_Bu Bir Savaştır_

2.6K 33 1
                                    

Altemur Algın:

Berk ve Yağız kantine yeni kızla uğraşmaya indiklerinden bir kaç dakika geçmişti ki öbür kızda aşağı indi. İki kız da gittikten sonra geri kalanlar bize ters bir şekilde bakmaya başlamıştı ama nedenini çözmüş değildim.
Ateş ile orada oyalanıp kötü bakışların altında kalmak istemediğimiz için sınıfa girdik. İkimizde sıralarımıza oturup telefonlarda dolaşmaya başlamıştık. Yağızlar gideli bir kaç dakika olmuştu nerede olduklarını sormak için onları arayacaktım ki Berk'in ismi ekranda belirdi. Hissetmiş olmalıydı ne de olsa kardeş kardeşinin hissettiklerini anlardı.
"Altemur hemen kantine gelin!" Ben 'Alo' bile demeden konuşmaya atlamıştı ve sesi garip geliyordu. Ben ise bir şey demeden telefonu kapattım, tamam veya geliyoruz gibi şeyler dememe gerek yoktu o beni anlıyordu zaten.
Ayağa kalkıp Ateş'e kafa işareti yaptıktan sonra sınıftan çıktım, Ateş olayı anlamış olacak ki bir şey sormadan peşime takıldı.
Biz sınıftan çıktığımızda alta inen iki kızda gelmişti kısa saçlı olan beni görünce ölümcül bir bakış attı ve hemen sınıfına girdi.
Oyalanmadan hemen kantine Berkler'in yanına indik.
Kantine girdiğimizde Berkler bizim masa da oturuyorlardı ama bir gariptiler. Berk kendini gülmemek için zor tutar gibi Yağız ise acı içinde çocuğunu kaybetmiş anne gibi oturuyordu.
Hemen yanlarına geçip oturduk. Berk'e doğru dönüp "neyi var bunun çocuğunu kaybetmiş gibi duruyor" dedikten sonra kendimi daha fazla tutamayıp gülmeye başlamıştım, Berk ve Ateş de benim gibi kahkahalar atmaya başladı. Yağız,
"Gülmeyin lan cidden çocuğumu kaybediyordum az kalsın!" dediğinde kahkahalarımız bütün kantini doldurmuştu.
"Ne oldu oğlum anlatsanıza!" Ateş sabırsızca konuşunca Berk anlatmaya başladı.
"Ya biz isminin Aybüke olduğunu öğrendiğim kızın peşine gittik ya..."devam etmesi için cevap verdim "evet" ve devam etti.
"İşte onun peşine geldik buraya hatta ben Aybüke'yi duvara yaslamıştım onla konuşuyordum ki kısa saçlı olan manyak kız bağırarak aramıza girip kızı kendine çekti sonra Yağız kızı kışkırttı ve sikine tekme yiyince kendini yerde buldu. Şimdi ki acısı hem bilirsiniz işte hem de kız yüzünden rezil olduğu için" Berk yine gülmeye başlamıştı ve peşinden bende. Yağız bize ters bakış attığında kendimi durduramıyorum.
"Üzgünüm Yağız ama bu gülünmeyecek bir olay değil" dedim tabi bu kahkahalarımın arasından 'üzğünm Yakkk ama buğ gülünmeğğecepk pir olayğ depil' gibi çıkmıştı.
Yağız olduğu pozisyondan daha da dikleşerek "Aga benim intikam almam lazım. Az kalsın kocaman evladımı kaybediyorum!" dedikten sonra sikini ovalamaya başladı. Ruh hastası!
Ateş Yağız'a döndü.
"İntikam almak istiyorsun yani kardeşim." dedi. Yağız kafasını sallayarak cevap verdi bu sefer Berk araya girdi" e alalım o zaman kardeşim" diyip bize baktı. Bu sefer devreye ben girdim.
"Kardeşlerim biliyorsunuz ki bir savaştan önce en önemli şey düşmanlarını tanımaktır." hepsi sırıtmaya başlamıştı.
Yağız sırıtışını büyüterek "tanıyalım o zaman" dedi.
Hemen telefonumu çıkardım ve instagtama girdim. Keşfete arama butonuna, Aybüke yazdım ve Berk'e döndüm.
"Aybüke'nin soyadını biliyor musun?"
Berk biraz düşündü ve cevap verdi.
"Aydız olması lazım." dedi. Ateş kafasındaki soru işaretini Berk'e göstererek "hadi ismini anladım da soyadını nereden öğrendin lan" dedi güldüm cidden bu benimde kafamı karıştırmıştı.
"Meslek sırrı." dedikten sonra 'Bez Bebek' ten Joker'in eline üfleyip üstüne sürme' taklidini yaptı puşt herif.
Daha fazla beklemeden ismi girip ilk çıkan sayfaya tıkladım biraz baktıktan sonra telefonu masanın ortasına koydum ve konuşmaya başladım.
"Takipçi sayı beklenenden fazla, diğerlerine göre daha masum görünüyor ama hiç belli olmaz..." Berk devam etmeme izin vermeden konuştu.
"Bu kız bayağı tatlıymış. Sizce de öyle değil mi?"
"Bakmayın böyle tatlı göründüklerine içlerinde kim bilir nasıl şeytanlar yatıyor. Yağıza sorun" dedikten sonra göz kırptı Ateş. Yağız dışında hepimiz kahkahalar atmaya başladık.
Telefonu tekrar elime aldım ve önerilen kişilerde başka bir kıza girdim, evet buda o gruptandı ama...
"YUHH" gözlerim yuvalarından çıkacak gibi hissettim ve telefonu masaya attım. Ateş sayfaya baktığı gibi telefonu eline aldı ve ismini seslice okudu.
"İzel Dizgin, oha psikopat lan bu. Hangi manyak bir taraflarını kesip sosyal medya da paylaşır ki? Ama açık olayım bu çekici olamadığı anlamına gelmiyor." dedikten sonra telefonu geri koydu. Hepimiz sırıtarak Ateş'e baktık.
"Ne bakıyorsunuz lan önünüze dönün!"
Gülerek telefonumu elime aldım ve başka kıza tıkladım. İşte bu Yağız' a vuran kız olmalıydı sayfasında gezinip bilgi çıkardıktan sonra telefonu Yağız'a verdim.
"Hazan Uğurlu, görünüşe göre uzun zamandır kısa saç kullanıyor. Şuan elimizde masum, psikopat ve bunun gibi utanmaz manyak var. Fotoğraflarda gördüğün gibi saçma sapan yerlerde fotoğraf çekilmiş ve bunları insanların yanında yaparken utanmadığı belli." Yağız sırıtarak fotoğraflara bakarken telefonumu elinden aldım ve son kalan kıza girdim.
Oha bu kız cidden güzel sayfasına bakıp yorumlarımı hazırladıktan sonra telefonu bıraktım.
" Ve son sexy düşmanımız Mila Gökdeniz. Sanırım iPhone hastalığı var çünkü bütün fotoğraflarında telefonunu göstermemeye çalışarak gösteriyor."dediğim şeyin karışıklığını düşündükten sonra güldüm ve devam ettim" diğerlerine göre daha cool geziyor, ama soyadı bana çok tanıdık geldi."
Telefonumu kapatıp çocuklara bakmaya başladım.
" Kızları az çok tanıdığımıza göre intikam planı hazırlamaya başlayabiliriz. Yavrumun kanını yerde bırakmayacağım."
Ateş Yağız'ı düzeltti.
"Bırakmayacağız."

