Ateş'in yaptığı hareketler dikkat çekici bir şekilde yakındı hemde bayağı yakın.
Kızlar eve gittiğimizde susmak bilmediler, neden öyle davrandığını, neden o kadar yakın olduğunu, neden sürekli benle konuşmaya çalıştığını, neden, neden, neden.
Hatta biliyor musunuz, onlardan gizli sevgili olduğumuz şüphesine bile düştüler.
Tabii ki "yoğh artık" tepkisini verdim. Ama sonra düşününce dışarıdan öyle gözüktüğü aşikardı.
"Hayır öyle bir şey yok, hayır başka erkek mi yok, hayır onunla işim olmaz, hayır neden yaptığını bilmiyorum, hayır o, hayır bu, hayır şu..." dememe rağmen inanmadılar.
En sonunda gerçeği daha fazla saklayamayacağımı anladım, onlardan saklayamazdım zaten. Aramızda hiç sır olmamıştı şimdi de olmayacaktı!
"Tamam, her şeyi anlatacağım. Ama..." dedim son a'yı uzatarak ve anında Hazan gözlerini kısarak bakmaya başladı.
Ellerimi başımın iki yanında duracak şekilde kaldırdım, "... olayları anlattıktan sonra kızmak ve yargılamak yok çünkü hem bu konuda konuşmak hemde sizi üzmek istemedim." dedim.
"Çatlatma da de işte" diye çıkıştı Aybüke.
Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. O güne tekrar gitmek... Zordu.
"Babamla buluşmaya gittiğim gün..." dedim ve gözlerimi açtım. Hepsi bana merakla bakıyordu.
"...işte babamın bana konum atmasını bekliyordum, sonunda atınca da gittim kendi otellerinden biriydi. Mesajda oda numarasını filan yazmıştı." derin bir nefes aldım tekrar.
O odaya girişim, o kadının babamın kucağında oluşu, beni görüp korkuşu, bana yakınlaşması...
İzel'in sesi ile irkildim.
" Mila iyi misin? "
Garip bir duraksamadan sonra tepki verdim.
Kafamı 'evet' anlamında aşağı-yukarı salladım ve anlatmaya devam ettim.
"Odayı bulduğumda kapı aralıktı bende babam beni bekliyordur diye heyecanla içeri girdim."
Güldüm, evet buruk gülümsemelerden olan.
"Yatakta başka bir kadınla..."
Lanet olsun, gözlerim doldu.
Hazan'ın ağzından "sikeyim", İzel'in ağzından "siktir", Aybüke'nin ağzından da "oha" lafını duyunca kendimi daha fazla tutamadım ve ağlamaya başladım.
Kızlar beklemeden bana sarıldı.
Öyle ne kadar durduk bilmiyordum ama bana yıllar gibi gelmişti.
Sonunda ağlamam durduğunda ayrıldık.
"Peki, Ateşle ne alakası var?" dedi Hazan.
Tamamen sakinleşince konuşmaya başladım.
"Oradan hızlıca çıkıp yürümeye başlamıştım önüme bakmadan gidiyordum ki birine çarptım bu da Ateş. Beni öyle görünce bırakmadı ve zorla ne olduğunu anlattırdı."
"Vay şerefsiz" dedi İzel.
"Anlattıktan sonra o da bana kendi hikayesini anlattı. Annesi babasını aldatmış." dedim
Hazan'nın kaşları havaya kalktı, evet beklenmeyecek bir şeydi.
"İşte benim kafamı dağıttı filan moral verdi. Güzel bir zaman geçirtti ama bugün yaptığı yakınlıklar nedenini bilmiyorum."dedim son olarak.
Üstümden büyük bir yük kalkmıştı o kadar rahatlamıştım ki anlatamam.
" Tamam her şeye tamam peki bize niye anlatmadın geldiğinde?"dedi İzel.
" Dediğim gibi bu konuda konuşmak istemiyordum ve sinirleneceğinizi biliyordum. Diyecektim gerçekten ama biraz zaman geçsin istedim sadece. Özür dilerim "dedim başımı eğerek.
" Hayır dileme sorun değil, sonuçta anlattın. "dedi İzel gülümseyerek.
