Güne harika bir şekilde başlamıştık! Hazan'ı kolundan tutarak sırasına götürdüm daha fazla ayağının üstüne basması işleri zorlaştırabilirdi zaten yeterince zorlanmıştık.
Aybüke ve İzel halimizi gördüğünde telaşla yanımıza koştu.
"Ne oldu lan size?" dedi İzel telaşla.
Göz devirerek "Alevler" dedim.
"Vay sürtükler" dedi Aybüke.
Kızlar merakla ne olduğunu anlatmamızı bekliyorlardı Hazan'a döndüm ve o topu bana atarak masaya yattı bende anlatmaya başladım.
Olayları anlatmam bitince zil çaldı ve sınıf dolmaya başladı. İzel ve Aybüke olaya sinirlenmişlerdi ama önemli bir şey olmadığını söyleyerek sakinleşmelerini sağladım.
Ders boyunca bana, Altemur'un karşısında ne olduğunu çözmeye çalışıyordum. Evet bir çok erkekle çıkmıştım ve bir çok erkeğin yakışıklılığına erimiştim ama daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım, sonuçta erkeklerle eğlenmek için çıkıyorum...
Bu konuyu fazla düşündüğümü anladığımda hemen kafamı dağıttım, sonunda derste bitmişti zaten.
Günümüz öğleye kadar aynı geçmişti, Hazan ayağı yüzünden sıradan hiç kalkmamıştı, hem ayağı yüzünden hem de sabah olanlardan morali bozuktu. Güçsüz olmaktan nefret ediyordu aynı zamanda gereksiz tiplerle uğraşmaktan da hiç hoşlanmazdı ve bu gereksizler yüzünden canıda yanmıştı. Bu moral bozukluğu yüzünden öğlede de bir şey yemedi ama üstüne de gitmedik.
"Hazan, iyisin değil mi?"
Hazan yavaşça kafasını kaldırdı ve Aybüke'ye baktı.
"İyiyim neden olmayayım ki?"
"Bilmem, yani biraz durgunsun ya."
"Hayı....."
"Hayır iyi neden gidiyorsunuz kızın üstüne?"
Bu alaycı sesin üstüne Hazan gözlerini devirerek sıraya yattı.
Tabiki alaycı ses Yağız'a aitti ve tayfasıda yanındaydı.
"Sınıfa girme iznini nereden aldınız?" dedi İzel sert ve duygusuzca.
"Kendimizden" dedi Altemur aynı tonla.
"Bakıyorumda seviyenizi düşürmeye çok meraklısınız, 11.sınıflarla çok takılıyorsunuz!" dedi Hazan kafasını kaldırmadan alayla.
"Yapma böyle ama Hazaaan" diyerek Hazan'ın sırtına dokundu Yağız.
Hazan hemen kalktı ve Yağız elini sertte iterek "siktir git Yağız" dedi.
"Tamam, tamam kızma" dedi Yağız geriye çekilirken.
"Ayağın iyi mi bari?" dedi ekleyerek.
"Sanane?"
Biraz daha canımızı sıktıktan sonra gittiler.
"Ne piçler ama"
"Belalar!"
Öğlede sonunda bitmişti, dersleri dinlemem gerekiyordu ve bende öyle yaptım.
Okul çıkışı çantalarımızı topladık ve okuldan çıktık tabi Hazan yürümede biraz zorluk çekti.
Bahçenin oratasında telefonum titredi ve ekranı açıp bildirime baktım. Mesajdı.-Buluşalım mı?
-Seni çok özledim birtanem.
-İş için Ankaraya geldim. Seni görmeden gitmek istemiyorum.
-Ben sana konum atarım.Şaşkınlık ve mutluluk arasında durdum.
Duraksamamı fark eden kızlar bana döndüler ve ne olduğunu sordular.
"Babam iş için Ankara'ya gelmiş benimle buluşmak istiyormuş gitsem sorun olmaz değil mi?" bu soru daha çok Hazan içindi onu bu şekilde bırakmak istemiyordum ve Hazan bunu anlamıştı.
"Saçmalama salak git gör babanı bende bir şey yok" dedi.
Hemen yanına gidip yanağına sulu bir öpücük bıraktım ve tabiki beni iterek kızdı. Güldüm. El salladım ve gittim.
Heyecanlıydım çünkü babamı bir aydır görmüyordum bazı sebeplerden dolayı ama o sebepleri bir türlü demiyorlardı.
Bir parka geçip babamın bana konum atmasını bekledim.
Bir saat sonra konum geldi bulunduğum parka çok uzak değildi, yürüyerek yarım saatte gidebilirdim. Zaman kaybetmeden oturduğum banktan kalktım ve yürümeye başladım.
Kısa sürede atılan konuma gelmiştim burası oteldi, babamın otellerinden biriydi ve babam bana kat ile oda numarasını da söylemişti.
Heyecanla otele girdim etrafa bakındım, asansörü gördüğümde aceleyle düğmeye bastım kabine bindim ve 3. kata çıkmak için kat numarasına bastım.
Kabineden çıktım ve hızlı adımlarla 93. odayı aramaya başladım.
Veee 89, 90, 91, 92.
Odanın tam karşısında duruyordum, heyecanla elimi kaldırdım ve kapıya dokundum birden kapı açılınca şaşırdım, kapı neden açıktı ki?
İçeriden garip, hoş olmayan sesler geliyordu hemen içeri girdim ve ilerledim, biraz tırsmıştım ama uzun süreli olmadı çünkü gördüğüm manzara ile bu duygu tiksintiye dönüşmüştü.
