"aidan..."
ilk defa adımı söylemişti...ona ne oldu dermiş gibi baktım.
"battaniye getir."
"bu halde bile emir verdiğine göre gerçekten yürek yemiş olmalısın."
"hayır az önce biraz dudaklarından atıştırdım."
hiç tepki vermedim hatta alayla bakmış bile olabilirim.
"klişe"
gidip battaniye getirdim. gerçekten ateşi vardı ve ne kadar psikopat olursa olsun. insanlara kişiliğinden dolayı farklı davranmak asla benim olayım olmamıştır. kim olursa olsun yardım etmeliydim. battaniyeyi alıp salona geri döndüğümde koltukta değildi.
"daniel...?"
"buradayım..."
sesin geldiği yöne baktığımda elini kapıdan dışarı zar zor salladığını görebiliyordum. oraya gittiğimde iğrenç bir koku burnumu sızlatmıştı. kolumla burnumu kapattım.
"tanrı aşkına ne içtin sen?"
"yanlış soru...asıl soru bana ne içirdiler?"
omzuna dokunduğumda titredi hızla elimi çektim. onun ateşi yoktu...sadece ona ilaç vermişlerdi. hızla koşup su getirdim.
"bi zahmet sen içir"
önüne geçtim ve kafasını biraz yatırtıp sırtından tuttum her an düşecek gibiydi. su şişesini ağzında dayadım ama su dudaklarının kenarından akıyordu.
"ah tanrım..."
su yudumunu alıp ağız yoluyla ona verdim. birkaç yudumdan sonra ellerini belime koydu. anında ondan ayrıldım sırtlayıp koltuğa götürdüm. ve su şişesini eline verdim.
"anlaşılan daha iyisin. gerisini kendin iç."
"ihtiyacım yok. ama....sifonu çeksen iyi olur."
"bu kadar pislikleşemezsin lütfen düşündüğüm şey olmadığını söyle..."
"bence değil..."
tuvalete gittiğim de gördüğüm şey sadece kandı. salona gidip telefonumu aldım. daniel bana ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakıyordu. tabi ki de hastaneyi arıyordum.
"alo merhaba merkez hastanesi mi?"
"evet buyurun-"
kadının sözünü kesen şey daniel'in bağırmasıydı.
"kapat o telefonu!"
"af edersiniz evet... bir ambulans alabilir--"
telefon hızla elimden aldı ve kapama tuşuna bastı.
"hastaneleri sevmem."
"ben de üzerime kalan insanları sevmem. neden buraya geldin ki...? hastaneye gitsene. kan kusmuşsun."
göz devirdi ve o serseri gülümsemesi kayboldu sıkkın ve sinirli bir ruh hali vardı. sanki bir ergenin beni anlamıyorsunuz demesi gibi.
"sağır mısın...? hastaneleri sevmem."
kendi kendime mırıldandım.
"kim sever ki..."
araba kazasından sonra hastane de 2 ay kalmıştım. iyileştikten sonra annemle babamın başında durdum. iyileşemeyeceklerini biliyordum ama yine de elimi o soğuk cama koyup bekledim. ne olacağını bile bile bekleyip o camın içimi titretmesine izin vermek beni altüst etmişti. her şeyin farkındaydıma ama asıl koyan buydu. düşüncelerimi bozan şey daniel' in sesiydi.
"bana ne oldu merak etmiyor musun? 1 hafta boyunca nerede olduğumu..."
koltuğa oturduğunda ben karşısına bir sandalye çektim ve onu dinlediğimi gösteren bir yüz ifadesi takındım.
"o polis... yani senin beni arayıp şikayet ettiğin-"
"hak ettin."
kaşlarını çatıp yüzüme baktı.
"lafımı kesme bir daha. neyse nerede kalmıştım. o polis...beni pek sevmez. arkadaşlarını çağırıp beni kumpasa düşürüp yakaladı ve yasa dışı yöntemlerle sorguladı. senin yüzünden...
yerinden kalkıp yaklaştı.
...benim ırzıma geçtiler lan!"
yakamdan tutup kaldırdı ve yere attı.
"BEN! BAŞKA ADAMLARIN ALTINDA İNLEDİM!"
"ö-özür dilerim..."
"özrünü kabul etmiyorum. bana yaptıkları yolla telafi etmeye ne dersin."
gözlerim sonuna kadar açıldı.
"hayır!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR PSİKOPATLA AYNI SINIFTAYIM.
Fiksi Remajabu bir gay hikayesidir. hiç bir hikayeden alıntı yapılmamıştır varsa da bu tamamen tesadüftür. emek hırsızlığına tamamen tahammülüm yok. konu: ailesini kaybeden aidan istediği üniversiteye gider ve orada bir çocukla atışması sonucu. iş işten çoktan...