2.9

4.4K 335 589
                                    


"Lalisa son on saniye." Adımın anons edilmesi ile müzik başladı. Duman efektlerinin arasından geçerek sahnedeki yerimi aldım. O olayın üstünden tam bir hafta geçmişti. Jungkook sürekli benimle konuşmaya çalışıyor Jimin ona bir şekilde engel oluyordu.

Ben ise dünya yansa umursamayacak boyuttaydım. Sürekli nefret yorumları ve ölüm tehditleri alıyordum. Yoongi ve Jennie aşırı derecede endişelenirken benim umurumda bile değildi. En fazla ölürdüm.

Dansa başlarken nefret dolu gözleri görmemek için gözlerimi kapattım. Sırf bir açığımı bulmak için geliyordu insanlar artık konserlere. Umursamadım. Koreografi bittiğinde nefes nefese sahne arkasına geçtim. Jimin dün akşam bir röportaj için şehir dışına çıkmıştı. Yoongi ve Jennie de bir işleri olduğunu söylemiş konsere benimle Jin gelmişti.

Artık herkes her şeyi bildiği için bana sırayla bakıcılık yapıyorlardı. Yüzüme bir havlu fırlatarak beni arka odaya aldı. Ben duşa girmek için banyoya ilerlerken Seokjin'in telefonu çaldı. "Lalisa benim çıkmam gerekiyor. Kendi başına dönebilir misin?" İşime gelirdi.

"Sen git. Ben duş alıp direkt şirkete geçeceğim." diyerek suyu açtım. Hızlıca duş alıp saçlarımı kurutarak banyodan çıktım. Üzerimi giyinip maskemi takarak konser alanından çıktım. Kapıdan bir taksi çevirebilirdim. Kapıya geldiğimde dışarıdan gelen gürültüler ilişti kulağıma.

Bir sürü kişi çığlık atıyor küfürler ediyordu. "O sürtük ne zaman çıkacak?" Gözlerimi sımsıkı kapatarak derin bir nefes aldım. Kaçmayacaktım. Dayak yiyecek bile olsam kaçmayacaktım. Ben yanlış bir şey yapmamıştım.

Tam adımlarımı kapıdan dışarıya atacaktım ki bir el beni sertçe geriye çekti. "Ölmek mi istiyorsun?" Duyduğum sesle kolumu sertçe kendime çektim. "Sanane." Oflayarak ellerini saçlarından geçirdi. "Şakaları yok Lalisa. Bir haftada 4 kez bıçak yolladılar şirkete."

"İyi ya kökten kurtulurum." diyerek dışarıya bir adım daha attım. Tekrar kolumdan tuttu. "Çocukça davranıyorsun. Bu ciddi bir durum." Kahkahama engel olamadım. "Çocukça davranan ben miyim? Gerçekten mi? Bunu bana sen mi söylüyorsun? Oyuncağın nerede? En son çenesindeki tırnak izleri yüzünden insan içine çıkamıyordu."

Gülerek kafamı çevirdiğimde dışarıdaki öfkeli fanlardan biriyle göz göze geldik. "Orada" diye bağırdığında çığlıklar ve küfürler yükseldi. Jungkook "Siktir." diyerek elimden tuttu. İtiraz etmeme izin vermeden beni hızla çekiştirmeye başladı. Ona engel olmaya çalıştım. Eğer onu yanımda görürlerse her şey daha kötü bir hal alırdı.

Koşarak merdivenlerden inerken arkamızdan öfkeli çığlıklarla koşuyorlardı. Jungkook gördüğü ilk kapıyı açarak içeri girdi. Depo gibi bir yerdi. Biz kapının önünden geçip gideceklerini sanırken bir kilit sesi duyuldu. "Orada kal da aklın başına gelsin kaşar." Ben endişe ile Jungkook'a döndüğümde o da şok olmuştu.

Bir anda odanın sıcaklığı düştü. İstediğin sıcaklığa ayarlayabildiğin depolardandı. Jungkook öfke ile gözlerini kapatırken ellerimi havaya kaldırarak onu alkışladım. "Yine kahramanlık yapayım derken her şeyi mahvettin." Sinirle bana döndü. "Ne yapsam yaranamıyorum. Bıraksaydım da parça pinçik etselerdi seni." Gözlerimi devirdim.

"Buz gibi depoda seninle kilitli kalmaktansa beni parçalamalarını tercih ederdim." diyerek yere oturdum. "Neden tek suçlu benmişim gibi davranıyorsunuz?" diye sorduğunda alaycı bir kıkırtı kaçtı dudaklarımdan. "Çünkü haklıyken kendini haksız duruma düşürmekte üstüne yok."