Babam yatağın ucunda oturuyordu, kucağında bir kadınla!
Onlar öpüşüyor muydu? Şaka yapmıyorum veya yapıyorum emin değilim kabus mu görüyordum?
Bildiğin sex öncesi hazırlık yapıyorlardı.
Odanın ortasında dikilmiş onları izliyordum hareket etmeden, ses çıkarmadan beni farketmelerini bekliyordum ve oldu beni farkettiler.
Babam beni gördüğü an korkarak ayağa kalktı kadın da onun üstünden.
Babama iğrenerek baktım sonra kadına...
B-bu Selin ablaydı, babamın asistanı!
"K-kızım..."
Bakmadım.
"Senin burada ne işin var?"
Bakmadım. Gözümü Selin abladan ayırmıyordum. Gerçekten bunu yapmış mıydı?
"Kızım" dedi tekrardan ve koluma dokundu.
Anında kendimi geri çektim ve sert ama dolu gözlerimle babama baktım.
"Bunu nasıl yaparsın baba..." sesimi yükselttim "bu iğrenç klişeliği nasıl yaparsın baba!"
Bana yaklaştı hemen bir adım daha geri çekildim.
"Annem bunu biliyor mu?" gözümden bir damla yaş düştü ama babam konuşmadı.
"Annem bunu biliyor mu?" diye tekrarladım ama daha yüksek çıkmıştı sesim. Sanırım çıldırıyordum kendimi kontrol edemiyordum, sesimi ve göz yaşlarımı dizginletemiyordum.
Babam yavaşca başını aşağı ve yukarı salladı.
Biliyordu.
"Bu yüzden ayrıydınız yani, bu orospu yüzünden" parmağımla kadını göstererek.
"Niye çağırdın beni? Bunu görüp benim de senden nefret etmem için mi?"
Babam kaşlarını çattı "çağırmak mı?"
"Bilmiyormuş gibi davranma!" dedim bağırarak, cırlıyordum ama ağlıyordum da.
"Ben çağı..."
"Umrumda değil" dedim sözünü keserek.
"Artık ikinizde umurumda değilsiniz ne bok yiyorsanız yiyin, sevişin ama annem ile hayatımızdan siktirin gidin!" diye bağırarak çıktım odadan.
Ağlayarak uzaklaştım odadan ve hemen otelden çıktım.
Dışarı çıkmama rağmen nefes alamıyordum.
Ağlayarak kaldırımdan geçiyordum yolumu görmüyordum ama yürüyordum, insanların bakışları umurumda değildi sadece yürüyor ve uzaklaşmak istiyordum.
Hızlı adımlarımı izlemeye çalışırken sert bir şeye çarptım ve geriledim kafamı kaldırdığımda hiç beklemediğim yüzü gördüm.
"Mila?" dedi çatık kaşlarıyla bana bakan Ateş.
Hiçbir şey demedim ve suratına sulu gözlerimle baktım.
Hala ağlıyordum ve beni böyle görmesini istemediğim için kafamı eğerek kenara geçip yürümeye başladım ama beni tutup durdurdu.
"Neyin var?" diye sordu merakla bense hala suratına bakmıyordum.
"Seni ilgilendirmez" dedim kısık sesimle ve kolumu çektim ama bırakmadı.
Etrafa baktı ve beni kolumdan tutarak çekiştirmeye başladı.
"Ne yapıyorsun Ateş? Bırak kolumu."
Ama tabii dinlemedi ve beni boş bir sokağa çekti. Duvara yasladı ve suratıma sert bakışlarını çevirdi.
"Ne yapıyorsun?" dedim elimden geldiğince sert davranmaya çalışarak ama ağlamaklı sesim buna izin vermedi.
"Ne oldu?" dedi tekrar. Sinirlendim zaten sinirlerim bozuktu ve boşalmaya başlamıştı burada bayılsam şaşırmazdım.
"Neden umrunda, seni ilgilendirmez dedim neden bu koruyucu tavırlar çok mu önemsiyorsun sanki, merakın yüzünden insanlara böyle yapamazsın emir verme hakkını da sana kimse vermez!" diye çıkıştım. Ateş'e patlamak istemezdim ama kendimi kontrol edemiyordum.
"Sorun ne?" dedi dediklerimi umursamaz bir şekilde ama sesi korumacıydı beni şaşırtmıştı ve daha çok ağlamama neden olmuştu çünkü aklıma babam geliyordu babalar çocuklarını korurdu değil mi ama benim babam beni korumadı sattı.
Tekrar ağlamaya başladığımdan kafamı eğdim ama Ateş buna izin vermedi, çeneme dokunarak kafamı kaldırdı ve kaşlarını sorar bir şekilde kaldırdı.
"Önemli bir şey değil?" dedim kısık bir sesle. Ateşten çok kendimi kandırmaya çalışıyordum.
"Kimseye demem Mila dalga da geçmem. Bana söyleyebilirsin." Ateş'in bu şefkatli tavırları beni çok şaşırtsa da hoşuma gitmişti, sakinleşmeme ve güvende hissetmemi sağlamıştı.
Derin bir nefes aldım ve ağzımdan o cümleyi çıkardım.
"Babam annemi aldatıyormuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK
Teen Fiction× 4 birbirinden şerefsiz erkek arkadaş ve 4 birbirinden güzel kız arkadaşlar buluşması. × Sex'i yanlarından ayırmayan erkekler okula gelen yeni 4 kızı gözlerine kestirmiştir tabi bu isteklerini karşılayabilecek kızların tek gecelikten fazla olabilec...