Namjoon nefes nefese son hareketi yaparak şarkıyı bitirdi. Ödül töreninin olduğu salon çığlıklar ile inlerken herkes gülümsedi. Salon bugün iki kez bu kadar coşmuştu. Birini de kendilerinden üç grup önce performans sergileyen Blackpink başarmıştı. Namjoon kazandıkları ödülü eline alarak nefesini düzene sokmaya çalıştı.
Bu Jungkook olmadan kazandıkları ilk ödüldü.
Mikrofonun başına geçerek diğer üyelerin yanına dizilmesini bekledi. "Army- " diyerek başladı konuşmaya. Salona bir sessizlik hakim oldu. Namjoon derin bir nefes aldı. "Çoğunuz bu ödülün bizim için ne ifade ettiğini biliyorsunuz." diyerek sustu. Bir süre derinlerde bir yere kaçmış olan sesini aradı.
"Bu ödül bu sahnede altı kişi olarak aldığımız ilk ödül." dediğinde titreyen sesi tüm üyelerin gözlerini doldurmaya yetmişti. Hele ki gitmesine izin verdiği için vicdan azabı çeken Yoongi'nin. Aylarca toparlanamamış kendini suçlamıştı. Jimin ise bunun gereksiz olduğunu biliyordu. O gün ona engel olsalar bile Jungkook elbet bir gün gidecekti.
Namjoon gözyaşlarını başarı ile tutarak devam etti. "Hepinizin onu çok özlediğinizi biliyoruz. Biz de onu çok özledik." Elindeki ödüle çevirdi bakışlarını. Ardından Jungkook'un ölümünden beri bir dakika bile yanından ayrılmayan sevgilisine.
"Sizinle bugün önemli bir şey konuşmak istiyoruz." deyip bir eli ile ödülü tutarak diğer elini Jisoo'ya uzattı. "Her zaman titreyen ellerimi tutarak bana destek oldun. Sanırım şu an sana en çok ihtiyacım olan an." Jisoo gülümseyerek bacaklarının üzerindeki şalı bir kenara bırakıp ayağa kalktı.
Onunla birlikte Jennie ve Rosé'de ayaklanmıştı. Zaten Jennie daha fazla oturduğu yerden Yoongi'nin dolu dolu olan gözlerini izleyemezdi. Jisoo Namjoon'un elleri arasına elini bırakırken Jennie çoktan kollarını Yoongi'ye sarmıştı. Jimin ise yanına gelen sevgilisinin beline arkadan kollarını sararak Namjoon'a bakmaya başlamıştı.
Hayranlar çığlık atarken Namjoon mikrofona eğilerek boğazını temizledi. "Bunu uzun zamandır yapmayı düşünüyoruz fakat ancak cesaret bulabildik." Herkes bu konuşmanın sonunun nereye bağlanacağını biliyordu.
"Biz bu grubu hep birlikte kurduk. Bu yola sekiz kişi çıktık. İki kişi eksik ile ancak bu kadar ilerleyebildik. Bunu daha fazla yapamıyoruz." Fanlar dahil herkes ağlıyordu. Herkes üyelerin içinde boğulduğu acı denizini görebiliyordu.
Namjoon elinde tuttuğu ödülü havaya kaldırdı. "Bu ödülde ancak bir kişi hak sahibidir. Bu ödülde Lalisa'nın alın teri ve gözyaşı var. Son yayınladığımız beş albüm Lalisa'nın aramızdan ayrılmadan önce bize bıraktığı defterdeki şarkılardan oluşuyordu." Namjoon'un dudaklarından bir hıçkırık kaçtı. Jisoo avcunun içindeki parmakları daha sıkı sardı.
Namjoon akan gözyaşlarını umursamadan dudaklarını araladı. "Bugün o şarkılar bitti Army." Jimin yaşlı yanaklarını Rosé'nin omzuna yasladı. Taehyung Jin'in omzunda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Yoongi konuşmanın başından beri Jennie'nin boynundan başını kaldırmamıştı. Namjoon daha fazla konuşamadığında mikrofonu Hoseok devralmıştı. Onun da ağlamaktan yüzü kıpkırmızıydı ama birkaç kelime etmek istiyordu. "Yıllar önce biri gelip durumun bu olacağını söylese Lisa ile saatlerce kahkaha atardık. Jungkook ve o grubun enerji dolu iki delisiydi. Onlar yokken her şey çok sessiz. Notalar bile sustu artık. Kimsenin kalemi hareket etmiyor." O sırada birden tüm salon karardı. Tüm ışıklar söndü. Mikrofonların hepsinin sesi kesildi. Kabinde oturan Bang PD gözyaşlarını silerek menajere doğru bir el işareti yaptı. "Bir veda ediliyorsa en güzel şekilde edilmeli." Menajer acı dolu bir gülümseme ile başlat tuşuna bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️COMEBACK ✔️Liskook
Fiksi Penggemar"Ne yapmamı bekliyorsun? Kollarımı sana sımsıkı dolayıp yüzlerce kez seni ne kadar özlediğimi fısıldamamı mı? Gözlerinin içine bakıp gülümseyerek aşk şarkıları söylememi mi? Seninle eskisi gibi uyumamı ister misin? Hafızamdan silinmek üzere olan yüz...