5

46 12 0
                                    

Kemalle birlikte eve gidiyorduk. Bu akşam Aylin bana gelecekti ve Kemalle onu tanıştırmayı çok istiyordum. Kafamı Kemale çevirdim telefonla uğraşıyordu.

Melis: Bu akşam bir arkadaşım bize gelecek hani şu kafenin sahibi.

Kemal: Önüne bak!!!

Bir arabaya çarpmıştım. Öyle müthiş bir kaza değildi ama arabanın arkası bitikti. Direksiyonu sıkı sıkı tutuyordum. Çok korkmuştum. Kemal sırtımı sıvayıp korkmamamı söylüyordu.Kafamı ona çevirip gülümsedim o sırada arabamın camına öndeki arabanın sahibi tıklıyordu. Arabanın kapısını yavaş yavaş açıp aşağıya indim. Karşımda benim yaşlarımda,sarı ve dağınık saçlı,uzun ve kalıplı,yanık tenli ve mavi gözlü bir adam duruyordu. Bir eli belinde diğer eli ise arabadaydı,gözleri ile beni öldürcek gibi bakıyordu. 

 Melis: Merhaba? Araba için özür dilerim masraflarını karşılarım hiç merak etmeyin. Bu arada ben Melis tanıştığımıza memnum oldum.

Can: Ben Can ama hiç tanıştığımıza memnun olmadım.

Neden böyle diyordu ki. Arabasının markasıda pahalıydı. Acaba soför müydü?

Melis: Neden öyle diyorsunuz ki dediğim gibi masrafları karşılarım.

Can: Saf mısın yoksa saf rolü mü yapıyorsun? Sence masrafı karşılamana ihtiyacım var mı? 

Bağırmıştı. Bana bağırmıştı. 

Kemal: Sesinizi yükseltmeyin. Burada sizinle anlaşma yapmaya çalışıyor. İsterseniz polis çağırın ama sesinizi yükseltmeyin.

Sesi çok ciddi ve sinirliydi. Adı Can olan adam ise ellerini başına koyup hızlı hızlı nefes alıyordu. Neye bu kadar kızmıştı anlamamıştım.

Melis: Neye bu kadar kızdınız anlamadım? Derdinizi bana anlatın çözmeye çalışayım beyfendi. 

Can: Bana arabanı ver.

Ne diyordu bu adam.İyice şaşırmıştım.

Melis: Ne demek istiyorsun?

Can: Bak şimdi benim çok acil bir işim var ve bana araba gerekli sadece 2 saatliğine.

Melis: Eminim araban hala çalışıyordur.Galiba kaza şokuyla düşünemedin.

Can: Kızım sen saf mısın? Bana götü kırık araba lazım değil düzgün bir araba lazım.

Kemal: Doğru konuş.

Bu adam beni ne sanıyordu iyice sinirlenmiştim.

Melis: Ne alaka?

Can: Sen hiç kafanı yorma arabayı veriyor musun, vermiyor musun?

Kemal:Vermiyor. 

Bu durum nereye gidiyordu? 

Melis: Arabayı veriyorum.

Kemal elimden tutup  beni Candan uzak bir yere doğru çekti. Bu ana kadar fark etmemiştim ama hava enfesti. Biraz esiyordu ve gün batıyordu. Saat çabucak geçmişti,zaman ne akıl almaz bir şeydi öyle.

Kemal: Ne yaptığını sanıyorsun? Hiç tanımadığın bir adama arabanı mı vereceksin?

Haklıydı hem de sonuna kadar haklıydı ama içimdeki bir ses arabayı vermemi istiyordu, içimdeki aptal mı demeliyim?

Melis: Saçma olduğunu bende biliyorum ama hatamı telafi etmek istiyorum. Ben hayatımda ilk defa kaza yaptım hem. 

Kemal: Ne? İlk defa mı?

Melis: Evet ve bu yüzden ona arabayı vericem. En fazla ne olabilir? Arabamı mı çalar? Unuttun mu ben zenginim.

Yaptığım şaka onu güldürmüştü. Birazda olsun yumuşamıştı.

Can: Konuşmanız bitti mi? Ha bu arada sizi duymadığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz?

Melis: Sen kendini ne sanıyorsun ya? Bu havalar biraz fazla değil mi?

Can: Hırsız sanmadığım belli. Arabayı çalacak halim falan yok. 

Kemal: Orasını bilemeyiz.

Can sahte sahte gülerek arabasının içinden telefonunu ve araba anahtarını aldı. Anahtarı bana doğru fırlattı. 

Can: Bana telefonunu ver.

Her tanıdığım insan gibi fazla kabaydı ama bu umrumda bile değildi. Ona numaramı verdim ve beni arayıp kapadı bunları yaparken çok ruhsuzdu ama bir gerçek vardı ki çok yakışıklıydı,dergilerden çıkmış gibi.

Can: Benim arabamı kullanın, işim bittiği zaman seni ararım.

Melis: Tamam.

Can arabama doğru gitti ve arabama bindi sonra bana seslendi hem de adımla. Sesi kızgındı.

Melis: Ne var?

Can: Telefonunu arabada unutma ihtimalin var mı?

Lanet olsun. Unutmuştum. Hızla arabaya gidip Canın elinden telefonumu aldım.Kendini çok beğenmiş bir hali vardı. Gözlerimin içine baktı ve sanki "Çok aptalsın kızım" der gibiydi. Bana bakmayı kesip arabayı çalıştırdı ve gitti. 

Yararsız HanımefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin