Okula girdik ve çoğu gözler bizi buldu. Bundan rahatsız olmaya başlamıştım.
"Ben su alacağım gelen var mı?" dedi Mila kantine yönelerek.
"Ben geliyorum" dedi Hazan ayağını umursamadan.
"Ayağını unuttun sanırım" dedim tek düze bir sesle o ise umursamadan omuz silkti ve çantasını bana atarak kantine yürümeye daha doğrusu sekmeye başladı.
"Şuna bak bir de çantasını bana veriyor. Lan sığır çantanı filan çaşımayacağım kendin çıkarırsın sınıfa, o ayağınla" diye bağırdım arkasından ama o her zaman ki gibi umursamadı.
"Ben de seni çok seviyorum çantamı taşıdığın için sağol" diye bağırdı ve kantine girdi.
Göz devirerek güldüm ve çantasını boş omzuma astım, Mila da çantasından parasını aldıktan sonra Aybüke'ye verdi ve kantine girdi.Mila Gökdeniz:
Kantine girdim ve Hazan'ın yanına, sıraya geçtim.
Hazan geldiğimi gördüğünde sıradan çıktı, benim için sıraya girmişti.
"Bana da bir kek alsana, her zamankinden" dedi ve göz kırptı.
Güldüm ve Fikri Amca'ya; bir su, limonlu pop kek, vişneli browni ve Hazan'ın her zamankinden pöti çikolatalı dankek aldım.
Arkamı döndüm ve Hazan'a kekini verdikten sonra ben yürümeye Hazan da sekmeye başladı.
"Vay vay eziklerden biri sakatlanmış ne yazık!" dedi bir kız sesi ve ben bu kızın kim olduğunu biliyordum.
Alev ve tayfasından Mira. Okulca popüler olan ve çoğunun korktuğu kaltakların ikisi.
Hazan kafasını kaldırdı, karşısında bu kaltakları görünce göz devirdi ve yürümeye devam etti bende peşinden.
Hazan ne kadar sert ve kavgacı gözükse de tam tersidir. Kavgadan hiç hoşlanmaz, ona laf atanları umursamaz ve oradan hemen uzaklaşır lakin bu kendisi için geçerlidir. Bizden birine laf atıldığında yerinde duramaz, şuan ki laf ona atıldığı için de umursamamıştı, o tepki göstermediği için de bende umursamadım ve yoluma devam ettim.
"Ay nere gidiyorsunuz? Hazancığım böyle merdivenlerden çıkabilecek misin bebeğim?" böğürüyordum ki kendimi tuttum. Kafamı kaldırdım, kantinde ki herkes sessizce bizi izliyordu. Yürümeyi bıraktım ve kaltaklara döndüm.
"Merdivenlere değil de senin üstüne kolayca çıkabileceğine eminim balım" dedim taklidini yaparak.
Hazan yürümeye devam ederek "yürü" dedi aynı zaman da gülüyordu ama konuşmanın da ilerlemesini istemiyordu. Bende yürümeye devam ettim ama biri kolumdan tutup beni durdurdu.
"Hadi ya öyle mi?" dedi Alev sessizliğini bozarak. Bu kıza sinir oluyordum.
"Kolumu bırak" diye emrettim ona, sorusunu umursamadan ama o daha çok sıkmaya hatta o iğrenç tırnaklarını koluma geçirmeye başladı. Kolumu kendime çektim ama tırnakları kolumu çizdi ve canımın acımasına neden oldu.
Ben koluma baktığımda Alev'in eli kolumdan çekildi. Kafamı kaldırdım ve Hazan'ın, Alev'in kolunu tuttuğunu ve bana yaptığı gibi tırnaklarını batırdığını gördüm ama uzatmadan bıraktı.
"İşine bak sürtük" dedi ve elimden tutarak yürümeye başladı.
"Koluna bir şey oldu mu?" dedi kısık ve sadece benim duyabileceğim bir sesle.
"Hayır sadece küçük bir çizik" dedim bende aynı ses tonuyla ve devam ettim.
"Bunların derdi ne?" dedim.
"Sürtükler işte, sanırım çocuklardan bizi kıskanıyorlarmış bahçede konuşanlardan duymuştum. Ne grupsa anasını çok gözümüz vardı onlarda!" dedi alayla. Çocuklardan kastı Ateşler olduğunu anladım ve gülmeye başladım ama gülmem Hazan'ın yanımdan ayrılmasıyla soldu aynı zaman da kapıda bizi izleyen 'Çocuklar'ı gördüğüm de. Ne zamandır bizi izliyorlardı ve neden yardım etmiyorlardı?
" Sen kime sürtük dediğini zannediyorsun" dedi Mira'nın iğrenç sesi.
Hemen arkama döndüm ve gördüğüm manzara ile şoka girdim.
Mira Hazan'ın saçlarını eline dolanmış ve arkaya yatırmıştı.
Mira'nın üstüne yürümeye başladım ki Hazan elini kaldırdı ve gelmememi işaret etti çünkü oraya gidersem büyük bir kargaşa kopacaktı, neden kimse yardım etmiyordu ki?
Yerimde duramıyordum.
"Duyma sıkıntın varsa doktora gitmeni tavsiye ederim canım şimdi saçımı bırak zorluk çıkarma" dedi Hazan sesi o kadar sakin çıkmıştı ki herkes şaşırarak izliyordu nasıl böyle sakin kalabiliyordu? Bu sakinliği bana ve İzel'e de öğretmesi lazımdı çünkü biz böyle durumlarda ağzımızı kapatamazdık.
"Çok korktum! Zorluk çıkartırsam ne olur?" dedi Mira.
Hazan ayağına fazla baskı veriyordu ve ayakta zor duruyordu, canı acıdığı da belliydi.
Daha fazla dayanamazdım, adımımı ileriye attığım an bir el beni tuttu.
Hızla, beni tutan ele çatık kaşlarımla döndüğümde kaşlarım havaya şaşkınlıkla kalktı.
"Altemur?"
Sanırım izlemeyi bırakmışlardı. Bir cırlama sesi ile korkarak arkama döndüm lütfen Hazan'a bir şey yapmamış olsun yoksa çok kötü olurdu.
Korktuğum olmamıştı ne olduğunu görmemiştim ama Hazan'ın galip olduğunu anlayabiliyordum, yerde olsa bile.
Sağımdan gelen hızlı nefes alış verişlerinin kimden geldiğine bakmak için döndüğümde Alev sinirle koluma bakıyordu. Bende koluma baktığımda Altemur'un eli hala kolumda olduğunu farkettim ve gülerek Alev'e bakışlarım geri döndü.
Hazan'ın dediği demek doğruydu bizi erkeklerden kıskanıyorlardı. Ne saçma işti bu böyle.
Altemur'a bakışlarımı geri çevirdiğimde bana baktı, simsiyah gözleri, saçları ve cüssesi ile gerçekten yakışıklı gözüküyordu hemde bayağı.
Ne düşündüğümü farkettiğimde vücüdümda ki bütün kanın yanaklarıma çıktığını hissettim ve bunu onun görmemesi için kafamı eğdim. Bana ne oluyordu böyle?!
Lanet olsun ki Altemur bunu anlamıştı ve kafasını eğerek bana bakmaya çalıştı ama bunda biraz zorlandı çünkü çok uzundu bende kısa.
"Sen utandın mı?" dedi imalı bir ses tonuyla. Böyle yapması beni daha beter hale düşürüyordu.
"Hayır" dedim kafamı kaldırmadan ve kolumu elinden kurtarmak için kendime çektim ama Alev'in iğrenç tırnaklarının kestiği yeri tutmuştu ve kolumu çekmem oranın yanmasına neden olmuştu.
Altemur canımın acıdığını farkettiğinde elini hemen kaldırdı ve kolumu gördü.
"Özür dilerim. Alev mi yaptı bunu? " dedi. Demek ki bizi en başından izliyorlarlarmış.
Kafamı evet anlamında salladım "önemli değil acımıyor zaten" dedim ve Hazan'a döndüm.
Hazan yerden kalkmaya çalışıyordu Mira ise yerde çocuk gibi ağlıyordu.
"Yağız bana ne yaptığını gördün mü?" dedi ağlayarak. Ne iğrenç bir şeydi bu.
Yağız Mira'yı umursamadan Hazan'a elini uzattı. Hazan tereddütle baktı ama sonra kendi başına kalkamayacağını anladığında elini tuttu. Yağız Hazan'ı kaldırdığında Hazan hemen elini geri çekti kısa bir teşekkürden sonra bana doğru yürümeye başladı bende ona.
"İyi misin" dedim onu süzerek.
"İyiyim sorun yok sadece ayağım normalden daha çok acıyor hiçbir sıkıntım yok hadi sınıfa çıkalım" dedi. Ayağı ile dalga geçtiğini anlamıştım bende ona yardım ederek kapıya doğru yürümeye başladık.
Kafamı kaldırdığım da Altemur ile göz göz geldim ve istem dışı gözlerimi kaçırdım. Cidden bana ne oluyordu? Kendine gel Mila!
Altemur'a bakmamaya çalışarak Hazan'ı kantinden çıkardım ve merdivenlere doğru yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK
Novela Juvenil× 4 birbirinden şerefsiz erkek arkadaş ve 4 birbirinden güzel kız arkadaşlar buluşması. × Sex'i yanlarından ayırmayan erkekler okula gelen yeni 4 kızı gözlerine kestirmiştir tabi bu isteklerini karşılayabilecek kızların tek gecelikten fazla olabilec...