_O Gece_

2.4K 24 4
                                    

"Hayır" diye bağırdım "isteyorum, bırak beni" diye devam ettim ama adam beni dinlemiyordu ve üstümü çıkarmaya çalışıyordu.
Ne kadar debelensem ve kaçmaya çalışsam da çok güçlüydü.
Sonunda rengarenk olan askılı badimi çekerek belime indirdi ve ben sütyenimle kaldım.
Ciddi anlamda çok korkuyor ve bir şey yapamıyordum cırlayıp duruyor yardım diliyordum ama saat çok geç olduğu için kimse yoktu olsa bile etraf karanlık olduğu için beni göremezlerdi.
Ağlamaya çoktan başlamıştım artık adama yalvararak bağırdım ama adam bana daha da yaklaştı ve beni zorla öpmeye başladı...
Cırlayarak yataktan kalktım ter içinde kalmıştım bütün saçlarım yüzüme yapışmıştı beceriksiz bir şekilde saçlarımı yüzümden çektim ve nefes alış verişlerimi düzenlemeye çalıştım.
Neden tekrar o kabusu görmüştüm, üç aydır görmüyordum çok mutluydum şimdi neden o lanet kabusu gördüm.
Hazan cırlamama kalkmış korkuyla bana bakıyordu.
"İyi misin? Kabus mu gördün?" dedi endişeyle yatağından kalkıp yanıma geldi. Kafamı sallayarak cevap verdiğim sırada kapı açıldı ve diğer kızlarda geldi.
Aybüke'nin elinde su vardı ve bana uzattı.
"Aynı kabuslar mı?" dedi Mila üzgün bir şekilde yanıma oturarak.
Benim konuşmama izin vermeden Hazan "evet" dedi.
"Ama üç aydır görmüyordun o kabusları neden şimdi tekrar gördün ki?" dedi Aybüke.
"Bilmiyorum" dedim başımı sallayarak.
Biraz daha sakinleştiğimde saate baktım 05.34 yazıyordu telefonda.
Hava yarı aydınlanmış güneş kendini göstermeye başlamıştı.
Kızlara iyi olduğu mu söyleyip duşa girdim şuan beni sadece duş rahatlatabilirdi.
Duşumu alıp odama geri döndüm Hazan tekrar uyumuştu. Ses çıkarmadan telefonumu alıp odadan çıktım. Tekrar uyuyabileceğimi sanmıyordum.
Salona geçtiğimde Aybüke'nin de uyumadığını gördüm.
"Neden uyumadın saat daha çok erken hem okul da yok bugün" dediğim an anladım.
Bugün cumartesi ve Aybüke çoğunlukla cumartesi günleri sevgilisiyle buluşmaya gider.
"Tamam anladım" dedim Aybüke'nin cevap vermesini beklemeden. Her seferinde heyecanlanıyor ve onun için her şeyi yapıyordu ama benimle birlikte kızlar Emir'e bir türlü ısınamıyorduk Aybüke'ye asla karşı çıkmıyor onun mutlu olması bizi de mutlu ediyordu ama bilmiyorum o çocuktan iyi bir enerji alamıyorum.
Umarım bizim saf kızımızı üzmezdi yoksa sonuçları ciddi anlamda iyi olmazdı.
Saat 10 olduğunda Hazan yanımıza geldi ama sekerek.
"Sikeyim böyle ayağı. Basamıyorum üstüne" dedi sinirle.
"Bugün hastaneye gidelim" dedim Hazan da başını salladı.
"Ben alışverişe çıkacağım siz ikiniz gidersiniz" dedi Mila gözlerini ovarak koltuğa attı kendini.
Aybüke ve Mila hazırlanıp birlikte çıktılar.
Aybüke sevgilisi ile yiyeceği için Mila ise aç olmadığını söylediği için kahvaltı yapmadan çıktılar ben Hazan ile yiyebilmemiz için güzel bir kahvaltı hazırladım.
Kahvaltıyı yapmaya devam ederken kafamda soru işareti yaratan soruyu Hazan'a sordum.
"Hazan" dedim. Kafasını kaldırdı ve bana baktı.
"Efendim?"
"Sana bir şey sorabilir miyim? Dünden beri kafamı karıştıran bir şey var."
"Dinliyorum" dedi bir psikolog edasıyla. Güldüm ve sorumu sordum.
"Şimdi sana dün yaşananları anlattık ya..."
"Evet?"
"... hani bu bir erkek bana bir şeyler dedi ve Ateş araya girdi dedim ya..."
"Dur! Yok düşündüğüm şey değil değil mi?"
"Oha hayır tabiki de! Ya beni orada korurken çok ciddi ve sertti. Bana birini çağrıştırdı ama kim olduğunu çıkaramadım."