O da karşı duvara oturdu. "Öğrenene kadar herkes sana kötü davranıyordu. Bilseydim ben de bunları yapmazdım." derin bir nefes aldım. "Sesini kes. Sana anlatacaktım. Ağzına geleni söyleyip arkanı dönerek gittin."

Bir süre ikimiz de konuşmadık. Duştan yeni çıkmıştım. Dişlerim takırdıyordu. Ayağa kalkarak üzerindeki ceketi çıkartmıştı. Öfkeli bakışlarımı ona çevirdim. "Senden gelecek hiçbir şeyi istemiyorum." Bana doğru bir adım daha attı. "Lalisa gurur yapmanın zamanı değil. Donuyorsun." diyerek ceketi üzerime bıraktı.

Omuz silkerek cekete sarıldım. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Ne bakıyorsun?" dediğimde transtan çıkmış gibi kafasını iki yana salladı. "Bu kadar çabuk kabul edeceğini düşünmemiştim." diyerek tekrar karşımdaki duvara yaslandı. "Ben üşürken sen sıcacık ceketle oturmayı hak etmiyorsun. Don."

Dediklerim ile küçük bir kahkaha attı. "Çok değişik bir kızsın ya." Onu umursamadan gözlerimi kapattım. Birkaç dakika sonra elleri ile kollarını ovuşturarak ısınmaya çalıştı. Üstünde ince kısa kollu bir tişört vardı sadece. Umursamadan gözlerimi tekrar kapattım.

"Telefonun yanında mı?" diye sorduğumda sırıttı. Ben yurtta bırakmıştım.  "Yanımda ama kesin çekmiyordur. Hiç mi film izlemedin?" diyerek telefonunu çıkarttı. "Bak çekmiyor." diyerek ekranı bana çevirdi ama görmeme izin vermeden hemen geri kilitledi. Umursamadım. Yerin üç kat altına inmiştik. Çekmemesi normaldi.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Jungkook hapşırmaya başlamıştı. Hasta olacaktı. Umursama Lalisa dedim içimden. Umursama. Bir hapşırık sesi daha geldiğinde içimden kendime bir küfür savurarak ceketi ona fırlattım. "Giy şunu geberip gideceksin." Beni umursamadan ceketi bana doğru itti. "Giymeyeceğim."

"İyi bende giymiyorum." dediğimde kaşlarını çattı. "Lalisa giy şunu." Kafamı olumsuz anlamında salladığımda uzatmadı. Kötü görünüyordu. Dizlerini kendine çekerek kafasını üzerine yasladı. Gözleri kapandığında onu izlemeye başladım.

Ondan nefret etmem gerekiyordu. Onu asla affetmemem. Hala ona bakarken içimin gitmemesi gerekiyordu. Koşarak kollarımı ona sarmak istememem gerekiyordu. En zoru da içimde hala ona üzülen bir taraf vardı. Ona hiçbir şey anlatmamıştık. Onu salak yerine koyduğumuzu düşünüyor olmalıydı.

Onu susturan ses gururumdu. Bana yaptığı her şeyi affedebilirdim. Beni karşısına alıp bağırıp çağırsaydı gıkımı çıkartmazdım. İstediği şekilde canımı yakabilirdi ama o kızı öpmesi çok ağrıma gitmişti. Sıradan bir kız da değildi. Ben onu uyuşturucu yüzünden kaybetmiştim. Ben sesine hasret kalırken o kız onun dudaklarını tatmıştı. O da bir bağımlıydı.

Bir süre daha Jungkook'u izlediğimde hiç hareket etmediğini fark ettim. Yavaşça yanına yaklaştım. Çok yavaş nefes alıp veriyordu. "Jungkook?" diye tereddütle seslendim. Cevap gelmedi. Bir kez daha döküldü ismi dudaklarımdan. Cevap vermiyordu. Endişe ile ellerimi omuzlarına koyarak sarstım. "Jungkook?" Birden gözlerini açarak kollarını bana sımsıkı sardı. Gözlerim şokla açılırken burnunu saçlarımın arasına gömdü.

"Hala benim için endişeleniyorsun." Sinirle omzuna bir tane vurdum. "Bırak beni." Kollarını daha da sıkı sardı. O sırada bir kilit sesi geldi. Kapı hızla açıldı. Yoongi, Jennie ve Jin kapıdan bize bakıyordu. Tepinerek kollarından kurtulmaya çalıştım. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. "Tanrı şahidim olsun Lalisa. O gözlerinde bir damla bile sevgi olduğu sürece savaşacağım. Seni birçok defa kaybettim. Bu sefer buna izin vermeyeceğim."

Ardından kollarını gevşeterek kalkmama izin verdi. Yüzüne bile bakmadan odadan çıktım.

"Tanrım lütfen" diye fısıldadım. "Lütfen bana dayanacak güç ver."

XOXO

-ddeuslra

✔️COMEBACK ✔️LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin