Medya = Açelya ( Sabrina Carpenter)
3 gün sonra :
Eve dün gelmiştik. Abimler ile doğru düzgün daha hiç konuşmamıştım. Özelliklede Metin abim ve Meriçle.
Meriçle konuşamadığım için Asil in durumunu da öğrenememiştim. Canımı çok sıkılmıştı bende dondurduğum çiçeklerin buzlarını çözüp küçük bi şişeye parfüm yapmaya karar verdim. Hala Meriç in annesinin teklifini kabul etmemiştim. Gerçi tam reddettiğim de söylenemezdi. Evet bir camdan kapsülün içine 5 damla votka, 3 damla vanilya ve lavanta yağı... Koku içinde Mimoza çiçeği hay aksi ! Bi malzemem eksikti. En önemli olan mimoza çiçeği. Sadece bi saptan az kalmıştı. Yenisini almam gerekiyordu. Bu ayakla dışarı çıkamayacağım için bende hep çiçekleri aldığım annemin evine biraz uzak bu eve biraz yakın çiçekçiyi aradım. Çiçekçi Arya... Normalde Mimoza çiçeğinin yetiştiği yer Avustralyadır. Bize lazım olan bitkinin çiçekleri sarı ve keskin bir kokuya sahiptir. Mimoza ağacının yaprakları yeşil değil griye yakındır. Normalde yapraklarında güzel kokmuyo değil ama bu karışıma koku için yaprak değil çiçeğin kendisi lazımdı.Arya :
-Merhaba Açelya. Nasıl yardımcı olabilirim ?Açelya:
-Merhaba Arya abla. Normalde yanına gelmek isterdim ama mağlum küçük bi kaza geçirdim. Bu yüzden yanına gelemiyorum. Bu yüzden bu sefer eve sipariş vericem.Arya:
-Çok geçmişi olsun Açelya. Ne lazımsa söyle. Normalde ben getirirdim ama bu gün çok işim var.Açelya :
-Olsun sorun değil bana bi kaç sap mimoza çiçeği lazım.Arya :
-Çok üzgünüm Açelya ama sana yardım edemeyeceğim. Elimde hiç kalmadı. Üzgünüm. Sipariş daha gelmedi.Açelya :
-Sorun değil. Teşekkür ederim.Arya:
-Tekrardan geçmişi olsun.Biraz saçma olucak ama aklıma bi isim gelmişti sizce kim olabilir ? İpucu Meriç in istemediği biri. Sena hanım yani "Syt" firmasının başı Meriç in annesi... Sena hanımı arayıp durumdan biraz bahsettim ama o direk zaten konuyu anladı ve "istediğim kadar mimoza getirebileceğini söyledi " Bende "sadece bir kaç dalın yeteceğini söyledim." Sonrada konumu mesaj olarak attım. Veee beklemeye başladım. Açıkçası evde sadece bi kaç görevli olduğu için rahattım. Yavaşça tutunarak merdivenden indim ve solana geçtim oturup beklemeye başladım. Bi kaç dakka sonra kapı çaldı . Sena hanım elinde minik bi kutu ile kapıda bekliyordu. Kapıyı görevlilerden Ceren abla açmıştı. Oturduğum yerden hafifçe doğruldum.
-Geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Çok sağolun.
Dedim.
-En azından bunu yapabiliyim. Lütfen rahatını bozma hatta arkana yaslan.
Dedi Sena hanım.Elinde bulunan krem rengi kutuyu bana uzattı.
Teşekkür edip aldım ve açtım. Kutunun sağ tarafında bi kaç dal mimoza çiçeği vardı. Sol tarafında ise küçük bi kutu vardı.
-Bu nedir?
Diyerek küçük kutuyu elime aldım.Sena hanım gülümseyerek :
-Hem oğlumla olan ilişkinizi kutlamak için hem de geçmiş olsun hediyesi.
Dedi.
Hiç değilse biri kutladı.
-Ah ! Çok teşekkür ederim. Aslında bizimde ilişkimiz çok olmadı.
Sena Hanım gülümseyerek :
-Açmıyacakmısın ?
Dedi.