"Yani?"
"Neden bilmiyorum ama o ifadesi bana korku hissettirdi daha doğrusu hatırlattı ama dediğim gibi nedenini bilmiyorum."
"Bunun üzerine de kabus gördün...?" dedi düşünerek.
"Tövbe bismillah Allah'ım lütfen düşündüğüm şey olmasın" dedi ve ben ne demek istediğini anladım.
"Sence o olabilir mi?" dedim ama sesim biraz fazla kısık çıkmıştı.
"Bak sakin ol hiçbir şey belli değil ve olmadan da hareket edemeyiz ama eğer o kişi Ateş ise bunu ona çok kötü ödetirim. Sadece ben de değil kızlar da aynı şekilde." dedi Hazan güven veren ses tonuyla.
Gülümsedim ve yemeğime geri döndüm.
Benim tek zayıf noktam o gece ve ailemdi, ne yazık ki o ikisi de aynı zamanlar da olmuştu bu da beni her konuda etkilemişti.
Görünüm, kişilik, hobilerim ve fobilerim.
Hergün farklı farklı, rengarenk güzelliklerle giydiğim elbiselerim, eteklerim yerine siyah pantolon, siyah bluz ve siyah kot ceket. Canlı sempatik görünümüm yerine sert umursamaz. Sosyalleşmek, oyunlar oynamak yerine yalnız, güvendiğim tek insanlarla olmak ve dövüş sanatları öğrenmek. Fobilerime ise erkekler, gece yalnız olmak eklenmişti.
Bu büyük değişimime rağmen arkadaşlarım beni hiç yalnız bırakmamış ve beni böyle kabul etmişlerdi.
Onlara çok şey borçluydum onlar olmasa ben ayakta kalamazdım.
Sonunda yemeğimiz bittiğinde masayı topladık ve hazırlanıp hastaneye gittik.
Eve döndüğümüzde kızlar hala gelmemişti.
Doktor Hazan'a ayağının burkulduğunu, bir iki gün üstüne basmamasını, pazartesi okula gidebileceğini ama oturursa daha iyi olacağını söyledi ayrı olarak iki merhem verdi ve onları sürdükten sonra ayağını sarması söyledi son olarakta iyileşme döneminde hafif şişlikte sorun olmayacağını buz tuttuktan sonra geçeceğini ama şişlik büyürse ben olmasam bile doktora getirin dedi.
Akşam kızlar eve döndüğünde yemek yememişlerdi bizde yemek hazırlayıp yedikten sonra film izlemeye karar verdik.
Ben film için mısır patlatırken kızlarda izleyebileceğimiz filmlere bakıyorlardı.
Sonunda bir film bulup oturdukların da mısırlarda hazırdı. Hemen yanlarına geçip oturdum ve filmi izlemeye başladık.
Bir film yetmediği için ikincisini de açmıştık, sonunda uykumuz geldiğinde filmi bitirip yatmıştık.
Pazar günümüz evde sıkıcı geçmişti, yatıp yemek yemiştik.
Sabah alarmın sesiyle uyandım Hazan çoktan kalkmış ayağına merhemleri sürüyordu. Bende çok oyalanmadan yataktan kalktım.
İlk olarak yüzümü yıkayıp kendime geldim sonra dişlerimi fırçalayıp üstümü giydim.
Odaya döndüğümde Hazan ayağını sarmaya çalışıyordu yanına gidip ona yardım ettim ve akşamdan hazırladığımız çantalarımızı alıp salona geçtik.
Kızlarda beş dakika sonra gelince evden çıktık.
Evimiz ile okul arası yirmi dakikadan fazla değildi bu yüzden yürümeyi seçiyorduk ama bugün Hazna'nın ayağından dolayı taksi tutmayı önerdiğimde Hazan istemedi. Ona doktorun dediklerini dediğimde ise beni geçiştirdi.
Laf dinlemese de topallayarak yürüyordu. Rahat olabilmek için şort giymişti, bandajı bileğinin biraz yukarısında bittiği içinde ayakkabısının üstünden gözüküyordu.
Mila da her zaman ki şortlarından giymişti. Aybüke diz kapağının biraz üstünde bir etek ve bende tabiki de siyah pantolonumu giymiştim.
Giydiklerimize göz atarken okula vardığımızı farkettim.
Kızlar sohbet ederek demir kapıdan bahçeye girdiler.
Ben durmuş onlara arkadan bakerken gülümsedim ve peşlerinden gittim.

BİZİM ADIMIZ: SONSUZLUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin