Biramı alıp banka oturdum . Namjoon çok önemli bir şey konuşmamız gerektiğini, onu sahilde beklememi söylemişti. Yarım saat oturup beklemekten sıkılınca yandaki markete gidip birkaç şişe bira almıştım.
İlk şişeyi bitirip kenara koyarken bana doğru gelen Namjoon'u fark ettim. Poşetten bir şişe çıkartıp kapağını bankın kenarına vurarak yanıma oturan Namjoon'a uzattım.
Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Çok vaktim yok." Omuz silkerek şişeden büyük bir yudum aldım. "Bana güveniyor musun?" sorduğu soru üzerine gülümseyerek ona döndüm.
"Tabii ki güveniyorum. Her zaman bana bir abi gibi davrandın." Oflayarak denizi izlemeye başladı. "Lisa birazdan seni üzeceğim ama yapmak zorundayım. Bunu yapmalarına izin veremem."
Kaşlarımı çatarak ona döndüğümde telefonundan bir şeyler yapıp aramıza bıraktı. Tam neler olduğunu soracakken telefondan Jimin'in sesi duyuldu. Bir ses kaydıydı galiba.
"Bunu yapacağına emin misin ?" Jungkook onu onayladı. "Evet. O bunu hak ediyor." Bir süre sessizlik oldu. Ardından Jimin konuşmaya daldı. "O ağlayarak çıkarken çok endişeli gözüküyordun."
Jungkook "O masum rolünü çok güzel oynuyor. Bende oynamalıyım. Onu affettiğime inandıracağım. Terk edilmek nasıl oluyormuş bir kez de o tatsın."
Gözlerim şokla açılırken Namjoon'a baktım. Hala denizi izliyordu. Telefonun ekranını çevirip durdurma tuşuna bastım. Daha fazla dinlemek istemiyordum.
Namjoon "Senin kaybolduğun gece balkonda konuşurlarken duydum. Duymak isteyeceğini düşündüm." Gözlerim dolarken gözyaşlarımı tutmak için kafamı gökyüzüne kaldırdım. Yapamayacağımı anlayınca Namjoon'a döndüm.
"Biraz yalnız kalmak istiyorum." Kafası ile onaylayarak ayağa kalktı. "Geç kalma. Her ne kadar sana böyle davransalar da sana değer veriyorlar Lisa. Sadece ikisi de fazla sinirli. İntikam istiyorlar. Sen dışarı çıktığında uyumadan senin gelmeni bekliyorlar. Sadece kendilerine itiraf edemiyorlar. Bunu sana dinlettim çünkü birbirinizi mahvetmenize daha fazla izin veremezdim."
Hiçbir şey demeden biramdan bir yudum aldığımda omzumu hafifçe sıkıp "Şirkette görüşürüz." diyerek uzaklaşmaya başladı. Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçarken elimi cebime attım. Çıkarttığım haplardan birini bira ile yutarak denizi izlemeye başladım.
Bu yaptığı içini soğutacak mıydı? İntikam aldığında kendini iyi hissedecek miydi? O zaman ben de bu oyunu devam ettirirdim. Hem ben bunu hak etmiştim değil mi? Böyle düşünüyorlardı. Onlara istediklerini verecektim.
Sonra aklıma 3 gün süre veren Yoongi geldi. Galiba bu intikam oyunundan haberi yoktu. Attığım hap beni kesmezken bir tane daha almak için elimi cebime attım. Boş paketi gördüğümde küfür ederek rehbere girdim. Sehun'un numarasını sildiğim için Kai'nin adının üstüne tıkladım. Birkaç çalıştan sonra açılmıştı.
"Bücür?" Ne zaman yanında birileri olsa ben olduğumu anlamasınlar diye bana böyle seslenirdi. "Mekanda mısınız?" Arkadan uğultular gelirken "Hayır. Yarın konser var pratik yapıyoruz ama BamBam orada." Bir şey demeden telefonu suratına kapattım. Bira şişelerini çöpe atıp cebimdeki maskeyi suratıma takarak yoldan bir taksi çevirdim.
Bara geldiğimde üst kata çıkıp kapıya beş kez vurarak beklemeye başladım. BamBam kapıyı açtığında içeri girerek kendimi koltuğa attım. Masanın üzerinde duran şırıngaları gördüğümde BamBam'a döndüm. "Eroine mi geçtin?" Omuz silkerek yanıma oturdu. "Hap artık kesmiyordu."
Kenarda duran ot dolu tütünlerden birini alıp ucunu ateşleyerek BamBam'ı izlemeye başladım. Koluna lastiği sıkıca dolayıp iğneyi damarına sapladı. Gözlerini kapatıp arkasına yaslanarak bir süre bekledi. Gözlerini birden açıp ayaklandı.
"Bir şey içer misin?" gözlerinin içine gülümseyerek baktım. "Mojito" gözlerini devirdi. "Lalisa beni aşağı kadar indirme. Bira iç, viski iç." Gözlerimi gözlerinden ayırmadan "Lütfenn." dediğimde oflayarak kapıdan çıktı.
Kullanılmamış şırıngalardan birini alıp lastiği koluma sıkıca bağladım. Beni de artık hap kesmiyordu. Damarıma giren iğne ile yüzümü buruşturarak şırıngayı boşalttım. Gözlerim kapanırken başım geriye doğru düştü.
Anlık gelen rahatlama ile gülümserken kapının açıldığını duydum. BamBam "Hassiktir" diye bağırarak yanıma koşup lastiği çözdü. Bir yandan da birilerine telefon ediyordu. "Sehun. Abi acilen gelmeniz lazım. Bu gerizekalı benim şırıngalardan birini aldı. Abi mojito diye tutturdu onu almaya inmiştim ne bileyim ben damardan alacağını. Ben inerken ot içiyordu."
O bir şeyler daha konuşurken ben ayaklanmaya çalıştım. Dönen başım ile tekrar otururken BamBam kolumdan sertçe tuttu. "Otur oturduğun yere. Sehun ile Kai geliyor." Onu umursamadan kolumu kurtarıp kenarda duran müzik setine ilerledim. Yüksek sesli bir müzik açıp çılgınlar gibi dans etmeye başladım. Beş şarkı sonra Sehun ile Kai gelmişti.
Sehun hızla yanıma gelip müziği durdurdu. Ben tekrar başlattığımda o da tekrar durdurdu. Umursamadan müziği tekrar başlattım. Müzik setine dönüp sert bir tekme atarak müziği sonsuza dek susturdu. Kolumdan sertçe tutarak beni koltuğa adeta fırlattı.
Kai "Abi yavaş. Ağlıyor zaten kız." dediğinde ellerimi yanaklarıma götürdüm. Hissettiğim ıslaklıkla kıkırdadım. Ağladığımı hiç hissetmemiştim. Sehun onu umursamadan dibime kadar girdi. Önümde dizlerinin üzerine çöküp masanın üzerinde duran şırıngayı alarak gözümün önüne tuttu. "Bunu kullanmadığını söyle bana." Kıkırdayarak ayaklanmaya çalıştığımda beni tekrar koltuğa itti.
Oflayarak gözlerinin içine baktım. "Madde kullanmam senin için hiçbir zaman sorun olmadı. Aksine beni bu boka sen başlattın. Şimdi neyin şovunu yapıyorsun. Sorun para ise cüzdanımdan istediğin kadar alabi-"
"APTAL!" diye bağırarak sözümü kestiğinde olduğum yerde sıçradım. Bağırmaya devam etti. "Bu Ekstazi ya da esrar gibi değil anlıyor musun? Bu seni öldürür. Erirsin, bitersin aptal." Kafamı önümde eğilmiş olduğu için zorlanmadan omzunun üstüne bıraktım. "Zaten eriyorum. Bitiyorum ben Sehun. Sen beni bu boka başlattın başlatalı ben her gün ölüyorum."
Ellerini saçlarıma koyup kafamı omzuna daha çok bastırdı. Bir süre öyle kaldık. "Midem bulanıyor." dediğimde Sehun ayağa kalkıp beni kucağına alarak tuvalete ilerledi. Beni klozetin önüne bıraktığı an midemdeki her şeyi çıkartmaya başladım. Bir yandan da hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Hiçbir şey demeden saçlarımı tutarak sırtımı ovaladı. Öğürmelerim durduğunda beni kaldırıp lavabonun önüne getirerek yüzüme su çarptı. Tekrar odaya girip beni koltuğa bıraktı. Üzerime örttüğü battaniye ile mayışarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.
XOXO
-ddeuslra
![](https://img.wattpad.com/cover/216649518-288-k482119.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️COMEBACK ✔️Liskook
Fanfikce"Ne yapmamı bekliyorsun? Kollarımı sana sımsıkı dolayıp yüzlerce kez seni ne kadar özlediğimi fısıldamamı mı? Gözlerinin içine bakıp gülümseyerek aşk şarkıları söylememi mi? Seninle eskisi gibi uyumamı ister misin? Hafızamdan silinmek üzere olan yüz...