Tekrardan selamlaar.
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. 😈
Sizleri seviyorum umarım beğenerek ve severek okuyorsunuzdur. Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. 💓
Ve yukarıdaki şarkıyı dinlerseniz çok çok daha adapte olabileceğinizi düşünüyorum. Tabii yine zorunda değilsiniz.
İyi okumalar!
Şarkı: Elise - Nightmare
Duygularla hareket etmek, bir insanın en büyük zayıflığı olabilirdi. O noktadan şu hayatınız boyunca yemediğiniz kadar darbe yiyebilir, mahvolabilirdiniz. Bu durum sizi bitirebilir, belki de fazlasıyla yüceltebilirdi. İşin kötü tarafı, bazen hangisiyle hareket edemeyeceğinizi bildiğiniz o kritik zamandı.
Beyniniz, 'Hayır, bunu yaparsan şu olur! Aptallık etme!' diye bağırırken kalbiniz ise, 'Bırak akışına, ne olacaksa olsun!' diyordu.
Siz hangisini tercih ederdiniz?
Beyninizin içindeki o birbirleriyle tartışan sesleri mi, yoksa size anlık zevk getirecek olan kalbinizi mi?
Beyni dinlemek her zaman daha yararlı olmuştur açımdan. Kalbimizle hareket ettiğimizde bu duygularımıza hakim olamadığımızın göstergesiydi. Beyin ise, kalbi seçtiğinizde sizi aşağılar ve küçük düşürürdü. Duygularla hareket etmek ona göre aptallıktı, hep böyle olacaktı. Anlık zevk yüzünden kendimizi kaybetmememiz gerektiği hep beynimiz tarafından bize başta öğretilmiş gibi önemli bir kuraldı.
Şimdi ise, karşımda duran bu bedene karşı ne yapacağımı, hangi yolu izleyeceğimi bilmiyordum.
Öylece duruyor ve bana bakıyordu. Tek eli kapının girişine doğru yaslanmış bir vaziyetteydi ve gözlerim onu görmemle irileşmişti şokla. Neden buraya geldiğini sorguluyordum içimden.
Bu saatte, ne işi vardı ki burada?
Dudaklarım yavaşça aralanmış, yutkunurken istemsizce çıkan tiz tonuma sahip çıkamamıştım.
''J-jeo?'' Yutkunarak dudaklarımdan çıkanlara hakim dahi olamazken kalbim ağzımda atmaya başlamıştı. O kadar, o kadar heyecanlanmıştım ki kafam bir anda darmadağın olmuş gibi hissediyordum. Burada olmasının sebebi ne olabilir, diye düşünecekken bana doğru bir adım atmış resmen dibime girmişti.
Böylece, kafamı kaldıramamıştım. Eğer kaldırırsam onunla dip dibe olacağımı biliyor ve şu anki bu durumda onunla bu mesafeden bakışmak dahi istemiyordum. Çok utanç vericiydi ve kalp atışlarımın duyulmaması için dua edecek hale gelmiştim.
Kafam daha çok eğilirken, açık renkli tutamlarım gözümün önüne daha çok dökülüvermişti. Fakat tam o saniyelerde parmaklarım arasında hissettiğim yapıyla ikinci bir şoku yaşamış, sertçe yutkunmuştum. Ne olduğunu çok iyi biliyordum, ve hayır bakmak istemiyordum.
Defteri öylece parmaklarımın arasına koymuş, benden bir tepki bekliyor gibi bakıyordu.
Şimdi, şuracıkta ölebilirdim. Bayılabilirdim.
Bu sefer kulağıma doğru değen sıcak yapıyı hissetmiş, duraksamıştım. Sınanıyordum belki de tüm bunlarla. Karnımda anlam dahi veremediğim bu karıncalanma nefeslerimi titrekleştirmeye başlamıştı. Buna ne tepki vereceğimi dahi bilmezken o sadece fısıldadı. ''Tüm ders,'' Dudakları biraz daha kulak kenarıma doğru sürtünürken nefesim birden titrekçe dudaklarımın arasından dökülmüştü. Fakat o hiçbir şey yapmamış gibi devam etti. ''Tüm ders bunu çizdirtecek ne oldu? Paylaşmanı istiyorum benimle.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Illimite | Taekook
Fiksi Penggemar⠀ ⠀ ⠀ Acımasız bir katilin tek zaafı, bir çift mavi gözden ibaretti.