Hepinize yeniden merhabaa.
Nasılsınız? Umarım çok iyisinizdir.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm, sizleri seviyorum. 💘
Vee bahsetmek istediğim bir diğer şey; okunma sayıları son bölümlerde azalıyor. İstediğim okunma sayısına gelene kadar birkaç gün daha bölüm atmayacağım. Çok seri bölüm atıyorum bu yüzdenn beklemeye karar verdim. ☹️
İyi okumalar.
Şarkı: Roniit x Trivecta - Through The Night
8 Temmuz
Akşamın en güzel saatleri, pembe bulutlarla süslenmişti gökyüzüne. Bu hoş görüntü karşısında, kendini tutamayıp sürekli bulutlara bakan beden dirseklerini ufak dizine yaslamış, minik parmakları çenesinin altına yerleşmişti. Ne de güzel gözüküyordu. Sanki gökyüzünü pamuk şekerleri istila etmiş gibiydi!
İri gözleri ile gökyüzünü süzüyor, minik kırmızı dudakları arasından çektiği nefeslerle gözleri hafif hafif kapanıyordu. Huzurlu hissediyordu, mutluydu da. Böyle güzel bir havada, her zaman oturdukları parkta mavi gözlüyle oturuyorlar gökyüzünü izliyorlardı.
Fakat bir anda mavi gözlünün dudakları aralanmış, karşısında gökyüzünü derince inceleyen bedene doğru bakmıştı. Ufaklığın yanağındaki kızarıklık, hafif çizilmiş gibi duruyordu. Belli ki yine ailesiyle kavga etmişti, diye düşünüyordu mavi gözlü.
Üzülüyordu arkadaşını bu şekilde gördüğünde. Elinden bir şey gelmese de, onun yanında olarak onu koruduğunu düşünüyordu tabii. Ama nereye kadar koruyabileceğini bilmiyordu, işin bu tarafını da hiçbir zaman düşünmemişti gerçi.
''Kook, yanağın..'' Dedi çekingen ses tonunda. Mavi gözlü düşündüklerine rağmen, merakından ödün vermiyordu.
İri gözlünün, karşısındaki bedenden duyduğu cümleyle kafası dikleşmiş, ona doğru bakmıştı göz kapaklarını hızlı hızlı kırpıştırıp. Yanağındaki kızarıklığın neden olduğunu biliyordu ama bunu onunla paylaşmak istememişti işte. Güçsüz gözükecekti karşısında. Bir bebek değildi ki o, karşısında ezilmek istememişti nedense. Ailesi onu bu denli korurken, kendi ailesi tarafından dayak yediğini ona söyleyemezdi.
Bu yüzden uydurdu birden, ''Ben eve giderken- takılıp düşmüştüm de. O zaman oldu bu.'' Dedi ufak işaret parmağını kaldırıp yanağını işaret ederken. Mavi gözlü inanmalı mıydı buna? Hiç öyle gibi durmuyordu halbuki. Ne düşünmeliydi, bilmiyordu. Buna rağmen ısrar etmek istemedi işte. Yoksa arkadaşı daha da üzülebilirdi.
''Daha dikkatli olmalısın ama. Yoksa çok- çok büyük yaralar alabilirsin!'' Dedi bu sefer mavi gözlü dudaklarını büzüp yanaklarını şişirerek konuştuğunda. Ufaklık onu bu şekilde gördüğünde, elinde olmasa da kendini gülümserken buluyordu. Çok şirin geliyordu gözüne o hep. Açık renkli saç tutamları rüzgar sayesinde okşanıyor, alnını hafifçe açık bırakıyordu. ''Ama,'' Dedi eklemek istercesine. ''Ben seni hepsinden korurum ki. Benim tavşanıma kimse bir şeycik yapamaz hem!''
Bu savaşçı modu karşısında iri gözlünün dudaklarında kocaman bir gülüş oluşmuş, mavi gözlünün ona dediği gibi tavşana benzer dişleri sunulmuştu ortama. Bu gülüş, ikisini de rahatlatıyordu. Küçücük kalpleri kuş kanadı gibi hızlı atıyordu böylelikle.
''Gerçekten mi?'' Dedi iri gözlü inanmamış gibi. Sadece tekrar ve tekrar duymak istemişti o cümleyi. Hem böylece daha çok gülebilirdi çünkü bu onu mutlu ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Illimite | Taekook
Fanfic⠀ ⠀ ⠀ Acımasız bir katilin tek zaafı, bir çift mavi gözden ibaretti.