O sırada da Hazan çenemden tutarak kafamı kaldırdı.
" İyi ki varsınız. "dedim ve Hazan'a sarıldım İzle ve Aybüke de kenardan sarıldılar.
Biraz daha konuştuktan sonra odalarımıza ayrıldık. Yatağıma yattığım an uyku bütün gücüyle vücudumu ele geçirdi bende buna izin verdim.Öğle olmuştu ve hep birlikte yemek yemek için kantine inmiştik, Hazan'nın ayağı düne göre daha iyiydi ama o kavga olmasaydı daha da iyi olabilirdi. Bende iyiydim artık sır yoktu, saklama çabası yoktu en önemlisi de iyiymiş gibi davranmama gerek yoktu.
Her zaman ki masamızda oturmuş yemek yiyorduk.
Eminim ki çok şaşıracaksınız ama her zaman ki gibi çocuklar da bizi rahat bırakmadılar!
Yan masadan sandalyeler aldılar ve yanımıza oturdular.
Ateş, benim ile İzel'in arasına, Yağız, İzel ile Hazan arasına, Berk, Hazan ile Aybüke arasına ve son olarak Altemur, Aybüke ile benim arama oturdu ve hepsi sırıtmaya başladı.
Şimdi de kızların tepkisine geçelim değil mi?
İzel, kısık ve tehdit edici bir şekilde teker teker çocuklara bakıyor, Hazan sinirle göz devirerek arkasına yaslanıyor, Aybüke hiçbir şey olmamış gibi yemeğine devam ediyor ve ben ise...
Ben, ben ne yapıyorum gerçekten? Bir Altemur'a bir Ateş'e bakıyorum, neden? Sanki bir ikilemde kalmış gibi ama neden?
Kafamı düşüncelerden dağıtmak için hızlıca iki yana salladım ve durdum.
İkisine de bakmamalıydım ve tabii ki Yağız hemen dikkatimi dağıtmayı başardı.
Kolunu Hazan'nın omzuna atarak konuşmaya başladı.
"Hazan, ayağın nasıl?" birde sonunda dudak bükmesi yok mu!
"O kolunu çek sikmeyeyim seni!" Hazan'nın sert çıkışı hepimizin gülmesini sağlamıştı.
"Öyle desene en baştan yapardım." Yağız harbi sikecek seni kız sus bence.
Herkes gülmeye başladığında düşüncemi sesli söylediğimi anladım ama dert değildi.
Hazan yemeğini her zaman bizden önce bitirir ve bizi beklerdi bugünde aynıydı tek farkı Yağız yüzünden bizi beklemeyecekti.
Hazan hızla sandalyeyi iterek ayağa kalktığı an bir küfür ile sandalyeye geri yığıldı.
"Sikeyim!"
Hepimiz telaşla Hazan'a baktık, bir anda ayağına yüklenmesi canını yakmıştı.
"Hey, iyi misin?" diye sordu Yağız, bu sefer dalga geçmiyordu cidden endişelenmişti.
Kızlarla bizde endişeleniyorduk çünkü Hazan gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Bu ne anlama mı geliyor? Bu Hazan'nın ayağı yüzünden istediği gibi hareket edemediği, canı yandığı için sinirlendiği ve her an patlama tehlikesi olduğu anlamıyla eş değer bir hareketti.
Hazan sonunda derin ama bu alandaki bütün oksijeni çekermiş gibi bir nefes alarak tepkisini gösterdi.
"İyiyim" çok sakin ve sessiz, Hazan işte. İzel hemen ayağa kalktı ve Hazan'nın kolundan tutarak kaldırdı,bize kaş göz hareketleri ile üste çıkacağını belirterek kantinden çıktılar. Aybüke ile bende onların beşinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK
Teen Fiction× 4 birbirinden şerefsiz erkek arkadaş ve 4 birbirinden güzel kız arkadaşlar buluşması. × Sex'i yanlarından ayırmayan erkekler okula gelen yeni 4 kızı gözlerine kestirmiştir tabi bu isteklerini karşılayabilecek kızların tek gecelikten fazla olabilec...