Hepinize yeniden merhaba.
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.
Bu bölüm tamamen, Yoonmin ikilisine ait olacaktır. Bölümde geçen zaman ise Taehyung'un, Roxanne'ın şirketine gittiği gündür.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, sizleri seviyorum.
İyi okumalar.
Şarkı: Mia Martina feat. Waka Flocka - Beast
Parmaklarım arasında tuttuğum telefonu yavaş hareketlerle döndürdüğüm sırada kalın dudaklarımı dilimle süpürmüştüm aynı yavaşlıkta. Taehyung gideli birkaç dakika oluyor, ne yapacağımı düşünüyordum.
İşin aslı, onun adına bir hayli heyecanlıydım çünkü ilk defa böyle bir işin içine girmişti. Umarım her şey dilediği gibi olurdu. Ben de bu sırada onu beklemekten ziyade aklımda dört dönen düşünceyi yakalayıp tutmuştum görünmez kollarımla. Yoongi'yi aramak istiyor, şu çalışmasını bir an önce yapmasını istiyordum.
Ne kadar erken olursa o kadar iyiydi açımdan.
Bu nedenle de daha fazla beklemek ve bekletmek istememiş, ekran kilidimi açtığım gibi rehbere girdiğimde onun ismini bulup tuşlamıştım sadece.
Bir süre çalan telefondan sonra karşı taraftan sesi geldiğinde oturduğum koltuk kenarından kalkmış, sarı saç tutamlarımı arkaya doğru tarak misali alırken alt dudağımı ısırıp çiğnemiştim çekingence.
''Jimin?''
Hafif meraklı ses tonu kulaklarımdan içeri sızıp geçmiş, kalbimi hafiften tekletmişti. Onunla aramda ne gibi bir bağ vardı bilemiyordum, sadece meraklanıyordum işte. Onunla da olduğundan daha fazla vakit geçirmek istediğimden, boş zamanlarımı ya onunla konuşarak ya da farklı şeyler yaparak harcıyordum. Bu da o anlardan biriydi, önümde kocaman bir boş zaman vardı.
''Yoongi,'' Dedim boğazımı temizleyip elimi enseme doğru yavaşça götürürken. Çekingen ses tonuma hakim olamasam da en azından olabildiği kadar konuşmaya çalışıyor ve çabalıyordum. ''Nasılsın?''
''İyiyim, ya sen?'' Arkadan duyduğum birkaç sesle beraber onun dışarıda olduğunu düşünmüş, yavaşça yutkunmuştum. Durduk yere arayan bendim elbette, plan yapmış olabilirdi. Haber de vermemiştim, hiçbir şey söylememiştim.
''Ben de iyiyim. Şey,'' Derin bir nefes dudaklarımın arasından sızarken ciğerlerimi doldurup taşırmış geri verdiğimde ise rahatlarcasına duvara doğru vermiştim sırtımı. ''Müsait misin?''
''Evet,'' Dedi şimdi arkadaki tüm sesler kesilirken. ''Müsaitim. Bir şey mi oldu?''
O sırada ne yapacağımı bilemez bir biçimde saçlarıma giden parmaklarımın kurtuluşum olacağını düşünerek tekrardan karıştırmış, fakat pek bir rahatlatma etkisi olmazken dilim dudaklarıma sürtünmüştü yeniden. ''Nü çalışması yapacaktın, onun için aradım.'' Dedim bir anda, göğüs kafesim içinde delicesine atmaya başlayan kalbimin seslerini duymazdan gelerek. ''Müsaitim de ben bugün.''
Bir süre karşı taraftan ses gelmediğinde onun müsait olmadığını düşünmüş, ya da çoktan bir plan yaptığını zannetmiştim fakat aniden, ''Tamam o zaman.'' Demesiyle bir nevi dumura uğramış, gözlerim yerdeki herhangi bir noktaya sabitlenmişti. ''Seni ne zaman almamı istersin?''
Pek beklemediğim bir biçimde aşırı hızlı olmuştu bu soru. Ben ise kafamı kaldırmış, gözlerimi sabitlediğim noktadan çekip aldığım gibi etrafta turlatmıştım. Böylelikle de yaslandığım duvardan sırtımı almış, hızla odama doğru yürümeye başlamıştım anlamadığım bir panik halinde. ''B-birazdan, daha hazırlanmadım.'' Dedim kendimi açıklayarak. Ses tonumdan da panik oluşumun anlaşıldığını düşünmüştüm çünkü bu cümlemden sonra hafif bir kıkırtı duymuş, yine de duymamış gibi yaparak girdiğim odamın içinde dolaba doğru adımlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Illimite | Taekook
Fanfiction⠀ ⠀ ⠀ Acımasız bir katilin tek zaafı, bir çift mavi gözden ibaretti.