Omzumda hissettiğim beni dürten parmaklarla gözlerimi açtım. Kai telefonumu uzatarak "Menajerin arıyor." diye fısıldadı.
Telefonu açarak kulağıma götürdüğümde Jungkook'un endişeli sesini duymayı beklemiyordum. "Lisa seksen kez aradım. Neredesin?" Saate baktığımda gece üçe geldiğini gördüm. "Geliyorum birazdan konuşuruz." diyerek telefonu suratına kapattım.
BamBam bir kenarda uyuyor Sehun telefondan bir şeylere bakıyordu. "Gitmem gerekiyor." dediğimde Sehun kafasını kaldırdı. "Konuşmamız gerek. Bizim yurt dışına çıkmamız gerekiyor konser için. Bir hafta yokuz. BamBam da ailesinin yanına gidecek. Aptal gibi damardan eroin aldığın için muhtemelen biz yokken yoksunluk krizine gireceksin ve şirkete eroin götüremezsin. Götürsen de orada kullanamazsın"
Yüzümü ellerimin arasına alıp ovuşturdum. "Ne yapacağız?" Kai bana doğru bir anahtar fırlattı. "Bu buranın anahtarı. Biz yokken gelirsin." kafamla onayladığımda Sehun ellerindeki şırıngalar ile yanıma oturdu.
"Bak Lisa bu hap gibi değil. Aşırı dozu seni öldürür. Bunu kullanmana elbette göz yummayacağım ama yarın yola çıkıyoruz. Bu işi dönünce halledeceğiz. Ben bir hafta boyunca nasıl halledebileceğimizi düşüneceğim. O zamana kadar çok dikkatli kullanman gerekiyor."
Boş konuşmalarından sıkılıp ayağa kalkarak kapıya ilerledim. "Şırıngaları kasaya bırakırsın." diyerek odadan çıktım. Arkamdan seslenmesini umursamadan bardan çıktım. Arabama geçerek yola çıktığımda kendimi çok yorgun hissediyordum.
Şirkete geldiğimde arabayı öylesine garajın ortasına bırakıp asansöre doğru yürüdüm. Asansör bizim kata geldiğinde odamın kapısını açarak içeri girdim. Yatakta beni bekleyen Jungkook'a gülümseyerek dolabıma ilerledim. Oyundan bile olsa benimle ilgileniyordu. Kendimi bununla avutmalıydım.
"Neredeydin?" diye sorduğunda kıyafetlerimi alıp banyoya geçtim. Kolumdaki şırınga izini gizlemek için uzun kollu tişört almıştım. "Sahilde oturdum biraz." Kafasıyla onaylayarak yatağıma uzandı. "Söyleseydin ben de gelirdim." Yanına uzanarak "Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı." diye fısıldadım.
Kollarını bana dolayarak "Yıllarca yalnız kaldın zaten. Artık ben yanındayım" deyip beni kendine çekti. Gözlerim dolarken görmemesi için kafamı göğsüne bastırdım. "Kemiklerin batıyor. O kadar yemek yediriyorum nereye gidiyor anlamıyorum." dediğinde cevap vermedim. Uyuşturucunun en etkin özelliklerinden biriydi kilo kaybı.
Saçlarımla oynamaya başladığında başım ne kadar ağrısa da uykuya dalamıyordum. Nasıl bu kadar gerçekçi olabilirdi? Oyun olduğunu bilmeme rağmen nasıl bu kadar iyi hissettirebilirdi? Soruların cevaplarını umursamadan gözlerimi sımsıkı kapattım. Sonunda acı çekeceğimi biliyordum ve bunu göze almıştım. Onlara istediklerini verecektim.
Sabah uyandığımda yatakta tek başımaydım. Gözlerimi ovuştururken etrafa bakındım. Beni uyutup gitmişti galiba. Rolünü çok güzel oynuyordu. Benimle uyumaya bile katlanamıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi üzerimi giyinip yemekhaneye indim.
Hep birlikte oturmuş sohbet ediyorlardı. Bir elma alarak yanlarına geçtim. Tek boş yer olan Yoongi'nin yanına oturdum. Tae "Gözlerine ne oldu?" diye sorarken bakışlarımız Hoseok ile kesişti. Anlamıştı. Tekrar kullanmaya başladığımı anlamıştı.
Elim ayağıma dolaşırken Hoseok sinirle ayağa kalktı. Bende hızla kalkıp peşinden giderek yemekhanenin çıkışında kolundan yakaladım. "Sadece birkaç dal ot." Kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Uzun zamandır kullanmadığım için bu kadar etkiliyor. Haptan uzak duruyorum."
Gözlerinin içine bakarak yalan söylemek kötü hissettirse de başka şansım yoktu. Eğer öğrenirse herkese her şeyi anlatırdı. Kafası ile onaylayarak kulağıma eğildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/216649518-288-k482119.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔️COMEBACK ✔️Liskook
Фанфик"Ne yapmamı bekliyorsun? Kollarımı sana sımsıkı dolayıp yüzlerce kez seni ne kadar özlediğimi fısıldamamı mı? Gözlerinin içine bakıp gülümseyerek aşk şarkıları söylememi mi? Seninle eskisi gibi uyumamı ister misin? Hafızamdan silinmek üzere olan yüz...