*********

Mila Gökdeniz:

Ders çok sıkıcı geçmişti ve sonunda yemek yiyebikecektik hemen paralarımızı alıp kantine indik.
"Ne yiyoruz?"
"Fark etmez benim için."
"İyi 4 tane hamburger diyorum"
"Tamam"
Siparişleri verdikten sonra en köşedeki masaya geçip oturduk. İki dakika sonra 4 piç içeri girdi.
Bizi gördükleri an suratlarında ki değişim çok komikti, bize doğru gelmeye başladılar ve geldiklerinde masamızın başında dikilmeye başladılar.
"Kızlar sizi yan masaya alalım burası bizim." dedi kızıl saçlı.
"Sizin derken? Tapu olmadan inanmam ama" dedi İzel. Hepimiz gülmeye başladık.
"Kalkıyor musunuz?" dedi Hazan'nın anlattığı çocuk. Sesi sinirli çıkmıştı.
"Üzgünüz çok yavaşsınız" dedi Hazan.
"Yani! Ne demek oluyor bu?" dedi Hazan'nın ki.
"Yani! Bizi rahatsız ediyorsunuz ve hiçbirimiz ağaç gölgelerinden hoşlanmayız." Hazan'nın dediği şeyle kahkahalar attık. Ama onlar hala başımız da dikiliyorlardı.
"İşitme cıhazı mı alsak bunlara duyma sıkıntıları var herhalde." dedi İzel. Ve kızıl saçlı son noktayı koyup gittiler.
" Siz bilirsiniz, Bu Bir Savaştır!"

BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin