-Final 1-

3.7K 264 268
                                    


Koltuk değneklerimin üzerinde ilerleyerek makyaj odasına girdim. Tüm bedenimin ağırlığını taşıyan kollarımı ovuşturarak kendimi aynalı masanın koltuğuna bıraktım. Bakışlarımı aynadaki yıkılmış kıza çevirdim. Parmaklarımı gözlerimin altındaki mor halkalara dokundurdum. İki haftadır asla durmayan gözyaşlarım sonunda durmuştu. Asla çıkmadığım odamdan koltuk değneklerim yardımı ile çıkmış taksiye binerek buraya gelmiştim. Koltuk değneklerine bağımlı bir hayat  sürüyordum. Yürüyebiliyordum ama on adım sonra bacağımda dayanılmaz bir ağrı baş gösteriyordu.

Makyaj malzemelerini çekmecesinden çıkartarak masaya dizdim. Bugün planlanan çıkış günümüzdü. Ben hala yürüyebiliyorken çektiğimiz klip, dün yayımlanmış rekor üzerine rekor kırmıştı. Bugün ilk şov vardı ve ben bu bacakla bile olsa onları yalnız bırakmak istememiştim.

Fazla emek vermişlerdi ve benim yüzümden istedikleri noktalara gelemezlerse bu beni daha çok üzerdi. Göz makyajımı bitirerek dudaklarıma koyu renk bir ruj sürdüm. O sırada kapı açıldı ve kızlar içeri girdi. Hepsi şok olmuş gözlerle bana bakarken zoraki gülümsemeye çalıştım. "Sizi yalnız bırakmamam gerekir diye düşündüm." Kızlar gülümsemeye çalışarak odaya girdiler. "Tabii ki Lisa. İyi ki geldin. Sensiz olmazdı zaten."

Koltuk değneklerime uzanmaya çalıştığımda Rosé anında anlayarak koltuk değneklerimi bana uzattı. Gülümseyerek teşekkür edip ayağa kalktım. "Siz ana şarkıları söyledikten sonra gelirim ben. Really ve Stay söyleriz. Hem yorulmamış olurum. Hem de danslarda ayak bağı olmam." Kızlar kaşlarını çatarken Jisoo çemkirmeye hazırlandı. "O nasıl söz öyle Lalisa. Bu dansların mucidi sensin." Cevap vermeden soyunma odasına geçip benim için ayrılan kıyafetleri giydim. Kızlar çoktan giyinmiş sahneye çıkmak için hazırlanmışlardı. "Yarım saat sonra platformla gelirsin yanımıza." Onları kafamla onaylayarak kendimi koltuğa bırakıp gözlerimi kapattım.

Jungkook ile o günden beri hiç görüşmemiştim. Jennie yavaş yavaş tedaviyi kabul etmeye başladığını söylemişti. Artık benim için normal bir yaşam sürmek çok zordu ama belki o başarabilirdi. Kendimi yaşıyormuş gibi hissetmiyordum. Sanki ölmüş ama sadece yakılmamış gibiydim. Bedenim var ama ruhum yok gibiydi. Kapının açıldığını duyduğumda gözlerimi açmadım.

Ta ki dudaklarımın üzerinde bir nefes hissedene kadar. Gözlerimi hızla açtığımda o tanıdık gözlerle karşılaştım. Her zamanki alaycılığının aksine bu sefer bana nefretle bakıyordu. Hiçbir şey hissetmedim. Ne korku ne de öfke. Her zaman takındığı o alaycı ifadesini bu sefer ben takındım yüzüme.

"Beklenmedik bir durum değildi. Elbet bir gün benim için geleceğini biliyordum." Sehun duygusuz bir sırıtma yerleştirdi yüzüne. "Yanına bırakacağımı düşünmemiştin değil mi?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. Cevap vermemi beklemeden konuşmaya devam etti. "Bizi tutuklattın Lalisa. Elbette senin için gelecektim." Dudaklarımdan bir kıkırtı çıktı. "O çok kıymetli şirketin bu sefer kıçınızı kurtaramadı mı?" Sinirle avuçlarını sıktığında elinde parlayan keskin bıçağı fark ettim. Gülümsememden tek bir parça bile kaybetmeden konuşmaya devam ettim.

"Beni öldürecek misin?" Hastalıklı bir sırıtış ile cevap verdi. "Ne o korktun mu?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Aksine Sehun. Şu an bunu yapacağın için sana sarılmak istiyorum. Benim cesaret edemediğim şeyi yap ve beni sonsuza dek bu dünyadan sil." Sehun kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hızlı bir ölüm senin için kaçış olur. Ben canın yansın istiyorum Lalisa. Kanının son damlasına kadar acı içinde kal." Gözlerindeki haylaz parıltılar kafasının yerinde olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Cevap vermediğimde bıçağın keskin dokusunu bedenimde hissettim. Karın boşluğuma giren bıçak nefesimi keserken gözlerimi sımsıkı yumdum.

✔️COMEBACK ✔️LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin