Jennie evin içinde çığlık atarken Jisoo endişe ile mutfaktan salona koşturdu. "Ne oluyor?" Jennie derin derin nefes alarak elini karnının üstüne koydu. Ardından daha güçlü bir çığlık attı. "Geliyor." Jisoo hemen kenarda duran telefonuna koşarak Yoongi'yi aradı. Telefon cevaplanmayınca Namjoon'u aradı. Erkek erkeğe dışarı çıkmışlardı ve Jennie hamile olduğu için yanına Jisoo'yu bırakmışlardı.
Sekiz ay önce ilk önce Rosé'nin ardından da Jennie'nin hamilelik haberi gelmişti. Rosé iki hafta erken doğurmuş oğlunu kolları arasına almıştı. Jimin ile birlikte ismini Jungkook koyarak herkesin gözlerini doldurmuşlardı. Jennie'nin de bugün yarın doğum yapması bekleniyordu ve görünüşe göre o gün bugündü.
Telefona kimse cevap vermeyince Jisoo koşarak üst kata çıktı. Bir haftadır hazır bir şekilde onları bekleyen çantayı sırtına asıp araba anahtarını alarak aşağı indi. "Jennie haydi. Gitmeliyiz." Jennie'yi zar zor ayağa kaldırarak arabanın arka koltuğuna yerleştirdi. Çantayı bagaja atıp hızla sürücü koltuğuna oturdu. Kemerini takıp Jennie'nin çığlıklarını umursamadan son hız yola çıktı.
Hızla hastanenin önüne geldiklerinde arabadan inip içeri koştu. "Sedye. Sedye getirin. O doğuruyor." Görevliler anında arabaya gidip Jennie'yi sedyeye yatırdılar. Jennie Jisoo'nun elini sımsıkı tutarken sinirle bağırdı. "O gerzek Yoongi nerede? Öldüreceğim onu." Jennie'yi doğumhaneye aldıklarında Jisoo telefonundan Yoongi'yi aramaya devam etti. 15. Aramadan sonra telefon açılmıştı.
Jisoo Yoongi'nin konuşmasına izin vermeden konuşmaya başladı. "Neredesin gerizekalı? Karın doğuruyor." O sırada altı kişilik masada bir sessizlik oluştu. Yoongi birden ayağa kalktığında önündeki şarap kadehi devrildi. "Doğuruyor mu?" Sarhoşluğun verdiği gevşeklik kelimelerine yansıdığında Jisoo gözlerini devirdi. "Hemen hastaneye gelin gerizekalılar." diyerek telefonu yüzlerine kapattı. Yoongi şok olmuş gözler ile masadakilere baktı. "Karım doğuruyormuş." Herkes sırıtarak Yoongi'yi tebrik ettiğinde Jimin garsona seslendi. "Hemen buraya bir şişe şampanya getir. Bu adamın karısı doğuruyor dostum." Altı kişilik sarhoş masa yüksek kahkahalar eşiliğinde bir şişe şampanya patlatıp bardaklarına doldurdular.
Herkes keyifle yerine oturup şampanyalarını yudumlarken birden Yoongi'ye dank etti. "Lan karım doğuruyor." Yoongi birden ayalandı. "Karım doğuruyor gerizekalılar." Diyerek sandalyenin arkasında asılı olan ceketini alıp koşmaya başladı. Dışarıda yağan şiddetli yağmuru umursamadan kendini sokağa attı. Masada kalan beş adamda aynı anda ayaklanarak kapıya ilerlediler. Jimin masaya yüklü bir miktarda para bırakıp o da peşlerinden koşmaya başladı.
Yirmi dakika sonra hepsi sırılsıklam olmuş bir şekilde hastane koridordunda dikiliyordu. Yoongi endişe ile bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordu. "Kızım doğuyor." Heyecanla Jimin'e döndü. "İçeride kızım doğuyor." Jimin heyecanla Namjoon'a döndü. "İçeride yeğenim doğuyor. Namjoon yeğenim doğuyor." Namjoon bu ikilinin aptallıklarına gözlerini devirerek Jisoo'ya döndü. O esnada doğumhanenin kapısı açıldı. Hemşire kucağındaki pembe battaniye ile odadan çıktı. Yoongi olduğu yerde donakaldı. "Onun- onun içinde benim kızım mı var?" Hemşire gülümseyerek kafası ile onayladı.
Yoongi dolan gözleri ile hemşireye yaklaştı. "Tutabilir miyim?" Hemşire gülümseyerek küçük kızı Yoongi'nin kollarına bıraktı. Yoongi kırılmasından korktuğu değerli bir eşya gibi sardı kollarını kızına. Canını yakmayacak kadar gevşek düşmeyeceği kadar sıkı. Gözünden akan bir damla yaş ile kızına çevirdi gözlerini. Ardından o bir damla yaşın devamı geldi. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak kızının kokusunu içine çekti. "Aramıza hoşgeldin Lalisa." diye fısıldadı. "Seni ömrümün sonuna kadar koruyacağım."
Hemşire kollarını Yoongi'ye doğru uzattı. "Onu artık almalıyım." Yoongi küçük kızını hemşireye vererek konuşmaya başladı. "Jennie. Karım. O iyi mi?" Hemşire gülümseyerek kafasını olumlu anlamında salladı. "Gayet iyi. Birazdan çıkar." Yoongi de gülümsediği sırada tekrar doğumhanenin kapısı açıldı. Hemşire "Çıktı bile." dediğinde Yoongi koşarak sedyede yatan Jennie'nin yanına gitti. Gözleri kapalı ve teni solgundu. Endişe ile doktora döndü. "Böyle olması normal mi?" Doktor kafası ile onayladı. "Normal odaya alacağız. Birkaç saate uyanır." Diyerek sedyeyi sürmelerini işaret etti.
O birkaç saat boyunca Yoongi Jennie'nin yanından bir saniye bile ayrılmadı. O sırada Namjoon ağlayan Jisoo'yu teselli etmeye çalışıyordu. "Hayatım bu sorun değil benim için." Bahçedeki banklardan birine oturmuşlardı. Jisoo gözyaşlarını silerken kafasını olumsuz anlamda salladı. "Yoongi'nin gözlerindeki mutluluğu görmedin mi ? Ya da Jimin'in. Ben sana asla bu mutluluğu veremeyeceğim. Hep eksik kalacağız." Yıllardır denemelerine rağmen bir türlü çocuk sahibi olamamışlardı. Namjoon'un en büyük hayali bir baba olmaktı ve bu konuda aşırı hevesliydi. Geçen yıl hastaneye gittiklerinde Jisoo'nun hamile kalamadığını öğrenmişlerdi.
Jisoo adeta yıkılırken Namjoon sürekli ona bunun sorun olmadığını söylüyordu. "Jisoo ben seni seviyorum. Gerisi umurumda değil." Jisoo masum bakışlarını Namjoon'a çevirdi. Ağlamaktan burnunun ucu kızarmıştı. "İstersen benden ayrılabilirsin Namjoon. Seni anlarım. Bu senin en çok istediğin şeylerden biriydi ve ben-" Namjoon dudaklarını kızın ıslak dudaklarının üzerine bastırarak daha fazla konuşmasına izin vermedi. Dudakları birbirinden ayrıldığında Namjoon konuşmaya başladı. "Benim için sorun olmadığını söylüyorum ama inanmıyorsun. Madem bu kadar önemli senin için bir çocuk evlat edinebiliriz. Bir yuvası olsun isteyen binlerce çocuk var." Jisoo'nun birden gözlerinin içi parladı. "Bunu gerçekten yapabilir miyiz?" Namjoon gülümseyerek kızın yanağındaki yaşları sildi. "Tabii ki de yapabiliriz güzelim." Jisoo hevesle kollarını Namjoon'a sardı.
"Tanrıya senin gibi bir adamı karşıma çıkarttığı için ne kadar şükür etsem de az. İyi ki varsın Namjoon." Namjoon'da kollarını Jisoo'ya sararak saçlarına bir öpücük kondurdu.
"Sen de iyi ki varsın güzelim. Sen de iyi ki varsın."
XOXO
-ddeuslra

ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️COMEBACK ✔️Liskook
Fiksi Penggemar"Ne yapmamı bekliyorsun? Kollarımı sana sımsıkı dolayıp yüzlerce kez seni ne kadar özlediğimi fısıldamamı mı? Gözlerinin içine bakıp gülümseyerek aşk şarkıları söylememi mi? Seninle eskisi gibi uyumamı ister misin? Hafızamdan silinmek üzere olan yüz...