Tartının üzerinden inerken Jennie huzurla gülümsedi. "Üç haftada iki kilo. Hiç fena değil." Ben de ona bir gülümseme yolladım. "Sen olmasan başaramazdım Jennie." Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Ben hiçbir şey yapmadım Lisa. Sen çok güçlüsün." Bileğindeki saate bakarak "Üç, İki, Bir." diye fısıldadı.
Geri sayımı bittiği an odamın kapısı sertçe açıldı ve Jimin çığlık atarak elindeki pasta ile içeri girdi. Saat tam gece on ikiydi. Tae ve Jin konfetileri patlatırken Yoongi "Doğum günü kızı." diyerek kollarını bana sardı. Hepsinin kafasında parti şapkaları vardı.
Hoseok elindeki şapkalardan birini Jennie'nin kafasına takıp diğerini de benim başıma bıraktı. Namjoon ışıkları söndürürken hepsinin burada olduğunu fark ettim. Jungkook hariç. Jimin pastayı bana doğru uzattığında gözlerimi kapatıp mumlara doğru eğildim. "Dilek tut." diye bağıran Jennie'ye gülümsedim.
"Bundan sonraki tüm doğum günümde mumları Jungkook'un elinden tutarak üflemek istiyorum."
Mumlar söndüğü an herkes çığlık atıp alkışlamaya başladı. Namjoon pastayı dilimlere ayırırken bana sarılan herkese sahte gülücükler yolladım. Jimin hariç hiçbiri fark etmedi. Gözlerimin içine bakıyor bakışlarını benden ayırmıyordu. Herkes sarıldıktan sonra yanıma gelip kollarını bana sardı.
Elindeki zarfı hırkamın cebine bırakarak kulağıma fısıldadı. "Yarın akşam doğum günün için bir parti ayarladık. Cebine bir davetiye bıraktım. Jungkook bizim katın balkonunda. Belki vermek istersin." Gözlerim parlarken hızla geriye çekildim. "Gerçekten mi?" gülümseyerek elleri ile saçlarımı karıştırdı.
"Gerçekten. Sadece senin mutluluğun Lisa. Sen iyi olduğun sürece her şeyi sineye çekebilirim." Kollarımı sımsıkı boynuna sardım. "İyi ki varsın Jimin." Kollarını benden ayırıp "Hadi git." diyerek beni kapıya itekledi. "Siz ne yapacaksınız? Ayıp olmaz mı?" dediğimde Yoongi alnıma bir fiske vurdu. "Asıl parti yarın zaten bücür. Boş ver bizi. Git hadi." Gülümseyerek kapıya ilerlerken Jennie kolumdan tuttu. "Seni üzmesine izin verme." Kafamla onaylayarak odadan çıktım.
Hızla balkona doğru ilerleyip cam kapıyı açtım. Elindeki gazı bitmiş çakmakla sigarasını yakmaya çalışıyordu. Birkaç denemeden sonra yanmayacağına emin olup küfür ederek çakmağı çöpe fırlattı. Cebimdeki çakmağı çıkartıp ona uzatarak yanına oturdum. Çakmağı elimden alıp sigarasını yakarken o da bana bir dal sigara uzattı. Sigarayı ve çakmağı alarak ucunu ateşledim.
"Doğum günü partinde olman gerekmiyor mu?" Derin bir nefes çekerek "Haberin var mıydı?" diye sordum. "Sesler buraya kadar geliyordu." Kafamla onaylayarak külü çırptım. İkimizde bir süre sessiz kalarak sigaralarımızı içtik. Elindeki izmaritten son bir nefes çekerek balkondan aşağı fırlattı. "Çakmak için teşekkür ederim." diyerek ayağa kalktığında gitmemesi için bileğinden tuttum.
Bakışları ellerimize kaydı. Bileğimde duran beyaz ipte oyalandı gözleri. Bende bakışlarımı onun bileğine çevirdim. İp yoktu. Gözlerim hayal kırıklığı ile yaşardı. Gözlerimin içine baktı bir süre. Ardından boştaki elini uzatarak bileğimi nazikçe itti. O sırada diğer bileğindeki siyah ipi gözüme sokmak istercesine yavaş hareket etti. Gözyaşlarımın arasından gülümsedim.
"Çıkartmamışsın." beni umursamadan "Bir şey mi diyecektin?" diye sordu. Ayağa kalkarak cebimdeki davetiyeyi çıkardım. "Yarın bizimkiler bir parti veriyor. Dört yıldır yeni yaşıma sensiz giriyorum. Bir doğum günüm daha böyle geçsin istemiyorum." Alaycı bir kıkırtı çıktı dudaklarından. "Yalnız geçirdiğin yıllar için beni suçlayamazsın. Sen her yıl gizli bir adresten bana doğum günü hediyeleri yollarken benim elimde doğum günlerinde sana ulaşabileceğim bir telefon numarası bile yoktu."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️COMEBACK ✔️Liskook
Fanfiction"Ne yapmamı bekliyorsun? Kollarımı sana sımsıkı dolayıp yüzlerce kez seni ne kadar özlediğimi fısıldamamı mı? Gözlerinin içine bakıp gülümseyerek aşk şarkıları söylememi mi? Seninle eskisi gibi uyumamı ister misin? Hafızamdan silinmek üzere olan yüz...