Tekrardan hepinize merhaba.
Nasılsınız?
İyi olduğunuzu düşünüyorumm.
Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. İlk yazışım olduğu için hepinizin düşüncelerini görmek beni cidden çok mutlu eder. Her zaman düşüncelerinizi yazabilirsiniz mesajlarınızı bana da iletebilirsiniz. Elimden geldiğince yazacağım.
Umarım severek okuyorsunuzdur. Sizleri seviyorum.
İyi okumalar.
Şarkı: XYLO - Yes & No
Zihninizi susturmak, bazen işlerin istediğiniz gibi gelişmemesine sebep olabilirdi. Tıpkı şu an aklımda dönen binlerce şeyi susturmaya çalıştığım, ama asla başaramadığım gibi.
Kilitlediğiniz kapının ardındaki anılar, sanki çıkmak istercesine kapıya vuruyor olabilirdi. Zorlanıyorlardı. Dışarı çıkmak istedikleri de belliydi fakat, bunu ben istiyor muydum?
Hayır, istemiyordum.
Durduk yere aklıma gelmiş, dalgınlığımın sebebi olmuştu bir anda. Kapıyı zorladıklarına o kadar emindim ki, izin versem binlerce anı zihnimi dolduracakmış gibi hissediyordum. Tamam, belki hatırlamam kötü olmayacaktı evet, ama zamanında hiç olmadığı kadar acı çekmiş, daha fazla çekmekten korktuğum için unutmak, kendime unutturmak zorunda kalmıştım.
Şimdi ise, tek bir soru içimdeki her şeyi şüpheye düşürmeye yetmişti.
''Yoksa,''
''Bir şey mi hatırladın?''
Hatırlamıştım, evet. Fakat o bunu nereden tahmin etmişti?
Müneccim olamayacağına göre hareketlerimden her şey anlaşılıyordu sanırım.
''Hayır, hatırlamadım.'' Dedim gözlerimi ona doğru tekrar çevirirken.
Jeo, garip biriydi kendimce. Tanışalı sadece bir gün olmuştu ve bu kanıya vermem belki de aptallıktı evet. Ama hangimiz yapmıyordu ki daha tanışmadığı biri hakkında, bir düşünceye varmayı? Yapıyorlardı, yapıyordum.
Jimin'in anlattığı kadarıyla tanıyordum zaten bir nevi. Bana özelliklerinden bahsetmemişti ve zorunda da değildi tabii. Etrafındaki insanlar ise onunla arkadaş olduğu için büyük ihtimalle gurur duyuyorlar ya da seviniyorlardı. Haklılardı.
Beni şaşırtan kısımsa, neden bana bu kadar yakın davrandığıydı.
''Hm, bir an öyle dalınca sorasım geldi.'' Dediği cümleden sonra gülümsemiş kafasını yana yatırmıştı. Ben ise ona bakıyor, aynı şekilde gülümsemeye çalışıyordum. Her saniye böyle gülümseyen biri miydi?
''Aslında size bizim kampüste olacak bir etkinliği söylemek için geldim.'' Dedi bu sefer biz yürümeye devam ederken.
Jimin'in ve benim bakışlarım zaten onda olduğundan pür dikkat dinlemeye başlamıştık.
''Bugün bir parti veriyoruz, bizim fakülteden öğrenciler olacak. Dışarıdan arkadaşlarınızı da getirebilirsiniz bu tamamen size kalmış.''
''Parti mi?'' Jimin'in hevesle çıkan ses tonuyla ona dönmüş, kıkırdamıştım istemsizce. Jimin partilere cidden bayılıyordu bana kıyasla.
''Evet. Kampüsün karşısında büyük bir bina var.'' İşaret parmağını kaldırmış, kampüse yaklaştığımızdan onun tam karşısındaki binayı göstermişti. Dışarıdan oldukça hoş görünüyordu çünkü binanın dışı siyah beyaz karelerle döşenmiş, satranç tahtasına benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Illimite | Taekook
Fanfiction⠀ ⠀ ⠀ Acımasız bir katilin tek zaafı, bir çift mavi gözden ibaretti.