sarhoştu, kör kütük değil ama sorhoşlardı.
Güzel ve hareketli bir şarkı başladığında Hazan bağırarak zıplamaya başladı daha çok bir ayağının üstüne zıplıyor ağıran ayağını fazla hareket ettirmiyordu.
Gülerek onu durdurmaya çalışıyorduk ama durmuyordu. Hazan içince enerji patlaması yaşıyordu ama şarhoş olmasına rağmen konuşma ve düşünce becerisini kaybetmiyordu bu konuda ona hayrandım açıkçası çünkü ben bir bardak daha içersem beni kaldıramazlardı herhalde.
Hazan'ı durduramayacağımızı anladığımızda Mila zıplayarak bende gülerek Hazan'a eşlik ettik.
Aybüke sadece kahkalarla gülebiliyordu ta ki o sesleri duyana dek!
"Hadi canım sizde mi buraya geliyorsunuz?" dedi Berk şaşırmış ama hoşuna gitmiş bir halde.
"Yapma bütün eğlencemize sıçıldı desene!" dedi Hazan arkasını dönerken, onlarda yan masaya geçerken.
"Yaptık ama o eğlenceni biz bile bölemeyiz" dedi Yağız az önceki kudurkluğunu ima ederek.
"Evet!" dedi Hazan tek düze bir sesle arkasına dönerken ve tam olarak döndüğünde de üçüncü bardağında kalan son yudumu kafasına dikti.
Güldüm.
Saat 22 olmuştu ve asıl olaylar şimdi başlıyordu.
Biz aynı şeyleri tekrarlıyorduk, arada çocuklar bize laf atıyor ve biz karşılık veriyor, arada da biz onlara laf atıyor ve onlar bize karşılık veriyorlardı bu bu şekilde devam ederken çok eğleniyorduk.
Biz biz olarak sohbet ederken üstümüze bir gölge düştü, kafalarımızı gölgeye doğru çevirdiğimiz de 'Hazan' dışında herkes şaşırmıştı.
Şuan karşımıza altı erkek çocuk duruyordu, bunlar kim miydi? Hadi süre veriyorum tahmin edin......... Bulamadınız mı? Tamam diyorum sakin olun.
Şuan karşımızda düşman okulumuzdan olan "yavşak basketbolcular" duruyor!
O uzun boylu olan bana göz kırptığında sadece baktım onun yanında ki çocuk dikkatlice Hazan'ı süzdü ve yaklaştı.
"Sen o gün yoktun..." bunu soru olarak mı normal olarak mı dedi anlamadım.
"... Ama diğerlerine göre daha güzelsin." dedi biraz daha yaklaşarak.
"Öyle mi? Teşekkür ederim." dedi Hazan masum bir şekilde.
Gerçekten Hazan'ı tanımasam çok tatlı, masum bir kız derdim şuan ki görüntüsüne ama içinde ne canavarlar kopuyor bir bilseniz.
" Öyle. "dedi çocuk gülümseyerek.
Karşılıklı flörtleşmelerini izlerken gözüm Hazan'nın arkasında ki çocuklara kaydı. Hiç hoş olmayacak şekilde bakıyorlardı, özellikle Yağız!
" Buradan sonra takılmak ister misin?"dedi çocuk.
Hazan gülümsedi " bilmem"dedi masumca.
"Bunu evet olarak kabul ediyorum." dedi.
O sıra aklıma çocukların dediği geldi kızlarla yatıp bırakıyorlardı, bu çocuğunda takılmadan kastı bu muydu?
Yağız'ın sinirle ileri attığı adımını Altemur durdurdunca çocuğun ne kast ettiğini anladım.
Tam o sıra beklediğimiz Hazan kendini gösterdi. Yüzündeki saf gülümsemeyi sildi ve konuşmaya başladı.
"Peki şimdi nasıl oluyor böyle benle anlaştın sonra öbür masaya gidip o kızlada anlaştın sonra başka bir masa ve başka bir kız akşam da parti, sabahta bırakıp gidiyorsun öyle mi? Sonuçta sarhoşlar ne hatırlayacaklardır ne anlayacaklar değil mi?" diye yapıştırdı Hazan. Sarhoş olduğu halde düşünebildiğini söylemiştim. Bu soru üzerine Yağız başta olmak üzere çocuklar büyük kahkahalarla güldüler.
Çocuk ise kaldı yemin ediyorum kaldı, hareket edemedi ses çıkaramadı çünkü böyle bir şeyi asla tahmin etmemişti.
" Ne demek istiyorsun? "dedi çocuk sonunda şaşkınlığını yeni atarken.
" Hadi ama sarhoş olabilirim... "dedi ve dördüncü bardağından bir yudum aldı"... Ama salak değilim, beni sadece sikmek için istediğini biliyorum ve ben o isteklerini karşılayabileceğin bir kız değilim. Şimdi uza! "dedi ve önüne dönerek kokteylinden büyük bir yudum daha aldı.
Hazan'nın bu hareketi çocuğun hoşuna mı gitmişti? Çünkü sırıtıyordu da.
" Sevdim seni "dedi çocuk sırıtarak ve Hazan'a yaklaştı, aralarında çok da mesafe kalmamıştı.
" Ya dua et sarhoşum yoksa şimdiden ben seni uzatmıştım. "dedi ve ona döndü.
Bir anda hepsini teker teker süzdü ve tekrar konuşmaya başladı.
" Harbi yakışıklıymışsınız siz hemde bayağı. "dedi.
Al işte şimdi başladı.
Hepsi birden sırıtmaya başladı.
"Ama bütün hücreleriniz yakışıklı olmanız için çalışmış keşke birazda beyinleriniz için çalışsaymış." dedi.
Bu sefer bizde kızlarla kendimizi tutamadık ve yandaki çocuklarla birlikte kahkaha atmaya başladık.
Hazan dördüncü bardağını da diklediğinde cidden sarhoştu daha fazla içmemesi için bardağı önünden aldım. Mila üçüncü bardakta bırakmıştı Aybüke ise neredeyse uyudu uyuyacaktı.
Çocuk "Sen çok güzel kaşınıyorsun" dediğinde Hazan dayanamadı ve organına dizini geçirdi, çocuk acıyla eğilirken onu itti ve yere düşmesini sağladı.
Çocuk yerde acıyla kıvranırken Hazan arkasına döndü ve Yağız'a hatırlatma yaparak "aynı klişe taktik ama her seferinde işe yarıyor" dedi sırıtarak.
Kızlarla kahkaha atmaya başlamıştık ki çocuk hızla yerden kalktı ve Hazan'nın kolundan sertçe tutarak kendine çekti, Hazan sarhoşluğundan dolayı biraz sendeledi ama sonunda çocuğa yapıştı.
"Sen cezayı hakettin" demesiyle yüzüne yumruğu yiyip yere ikinci düşüşü bir oldu. Aybüke bu harekete karşı canlandı ve bir çığlık attı.
Hazan bir yere tutunamayıp dengesini kaybettiğinde Yağız hızla onu tuttu.
"iyi misin?" dedi Yağız Hazan'ı dikleştirirken.
Hazan susmuş Yağız'ın suratına boş boş bakıyordu, o kadar komik görünüyordu ki gülmemek için dudağımı dişlemek zorunda kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK
Teen Fiction× 4 birbirinden şerefsiz erkek arkadaş ve 4 birbirinden güzel kız arkadaşlar buluşması. × Sex'i yanlarından ayırmayan erkekler okula gelen yeni 4 kızı gözlerine kestirmiştir tabi bu isteklerini karşılayabilecek kızların tek gecelikten fazla olabilec...