Aslında abimler kıskanç değiller dermişim. Hayatımda gördüğüm en kıskanç iki kişi ve benim abim. Neyse hızla sınıfa girip sırama oturdum abimlerin gelmemesi için dua ediyordumki içeri "o" girdi. Yine arkamdaki sıraya oturdu. Zil çaldı şükür. Hoca anında içeri girdi bizler için adını tanıttı. Sonrada bölümleri söyledi.
Bölümler = Kimin be gücü, yeteneği varsa o sınıfa gidiyor. Herkes bir yeteneğini seçiyor. Zaten olsa olsa uç tane yeteneği olur bir kişinin. Dahası yok. Bende hangi bölüm diye düşünmeye başladım ve karar verdim. Uçmak. İki yetenğim var biri dondurmak biri uçmak. Bu gün uçmakla başlıyım. Hocanın:
-Yeteneği uçmak olanlar üçüncü odaya geçsin. Bu gün uçabilenler ayer çok uçarlarsa ne olcağını öğrencekler.
Demesiyle üçüncü odaya yöneldim. İçeri girince Tunayla karşılaştım. İkili sırada tek başına oturuyordu. Bende yanına oturdum. Hoca içeri girdi ve derse başladı.
25 dk sonra :
Dersten artık çok bunalmanın üzerine hocaya söyleyip elimi yüzümü yıkamak için tuvalete gittim. Bi andan sınıfların üzerindeki yazıları okuyor bi yandanda tuvalete gidiyordum. O sırada "ateş" yazan sınıfı gördüm. Vay be ateş mi? Ateş en zor bulunan yetenektir ve ateş yeteneği olanların başka bi yeteneği olmaz. Tek yetenekleri olur.
Sınıf kapılarının önünde küçük bir pencere vardı. Bende ateş yazan sınıfın kapısının önündeki camdan baktım ve şok oldum. Tek o vardı. Tek o ve hoca. Bi an şaşırdım. Koskoca sınıf boştu ve tek onla hoca vardı. Hoca ciddi ciddi tahtaya bi ley yazıyordu ve o da not alıyordu. İnek. Her neyse direk tuvalete gittim.
25 dk sonra:
Sonunda zil çaldı ve öğle arası. Yemekle hiç uğraşamazdım. Kalemliğimi ve not defteri mi alıp kimseye görünmeden merdivenleri aramaya başladım. Abimler burada bu okulda bir merdiven olmadığını başka bir kata çıkmak istiyorsan asansörü kullanmam gerektiğini söylemişlerdi ama tabii ki de inanmadım elbet bu okulunda bir merdiveni vardı ve ben bulurdum. Sırayla katı aramaya başladım ve evet buldum. Merdiven dediğimde acil durum merdivenleri. Kilitli mi? Harika. Asansörle gidemezdim. Kesin abimlere rastlardım. Tek çare buz. Elime kapının kilit yerini dondurarak bozdum. Sonramı? Kimseye gözükmeden içeri girdim. Tabi önce buz yaptığım ye ri erittim. İçeri girip kapıyı kapattım. Kütüphanenin olduğu kata çıktım. Normalde öğle arası kütüphane kapalı. Fakat ben kütüphanenin ana girişinden değil arkasındaki yani yangın merdivenini kullandığım için içeri girebilcem. Yavaşça içeri girdim. "Ateş yeteneği olan insanlar" adlı bir kitap buldum. İşin ilginci kıskaca kütüphanede sadece bir tane ateş elementi için kitap var. Kameralar kapalıydı. O yüzden rahattım. Kitabı alıp yere oturdum. Ayer masaya otursaydım kesin yakalanırdım. O sırada yangın merdiveninin kapısı kapandı.
Harika şimdi ne yapcan Açelya?
Hiç bir şey.
Yangın merdiveninin kapısı tek taraflı. Yani bi defa kaoanırsa bi daha başka biri yangın merdivenini kullanmadığı sürece açılmıyor. Ya of kilitli kaldım. Bağıramamda. Kitabı alıp yere yine oturdum ve kitabı açtım. O sırada yangın merdiveninin kapısı yine açıldı. Sonra belimde hissettiğim el ile sıçradım. Ayağada kalkamadım. Kafamı az bişey çevirince o ile karşılaştım. Elleri belimdeydi. Yanaşarak:
-Ateş elementimi?
Dedi.
-E. Evet.
Dedim.
Ellerini belimden çekerek elini uzattı. Elini tuttum ve beni yukarı çekti. Ayağa kalkmış oldum. Bi elimde kitap diğer elimde kalemliğim ve not defterim o na bakıyordum.
-Ben şey o gece hani daha ben okula gelmeden önce bana bulaşan çocukları benim için uzaklaştırdığın için teşekkür ederim ve kolunu çarptığımda kanadığı için bana peçete vermiştin. Onun i-
Sözüm yarıda kaldı çünkü eliyle ağzımı kapatıp beni rafın arkasına çekti. Sessizce kulağıma fısıldayarak:
-Biri geldi. Sanırım temizlikçi.
Dedi.
Ve derin bir nefes alarak ekledi.
-Sessizce elini çekicem ama sakın konuşma. Hizmetçi arkasını döndüğünde merdivenler koşcaz tamam mı?
Dedi ve elini ağzımdan çekti.
Kafamı tamam anlamında salladım. Yaklaşık bi on on beş dk bekledik. Sonra hizmetçi yavaşça arkasına döndü. Yerleri siliyordu. O elimden tuttu ve koşarak hızlı bi şekilde merdivenlere yöneldik. Merdivenleri ikişerli inerek sonunda yine okulun ana yerine sınıfımızın olduğu yere geldik. O elimi bırakarak:
-Adım Meriç.
Dedi.
Sonrada sınıfa yöneldi.
O kadar çok yoruldumki anlatamam. Nefes nefese kalmıştım. O sırada Tuna geldi gülümseyerek:
-Ne oldu? Ne yaptında bu kadar yoruldun?
Dedi.
-Hiiç spor.
Dedim.
Beraber sınıfa yöneldik. Daha zil çalmadı.
Zaten kitabıda kütüphanede unuttum. Ama olsun artık adını biliyorum.
Meriç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YeRin AltıNdA bİr OKUL
Novela Juvenil-Elanur Kervankıran ❤ Herkes bilir herhangi bir okulun nasıl olduğunu. Fakat bu okul o sizin bildiğiniz okullardan değil. Bu okul yerin altında, onca toprağın altında ama toprağın altında olması bu okulu ilginç yapan değil. Bu okulu ilginç yapan şey...