Ben de gülümseyip kutuyu açtım. İçinde çok zarif bi kolye vardı. Daha önce bi yerde gördüğüme emin olduğum bi kolye vardı. Kafamı hafif kaldırınca Sena Hanım ın boynunda kolyeyi gördüm. Bi kız arkasında kanatları var ve bi ağacın önünde oturuyor. Kızın kanatları pırlantadan. Belliki Sena Hanımın da takmasından anladığım üzere pahalı bi hediyeye benziyordu. Kafamı iki yana sallayarak :
-Hayır. Bu çok pahalı bi hediyeye benziyor. Ben bunu kabul edemem.
Dedim.
Sena Hanım kolyeyi elimden yavaşça alarak yanımda oturduğu tekli koltuktan kalkıp yavaş adımlarla arkama geçti ve kolyeyi boynuma taktı. Dolaşıp yanıma oturdu. Gözümün içine masumca bakması be hiç bi şey dememesi üzerine "teşekkür ettim". Gerçekten narin ve güzel bi kolyeydi.-Hiç çıkarma olur mu?
-Zaten çok kolye değiştirmem. Bi taktığımı kolay kolay çıkarmam. Buda sizden olduğu için çıkarmayı hiç düşünmüyorum.
-Senin hakkında gerçekten çok şey merak ediyorum. Fakat açıkçası bu ara biraz meşgulüm. Boş olduğum ilk dakka işim seninle bi yerde oturup sohbet etmek olucak sanırım. Hem sende o zamana kadar iyileşirsin. Ben yavaştan kalkıyım dedeğim gibi bu ara biraz meşgulüm. Oğlum adınada senden ve ailenden özür dilerim.
Dedi ve Sena hanım ayağa kalktı.-Gerçekten sizinle oturup konuşmayı bende çok isterim. Ayrıca oğlunuz adına da özür dilemeniz gereken bi şey olduğunu düşünmüyorum. Ben size eşlik ediyim.
Dedim. Oradan görevli Ceren abla:
-Siz oturun ben geçiririm.
Dedi.
Kafamı sallayıp Sena Hanım a el salladım. Yerimden doğrulup kutuyu aldım ve merdivenlere yöneldim. Odama görevli ablalar sayesinde çıktım. Tam yatağıma oturdumki telefonuma mesaj geldi.Acayipler Üniversitesi Müdürü Yamaç Dolu :
"Sayın öğrencilerimiz okulumuzda düzenlediğimiz 1 hafta sonra salı günü yapılacak olan öğrenim kampına hepinizi bekliyoruz. Carp adında olan normal insanların olmadığı kampa gidip 8 gün sizlere hem güçleriniz hakkında eğitim vericez hem de aramıza yeni katılıcak 4 öğrenciyide orda tanıma fırsatınız olucak. Hem eğleniceksizniz hem de öğreniceksiniz.
Carp Kampına gelmek zorunlu değildir.
Gelecek öğrencilerimizi salı günü saat 1 de okulumuzun önünde beklemesini rica ediyoruz.
Ayrıca katılacakların aileleri salıya kadar öğretmenlerimizden birini arayıp öğrencimizin ismini yazdırması gerekmektedir.
Hepinizi bekliyoruz. İyi günler... "Açıkçası çok heycanlanmıştım. 4-5 gün sonra 1 hafta dolmuş olucaktı ve alçım çıkıcaktı. Tam alçıda değil zedelendiği için takılan bi şey. Bu geziyi çok istiyordum. Meriçle vakit geçirmek ve abimlerden, evden uzaklaşmak için çok iyi olucaktı. Akşam olmasını iple çekiyordum. Biraz uykum gelmişti. Herkes gelene kadar biraz kestirmeye karar verdim.
Devam edicek....🕊
Şuan saat = Gece 1:52 gececi tayfa şimdi geri kalanlarda sabah isterse sabah okuyabilirler 🐼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YeRin AltıNdA bİr OKUL
Teen Fiction-Elanur Kervankıran ❤ Herkes bilir herhangi bir okulun nasıl olduğunu. Fakat bu okul o sizin bildiğiniz okullardan değil. Bu okul yerin altında, onca toprağın altında ama toprağın altında olması bu okulu ilginç yapan değil. Bu okulu ilginç yapan şey...